DÜNYADA OLUP BİTENLER Silâhsızlanma 18 yerine 17 Geçen sonbahar Sovyetlerin mora- omu bozarak başladıkları se- ri halindeki nükleer denemelerin en gürültülü devrinde Mccloy ile Zo- rih'in başbaşa vererek o kurulmasını kararlaştırdıkları ve Birleşmiş-Millet- lerde oy, birliği ile tasdik edilen 18 üyeli Silahsızlanma Komisyonu, ge- çen 7 Şubattan beri Sovyetlerle Ba- tılılar arasında uzun bir yazışmadan sonra nihayet geride bıraktığımız hafta çarşamba günü Cenevrede top- lanmıştır. Uzun yazışma, komisyonun hangi kademede toplanacağına dairdi. Nük- leer denemeleri durdurma müzakere- lerinin gayet karanlık ve tehlikeli şartlar altında kesilmesinden Batılılar, Silâhsızlanma Komisyonu- nun toplantılardan evvel üç büyük devlet Dışişleri Bakanlarının bir ara- ya gelerek hem bu nükleer denemeler meselesini, hem de Berlin, Almanya, Güney Doğu Asya durumu gibi tehli- keli şekilde askıda kalmış olan me- seleleri görüşmelerini istemişlerdir. Sovyet Rusya buna, komisyonun Dev- let ve hükümet başkanları kademe- sinde toplanmasını istemek suretile cevap vermiş ve tartışma uzayıp git- miştir cede, Üç büyük devlet Dışişle- komisyon toplantı- Cenevrede buluşarak, yukarıda adı geçen meseleleri ve ko- misyonda takip edilecek usülü görüş- meleri formülünde mutabık kalınmış ve bu tatbik edilmiştir. Fransanın yeri Mccloy - Zorin anlaşmasındaki şek- li ile komisyon, onsekiz üyeden ku- rulu idi. Bunların beşi Batılı - Ame- rika, İngiltere, Fransa, İtalya ve Ka- nada-, beşi Sovyet blokundan -Sovyet- ler Birliği, Polonya, Çekoslovakya, Bulgaristan ve Romanya-, sekizi de tarafsızlardandı -Hindistan, Birman- ya, Habeşistan, Mısır, Nijerya, Mek- sika, Brezilya ve İsveç-. Komisyonun kademesi o tartışma konusu olurken, Fransa, Sovyetlere verdiği bir cevapta dört Dışişleri Ba- kanının toplanmasını ileri osürmüş- tür. Bu teklif Fransanın atomik dev- let sıfatını belirtmek gayesini kolla- makta idi. Krutçef cevabında gayet değirmi Oo tâbirlerle, fakat mahal bırakmayacak bir şekilde bu dileği reddetmiş, bu yüzden, nükleer denemeleri durdurma müzakereleri karaşındaki tavrı zaten menfi Fransanın küskünlüğü daha da arta- şüpheye AKİS, 19 MART 1962 Dean Rusk Plânını o takdim etti rak Cenevre toplantısına a kararına müncer olmuştur. Bu yüz- den komisyon 17 üye ile tplanmıtır Fakat, toplantıya takaddü etten günlerde usül meseleleri karara bağ- lanırken Fransanın yerinin boş rakılması ve Fransa müzakerelere iştirak etmediği halde (konferansın resmi dilleri arasında oFransızcanın da bulunması üzerinde mutabık ka- lınmıştır. Bu Fransaya bir cemile ol- duğu kadar, aynı zamanda sevimli bir iyimserlik alâmetidir de. Zira düşünülmüştür ki, konuşmalar ilerler de bir anlaşma ihtimali yakına gelir- se, o zaman Fransa belki de müzake- relere katılmak arzusunu izhar ede- cektir. Bu itibarla yeri ve dili muha- faza edilmelidir. Diğer bir iyimserlik örneği de u- sul hakkındaki anlaşmalım kabulün- deki- kolaylık üzerindeki yorumlarda görülmüştür. Bu bir iyi alâmettir, denmektedir. Zira birçok, milletlera- rası Li bu işi ucun tartışmalar e hatta mü- Zakereleri Mk e görülmüş- Bu avuntu dışında, usül anlaşma- sının başlıca hükümleri şunlardır: A- merika ve Sovyet Rusya konferansın müşterek A . Ayrıca aa be sırasına gö turum başkan olacaktır. Müzakereler gizli cereyan edecek ve her oturumdan sonra bit bildiri yayınlanacaktır. Esasa gelince İki taraf da konferansın ikinci günü olan perşembe günü plânlarını or- taya atmışlardır. Amerika (Dışişleri Bakanı Dean Rusk, klâsik ve atomik silâhların ahenkli bir şekilde, tesirli bir kontrol altında ve üç merhalede a- zaltılmasını derpiş eden plânını bazı değişiklikler ve yeniliklerle takdim etmiştir. Bu yenilikler arasında nükle- er silâhları hedefine götürecek araçla- rın tahribi ve bu silâhlara sahip ol- mayan memleketlere gerek nükleer gerekse klâsik silâh teslimatında ba- zı kısıntılar yapılması gibi kayıtlar dır romiko ise 960 tarihli Tam ve Genel silâhsızlanma" programını bir antlaşma tasarısı halinde konferansa getirmiştir. Bu plân da üç merhale- lidir Sovyet tasarısı karşısında Ameri- kan delegasyonunun ilk tepkisi ta- mamen menfi değildir. Plânda tet- kiki gereken noktalar görülmektedir. Hatta Dean Rusk "İki taraf da plânı- nı açıkladı. Şimdi bunların birleştik- leri noktaları belirtmek ve ayrıldık- ları noktalar üzerinde iki tarafın da kabul edebileceği formüller konferansa düşer" demiştir. başka Sovyet plânının bu defa bir antlaşma tasarısı halinde takdim e- dilmesi de iyi tesir yapmıştır. Ancak, her şeyden evvel bu geniş kadrolu konferansın silâhsızlanma işinde ne derece başarılı müzakere- lerde bulunabileceği suali vardır. Bun- dan evvelki on üyeli komisyon bile fazla kalabalık görülmüştü. Halen toplantıda bulunan komisyonun üye- leri arasında değil nükleer silâhlar, hatta klâsik silâhlar bahsinde dahi pek az alâkalı devlet vardır. Meksika Başkanının Krutçef tarafından vâki zirve konferansı teklifini reddederken kullandığı tabirle "Müsellah olma- yan devletler"in çoğunlukta o bulun- dukları bu toplantıda realist bir havanın hakim olması ne dereceyi' kadar mümkündür? Büyük güçlük Fakat asıl büyük güçlük yine kont- rol meselesinden ileri gelmekte- dir. Sovyetler bu konudaki görüşle- rini değiştirmemişler, plânlarını der- litoplu bir antlaşma tasarısı ohaline sokmuşlarsa da genel olarak bir zihniyet değişikliğine yer vermemiş- lerdir Dert eskidir. Bu zamana kadar si- lâhsızlanma müzakerelerinde gemiyi 21