lıklardan ve kendi Bakanlığının bazı makamlarından gelen o"sabotaj"lan da hep Turhan Feyzioğlunun "Kay- serilik"inin neticesi saydı. Bu yüzdendir ki, M. B. K. idaresi devrinde giriştiği bir hareketi tek- rarladı. Sarperin son hatası bu Ol- du Hanya ve Konya Selim Sarper, ilk defa Dış işleri Ba- kanlığından istifasını (Başbakan Cemal Gürsele vermiştir. O zaman istifanın sebebi şuydu: Selim Sarper, Cemal Gürselin kendisini Londraya Büyük Elçi, Feridun Cemal Erkini ise Dış işleri Bakanı tayin edeceğini, hatta buna ait em- ri o zamanki Baş- bakanlık oMüste- şarı Hilmi İncesu- luya verdiğini Öğ- için daha önce is- tifasını Gürsele sundu. Gürsel bu- nun üzerine oka- rarından odöndü, Sarpere kendisini değiştirmek niye- me ni bir Memlekei vurması gibi.. Milli Memleketler vardır, Almanyanın dı. Memleketler vardır, terede Disraeli'nin veya Gladstone'un yaptığı Başbakan tler kanın dış münasebetlerine Üç aday, bir Bakan İsmet İnönü, ciddi olarak üç kişi ü- zerinde durdu ve bir dördüncüyü de düşünmedi. İktisadi işleri de gö- recek ve dış temasların bugünkü Ö- nemli halinde kendisine mükemmel yardımcı olacak adam şüphesiz İs- mail Rüştü Aksaldı. Nitekim ilk tek- lif, C. H. P. Genel Sekreterine yapıl- dı. Fakat Aksal, maalesef (o tabının birinci derecede mesuliyeti oOomuzla- maya, onu başarmak için gayret sar- fetmeye, gerekli enerjiyi, aşkı, dina- izmi göstermeye - hakikaten bütün meziyetlere sahip olduğu halde- mü- sait olmaması neticesi teklif karşısın- Dış dış politikalarını dış politikalarını iktidara gelir, Politika devrin Kudretli münasebetlerini Bismarck'ın idare ettiği gibi. Kud- ke Adam gider, yerine bir başkası gelir, dış politika da değişik istika- alır. Hükümet Başkanı gibi.. üküm ış münasebetlerin rengi fark vardır, dış poker Dış işleri Bakanı çizer. po ın o kendi şahsiyetinin damgasını Bakanı rl ayrılınca, dış politikanın YURTTA OLUP BİTENLER söylemek zordur, Böyle bir mevki hem heyecanlı ve çabuk telaşlanan tabiatlı Feyzioğlu tarafından şimdi gereği gibi doldurulamayacaktı, hem de genç Devlet Bakanı, belki de bü- tün istikbalini tehlikeye koyacak de- recede şimşeği üzerine çekecekti, nönü, kabinesi mensupları ve par- gelenleriyle bu o hususları Dış işleri Bakanlığı, tabiatı mahiyeti itibariyle Parlamento dışı bir Bakanı tereddütsüz, sızıltı- sı, ihtilâlsiz benimseyecek bir oBa- kanlık olarak mütalea edildi. Arzu- lar da, daha ziyade Erkin lehinde be- lirdi. İnönü ken- di kendini yendi ve Feridun Cemal Erkinin tayinine karar verdi. Şimdi Dış işleri Bakanlığına oTur- han Feyzioğlu ve- kâlet etmektedir. Erkin, Londra ve Patiste kendisine Adamı çizer. çizer. İngil- et değişir, ye- Başbakan tarafın- eder. dan Verilen bir misyonu tamam- layacak, İngiltere ti olmadığını obil- esasında da gözle görülür değişiklik olur. Döndüğünde, ka- dirdi, bu (o suretle Hatta memleketler vardır, dış politikalarını bir Hariciye Katib-i rarnamesi çıka- hadise bitti. O ta- Umumisi çizer, oFransada, Ouai dOrsay'in "Büyük