Gromiko Plâna, plan! deviren, kayalık hep aynı yerde dur- maktadır. Batılılar, her türlü silâh, sızlanmanın müessir bir beynelmilel kontrol altında olmasını istemektedir- ler. Silâhsızlanmada her safhanın başlangıcında kontrol mekanizması hazır olmalıdır. Sovyetler ise mev- cut silahların değil, silahların azaltıl- masının kontrolü gibi bir formül üze- rinde- duruyorlar ve silâhsızlanma ve- ya bir safha tamamlanmadan hareke- te geçme iddiasında olan her türlü teftiş ve kontrol sisteminin bir "Ca- susluk”tan kğ yi olmıyaca- ileri sürüyor: Güçlük, teftiş sayası, teftiş orga- ım kuruluşu, hatta kontrol meka- nizması içinde karar almanın şekil ve da değil, kontrolün arka- dan gelmesini isteyen bu Sovyet tutu- mundadır. İşte bu tutumda hiç bir değişiklik olmamış, ileri doğru hiç bir adım atılmamıştır. Konferansı tehdit eden en büyük tehlike budur. Almanya Büyük kolpotar Cenevre silâhsızlanma konferansın- dan birkaç gün evvel buluşan Sovyet Rusya, Birleşik Amerika ve İngiltere Dışişleri Bakanlarının yalnız silâhsızlanma konusu ile alâkalan- -akla kalmayıp Almanya ve Berlin meselesiyle Güney Doğu Asyadaki durumu da ele aldıkları biliniyordu. Bunu birzat Başkan Kennedy basın konferansında açıklamıştı. 22 Çine Yardım Uzun zaman Çinde bulunmuş ve bu memlekete dair yazdığı romanlarla milletlerarası bir şöhret kazanmış olan Amerikalı kadın yazar Pearl S. Buck, Newyork Times gazetesine gönderdiği bir mektupta, Amerikanın zirai mahsul fazlasından komünist Çine yiyecek yardımı yapmasını is. temiştir. Ünlü kadın yazarın iddiasına göre Çin, milletlerarası iki te- şekküle başvurarak 400 milyon dolarlık yardıma talip olmuştur. Ame- rikanın bu isteği boş çevirmemesi lâzımdır. Amerikan gelenekleri bunu gerektirmektedir. Zira düşman olan Çin halkı değil, Çindeki siyasi re- Jimdir. Pearl S. Buck tarafından ileri sürülen bu fikrin hayli zemin kazan- dığı ve oldukça hararetli bir şekilde tartışıldığı şundan da bellidir: Baş- kan Kennedy 14 Mart tarihli basın konferansında konuya temas etmiş ve hakikaten iki Amerikan firmasının Çine buğday satmak için müsaade istediklerini, fakat bunun Çin tarafından vâki talep ile ilgili olduğunu sandığını, herhalde Pekin makamlarının Amerika hükümetinden yiyecek istememiş olduklarını söylemiştir. Başkan Kennedy ile Pearl S. Buck'ın beyanları tam manasile çeliş- me halinde değildir. Amerikadan yiyecek maddesi almak için Çin tara- fından vaki bir teşebbüs vardır. Bu teşebbüs Pearl S. Buck'ın bahsettiği milletlerarası teşekküller vasıtasile Kennedy'nin söylediği firmalara in- tikal ettirilmiş olabilir. Bu firmaların da Amerikan ziraat maddeleri Has- lasından bir miktarının Çine verilmesine delâlet etmeleri mümkündür. Öte yandan, Çinin yiyecek yardımına muhtaç olduğu da bir vakıadır. Senelerden beri birbirini takip eden kuraklıklar ve su baskınları yüzün- den iyi mahsul elde edilememiştir. Birçok müşahitler bu kuraklık ve bas- kın gibi afetlerin Çin makamları tarafından bir bahane olarak ortaya çıkarıldığına, aslında bozukluğun halk komünaları sisteminin işleme- yişinden ileri, geldiğine hükmetmektedirler. Çini ziyaret eden ihtiyar İn- giliz Mareşali Montgomery ise memlekette açlık görmediğini, herkesin sıhhatli olduğunu söylemektedir. Bunda Elalemeyn kahramanının art- mış olması gereken gözlük numarası ile Çin makamlarının ancak iste- triyel hamleye kalkışan bu 600 milyon küsur nüfuslu geri memlekette yiyecek sıkıntısı Gimp sırf olayların mantığı ile dahi yanılmadan hükmetmek mümkündür. Pearl S. Buck siyszdii yardımı için iki şart koşulmasını istemekte- dir : Evvelâ bu yiyecek maddelerinin başkalarına satılmayacağı husu- sunda çinin a vermesi, sonra da yardımın Amerikadan geldiğinin halka du, Bu iki Prttan hiç birini kontrol etmek mümkün değildir. Bütün me- sele, buğdayı verip vermemekten ibarettir. Bu kararı verirken de maa- lesef tamamen insani mülâhazalar çemberi içinde kalmak mümkün de- ğildir. Bizzat Pearl S. Buck bile yardım için koştuğu ikinci şart ile bu- nun dışına çıkmış bulunmaktadır. Öyle bir yardımda bulunulmalı ki.. bundan sadece insanlar faydalanabilsin, fakat rejim kuvvetlenmesin. Ne var ki, bir rejimin, hükmettiği insanların arının doymasından fay- da sağlamaması da pek düşünülemez. Bu mesele, geri kalmış memleket- lere yapılan ve yapılacak olan yardımlar bahsinin de en çetin davasıdır. Yalnız arzu edilmeyen düşman rejimlere değil, hattâ bazen yeni bağım- sızlığa kavuşmuş ve dost bilinen memleketlere yapılan yardımların da kitlelere intikal etmediği çoktun beri görülmeye başlanmış ve bu konu üzerinde etüdler ve kitaplar bile yazılmıştır. Pearl S. Buck'ın isteği, meseleyi özel bir yönünden almaktadır. Güney Doğu Asyadaki kuvvet gös- terisi, Sovyet - Çin münasebetlerinin gerginliğinden ötürü, sırf bir OBatı- Doğu ihtilafi olmaktan çıkarak, daha nüanslı bir dava haline gelmiş- tir. Laosta paradoksal olarak Birle- şik Amerika ile Sovyet Rusya aynı gayeye hizmet eder gibi görünmek- tedirler. İkisinin de amacı bu mem- lekette her üç eğilimi de temsil eden bir hükümet kurulmasıdır. o Güney Vietnamda ise Çinin desteklediği ko- münist hareketini Sovyetler can-u gönülden alkışlamadıkları gibi, Ame- AKİS, 19 MART 1962