İKTİSADİ VE MALİ SAHADA eleman, yetiştirmek gerekmektedir. Torun büyük devlet adamının, nasiha- tim kulak arkasına atmamış, bu konu üzerine eğilmiştir. Bu hususta Plân- lama dairesinde çalışmalara başlamış seminerler tertibine girişmiştir. T n çalıştığı müessesede en fazla değer verdiği bir gelenek daha vardır. Kararların bir komite tara- fından verilmesi.. Plânlama dairesin- de kimsenin tek başına karar verme- bu geleneği büyük bir titizlikle ode- vam ettirmektedir. Nitekim, temaslarının Devletle a- lakalı kısmında NATO heyeti bunu da memnuniyetle müşahede etti ve Türkiyede tek ağızdan karakuşi hü- küm verme devrinin geçtiğini gördü. Ya, özel sektör? Ancak, demokratik sistemin koru- cusu NATO'nun temsilcileri, Devletin yetkililerinden ve uzmanla- rından arzuladıkları bilgiyi aldıktan sonra bir sual sordular: "Ya özel sek- tör nerede?" Doğrusu istenilirse, ha- zırlıklarda özel sektör ikinci oplâna atılmıştı. Zira çalışmalar sektörler değil, bütün sektörleri ihtiva eden plân üzerinde oluyordu. Fakat heyet bu isteği ileri sürünce, Odalar Birli- ğinde bir toplantı tertip edildi. Özel sektörün en ileri gelen temsilcileri, İş Bankası Genel Müdürü Bülent Yazı- cının başkanlığındaki bir heyet ha- linde NATO'luların karşısına o çıktı. Toplantıda özel sektörün temsilcileri, aynı Devletin temsilcileri kadar açık Şekilde dert ve ihtiyaçlarını yabancı mütehassıslara söylediler Bu arada, NATO heyetine refakat eden bir Dışişleri Bakanlığı memuru- nun işgüzarlığı oOherkesi güldürdü. Toplantı sırasında münasebetsiz me- mur Türk heyetinin üyeleri arasında bir pusula dolaştırdı. Pusulada, faz- la tenkit yapılmaması, yabancı he- yetin bundan hoşlanmayacağı belir- tiliyordu! Özel sektörün temsilcileri omuzlarını eliktiler ve durumu oldu- gu gibi anlattılar. Onların söyledik- leri kredilerin azlığı, vergilerde yatı- rım muaflığı isteği, bürokrasiden u- zaklaşma talebi gibi şeyler oldu. Bu arada, bir sermaye piyasasının teşek- külü lüzumu üzerinde duruldu. Sana- yicilik, artık bir sermayedar tarafın- dan başarılacak iş olmaktan çıkmış- tı. Anonim şirketlere ihtiyaç vardı. Küçük tasarrufları o istikamete it- mek lâzımdı. Bu ise, ancak istikrar ve güvenle olacaktı NATO temsilcilerinin özel sektör- le teması, 48 dakika sürdü. Meselenin esası Heyet geldi ve gitti. Heyetin bura- da bulunduğu sırada Prof. Tin- 12 bergen de çalıştı. Dış yardım, için bir meblağ tesbiti bahis konusu olmadı- gına ve ortaya atılan bütün rakam- lar hayal mahsulü bulunduğuna gö- re meselenin esası nedir? Meselenin esası şudur: NATO camiası, Türkiyenin kal- kınmasına yardım edecektir. Bu pren- sip kararı alınmıştır. Yardım, bölük örçük olmayacak, bir bütün teş- kil edecektir. Türkiye, beş senelik kalkınmasını bir plâna bağlamakta- dır. Plân, Haziran ayında bizzat Baş- bakan İnönü tarafından ilân edilecek- tir. Gelen heyet, bu plânın esaslarını ve tatbik kabiliyetini (o incelemiştir. İntiba müsbettir. Kaba taslak konuşmak gerekir- ması gerektiğini bildirmiştir. Ama, kalkınma plânının finansmanında -evvelâ Türk milletinin bütün kendi kaynaklarını seferber etmesiyle (o e- sas, kredi olacaktır. Türkiye, hiç kimseden bir şey dilenmemektedir. Gelen heyet, yardım miktarı de- lil, plân hakkındaki raporunu ver- dikten sonra, çok muhtemelen NA- TO içinde bir Türkiye Consortium'u kurulacaktır. Bu Consortium marife- tiyle, plânlı kalkınma hamlesine giri- şen Türkiyenin dış finansman yacı karşılanacaktır. Halen, benzer, DAC adıyla bilinen bir Geliş- me Yardım Komitesi vardır. Türkiye- ye yardım Consortium'u o esas üze- rine kurulacaktır. Bu Consortium'a, Devlet Plânlama Teşkilâtı binası Dev se, plânın portesi 5 milyar dolar ci- varındadır. Plân dahilinde milli ge- lirin yüzde 18'i nisbetinde yatırım ya- pılacaktır. Bunun yüzde 14'ü iç, yüz- de 4'ü dış kaynaklardan sağlanacak- tır. Dış finansman tutan, mali por- tenin aşağı yukarı üçte biridir. Bu da, gene pek kaba taslak bir hesapla bir buçuk milyar dolardır. İşte, NA- TO camiasının bize yapacağı yardı- mın esası budur. Dış finansman bü- yük ölçüde uzun vadeli, az faizli kre- di şeklinde olacaktır. Askeri yardı- mın bununla bir ilgisi yoktur. Baş- bakan İnönü Amerika Büyük Elçisi- ne, askeri yardımı kredi şeklinde ka- bul etmeyeceğini en açık şekilde söy- lemiş, bütün batı camiasının savun- masını ilgilendiren o sektörün ihtl- yaçlarının ancak hibeyle karşılan- teşkilât başta Amerika ve Almanya, NATO camiasının varlıklı bütün üyeleriyle milletlerarası yardım teşekkülleri ve bankalar dahil olacaktır. Böylece, çe- şitli istikametlerden gelen yardımlar orada kanalize edilecektir. Consor- tium'un hem Türkiye, hem Yunanis- tanla ilgilenmesi kabildir. Ancak ik- tisadi bakımdan iki memleket ara- sında bir fark teşekkül etmiş oldu- gundan Yunanistan, (Karamanlisin mahir idaresinde son altı senedir bü- yük ilerlemeler kaydetmiştir- bir de- gil, iki ayrı Consortium kurulması daha muhtemeldir. Her şey, NATO Bakanlar Kurulu- nun Mayıs toplantısında belli (o ola- caktır. İşte, dış yardım meselesinin esası budur. AKİS, 19 MART 1962