Haftanın içinden <Tarihi Misyon» Türk siyaset hayatında, şu anda, kuvvetli ve mana ifade eden dört cereyan bulunuyor. Bilhassa ikti- ei ve sosyal bakımdan oluş halinde bir toplum için, bunun şaşırtıcı tarafı yoktur. XX. yüzyılın ikinci ya- rısı, yolunu arayan memleketlerle doludur. Bir fikir Türkiyenin, Orduya dayanmak suretiy- le sivil aydınlar tarafından idare edilmesidir. Ordunun idareye bilfiil karışmasının büyük ve acı malhzurları son birbuçuk yıl içinde ortaya çıkmıştır. Buna muka- bil, okuyup yazma dahi bilmeyen büyük kütle seçme hakkım gereği gibi kullanamadığım son tecrübede is- pat etmiş, memleketi bir felâketin eşiğine getirmiş- tir. Bu fikrin taraftarları sosyal reformlarla ve iktisa- di bünyenin yarattığı huzursuzluklarla pek az alâka- lanmaktadır. Daha ziyade, tek parti devrinin bir tatlı hatıra haline gelmiş usullerinin hasreti içinde, maziye dönüşün taraftarıdır. Bu, bir çeşit "Franko Demokra sisi"dir. Bir başka grup, Türkiyenin bütün dertlerini bil- mektedir. Rahatsızlığın, ârızi değil, bünyevi olduğunu görmektedir. Sosyal adalet sağlanmadıkça, milli ge- lir vatandaşlar arasında daha adil şekilde taksim edil- medikçe, devlet hizmetleri köye kadar götürülmedik- çe, yüksek nisbette artan nüfusun ihtiyaçları karşı- lanmadıkça, eğitim, tarım ve sağlık seferberliklerine ciddi olarak girişilmedikçe, kısaca bir reform yapıl- madıkça Türkiye huzura kavuşamayacaktır. Ancak bunları, oy kaygısına sahip bir rejim içinde gerçekleş- tirmek imkânı yoktur. Zira politikacı, isteristemez, istismar eden zümre ile anlaşmakta, statükonun bozul- mamasında menfaati olan avantacıların tesiri altında kalarak kütleye afyon aşılamaktadır. Böyle bir sis- temle sâdece Demokrasi Oyunu oynanmakta, her ileri fikir damga yemekte, topluma hakim kuvvetler rakip- lerini daha 'meşru yollardan ezmektedirler. O halde, oy kaygısını kaldırmak lazımdır. Bir belirli süre, hiç bir karşılık beklemeden kendilerini vatana adamış ide- alistler muhtaç olduğumuz reformları yaparlar, bünye sıhhat kazandıktan sonra Demokrasiye geçildiğinde Türkiye bu rejimin nimetlerinden faydalanır, zararla- rından kurtulur. Bu, bir çeşit "Nâsır Demeokrasisi"dir. Türkiyenin derdinin arızi değil, bünyevi olduğunu bilen bir başka grup daha vardır. Hastalığın teşhisin- de, ikinci cereyanın taraftarlarıyla yüzdeyüz muta- bıktır. Sosyal adaletten tarım reformuna, eğitim se- ferberliğinden milli gelir (otaksimine bütün arı müdriktir. Ötekilerden ayrıklığı nokta, tedavi çaresi- dir. Demokrasi, Türkiyenin hastalığını belki biraz da- ha uzun vâdede, ama çok daha emin tarzda gidermeye muktedirdir. Oy kaygısı, kısa görüşle zararlıdır. Ama uzun görüşle, başlıbaşına bir fazilettir ve işlerin iyi dürüst, akıllı ve basiretli tarzda yürütülmesinin temi- natıdır. Son seçimleri, memleket iyi idare edildi de. bünye rahatsızlıklarına el atıldı, o yüzden istismarcı zümre tarafından tahrik edilen kütle ae gösterdi etmek | ksi- ne. "Bizim oy kaygımız yok" diye iş değil, rr ma- rifet yapanlar İhtilali, oya en ziyade muhtaç bulundu- ğu an oysuz bırakıvermişlerdir. Bu memleketin mese- lelerini Demokrasiyle halletmek kabildir. Yeter ki iş- AKİS, 