Kâtib-i oUmumilleri- caktır rihlerdeki | kırıldı nin yaptığı gü Onlar yerlerinden o ayrılınca, dış münasebetlerin esası Yeni Dış işleri -kırılmadı", o "yu- da yeni gelenin veya bir başkasının görüşlerine göre âyârlanı Bakanından oçok murta mı bu- değil Türkiye, bu kategorilerin hiç birine dahil değildir. memnun olan bir mi hikâyeleri Türkiyenin dış politikasını, ruhunu Atatürkün teşkil etiği Mili Mü- başkası, Cumhur- henüz hatırlarda- cadele ve Devrimler çizmiştir. Bu politikanın esası "Yurta Sulh, Cihan- başkanı Cemal dır. Selim Sarper da sulh"tur ve tatbikatı Türkiyenin, kendi hayat anlayışına sahip blo- Gürseldir. aynı odavranıştan kun yanında bulunmasıdır. Bilhassa İkinci Dünya Harbinden bu yana aynı, neticeyi ala- bizim. Demokrasi cephesinin en imanlı mensubu olmamız bu durumu- İd bileceği (o zehabına muzda en ufak inhirafin görünmemesi e vaziyetimizden de faz arc kapıldı. toplumumuzun üzen, neticesidir. izen değişmedikçe, hiç bir İla - Cumhuriyet - Hükümetinin dış politikası, esası ibariyie de, ana tatbikatı Mâhın kurbanı Aslında, çok a- yaba de A Jark göstermeyecektir. Bitirdiğimiz haf- ta oynamadığını be ki Ankaraya Başbakanlar gelecek. Başbakanlar gide- tanın sonlarında yan ettiğine göre, Sarper için yapı- katacaktır. lacak şey, omesle- ğinin başından iti- baren kendisini elinden tutup bu- günkü durumuna getirmiş olan İs- met İnönüye gitmek, her şeyi açık açık anlatmak, vaziyeti berraklaş- tırmaktı. O takdirde, eğer ihtilaf za- hiri ise elbette ki kolayca halledile- cekti. Ama Sarper, buttun yerine is- tifa etmek gibi bir "çalım"a kalkı- şınca İnönü bu istifayı otereddütsüz kabul etti. itibaren bunu kabul edip bir an düşünmemiştir etmemeyi Başbakan daha ziyade Sarperin halefini aramaya koyuldu AKİS, 19 MART 1962 yüzdi ra, cek, AB “el, Bakanlar gidecek, fakat da özürdiledi. Bunun üzerine İnönü ve Aksal, beraberce diğer iki aday üze- rinde düşündüler. Bilinci aday, Feridun Cemal Er- kindi. Erkin, böyle bir makama çok uygun görülüyordu. Bir tek han- dikapı vardı: Parlamento mensubu değildi. Gerçi bunun Anayasa açı- sından bir mahzuru yoktur. Ama İnönünün hükümet anlayışı, dışardan Bakan almama istikametindedir. İ- kinci aday, Turhan Feyzioğluydu. Tur han Feyzioğluda, Aksalda olmayan her şey vardı ama bugün için Ak- salda olan her şeyin (bulunduğunu dış politikamız hep aynı Sümerbank Genel Müdürü Selâ- haldin Akyol, dan geçen adamın başına tuğla düşercesine, Sanayi Ba- kanı Fethi Çelikbaş tarafından gö- revinden alınıverdi. Hâdise bir anda, inanılmaz genişlikte tepki yaptı. Zira Genel Müdür, Bakanın hışım göster- mesinden sadece bir kaç gün önce o derece mükemmel, ve bilgili bir konuşmayla kalitesini, göstermiş- ti ki bir, süredir suyun altında cere- yan eden bir mücadeleden habersiz olanlar için Akyolun ancak takdiri bahis konusu olabilirdi. Zira Sümer- bank Genel Müdürü o konuşmasında, başarıyla çizdiği bir memleketin ik- tisadi manzarası çerçevesi içine ken- di müessesesinin durumunu vukufla 15