27 KASIM 1961 Metin TOKER başına gelen adam hadiseleri sosyal açıdan görsün, ik- tisat faktörünü ön planda tutsun, memlekete parti politikacılığının dar penceresinden değil, kuşbakışı bakmasını bilsin ve hamleci, dinamik, telifci olmak- tan ziyade icracı bir şahsiyet olsun. ema cesaret ve büyük prestij isteyen bu tutum, kısa samanda, ba- şarıyla birlikte oyu da getirmektedir. Bu, bir çeşit “Karamanlis Demokrasisi"dir. Bir başka cereyan daha vardır: Demokrasiyi, içi- ne düştüğü çıkmazdan suni çarelerle çıkarmak. Günün meselesi budur. İlk iş olarak, kırılan çanak çömlek, üstünkörü de olsa yapıştırılmak, memlekette huzur düşmanlık hislerinin, kin ve intikam tahriklerinin ber- taraf edilmesiyle sağlanmalıdır. Sonra? Sonrası, son- ra düşünülecek husustur. Demokrasi şöyle bir nefes alsın, tepesindeki kara bulutlar uzaklaşsın. Bunun için, herkes üzerine düşen fedakarlığı yapmalıdır. Bir defa rejim kurtulsun, bir defa selamete çıkalım, hele mâne- vi ortam müsait hale gelsin.. Elbette ki dürüst, elbet- te ki partizan olmayan, elbette ki murakabeye dayanan, ama bünyenin sosyal ve ekono- mik iltihaplarını ikinci plana itip rejim meselesini, si- yasi rahatsızlığı ele alan bir idare! Üst tarafı sabırla, zamanla, yavaş yavaş, sivri taraflar törpülene törpüle- ne başarılacaktır. Korkarım bu, "İnönü Demokrasi- sidir. Dört cereyanın dördünde de temiz, memleketçi, idealist hislerin temeli teşkil ettiği hususunda zerrece şüphe yoktur. Fark görüş, inanış, teşhis ve tedavi usü- lü farkıdır. Bunların açıkça tartışılması topluma sâde- ce fayda getirecek, tecrübeler ise fikirleri berraklaştı- racaktır. Şahsen sanırım ki "Franko Demokrasisi" bu toplum için artık bir anakronizmdir. "Nasır Demok- rasisi" bir kaç handikapla karşıkarşıyadır: Bir Nasır Malan bu millet bir Nâsırı kabul etmez Nâsır siste- i yürüyen bir sistem değildir, mürakabesiz her rejim- ile olduğu gibi böyle bir rejim Türkiyeye sadece daha çok eşitsizlik, daha çok adaletsizlik, daha büyük sayı- da gayrımemnun getirecek ve kötü tohumlardan başka hiç bir şey filizlenmeyecektir. “İnönü Demokrasisi"ne gelince, bir kırık vazonun iki parçasının tutkalla bir araya getirilmesinden bir sağlam vazo değil, bir çatlak vazo çıkar. Tutkalı, İsmet Paşa olsa bile.. Şu anda her şey İsmet Paşanın, üzerine aldığı ta- rihi misyonu telâkki tarzına bağlıdır. Onun yüksek, kudretli ve İtibarlı oşahsiyetinden beklenilen, partiçi kombinezonlarını, her partiden su üstüne çıkmada be- cerikli politikacı tertiplerini, kendini kalkan yaparak memleket için kabul edilir hale getirmek değil, Demok- rasiyi bunlardan kurtarmaktır. İsmet Paşa partilere hâkim olursa ufukta bir aydınlık belirir. Partiler İs- met Paşaya hâkim olurlarsa Türkiyeyi bekleyen ta- rifsiz karışıklığı sâdece biraz ileri itmiş sayılırız. İlk adımlarında İsmet Paşaya icracı karakterin- den ziyade telifci karakterinin hakim göründüğünü hissetmek iyimserlik sebebi olmaktan uzaksa da elbet- te ki bir hüküm vermek için vakit henüz pek erkendir. Memleketin bir maküs talihle daha başbaşa göründü- gü şu sırada, Türk milletinin bütün iyi dilekleri İkinci Cumhuriyetin ilk Başbakanıyla beraberdir.