YURTTA OLUP BİTENLER taraftar. Fakat zemini müsait bul- muyorlar." Sonra, mutasavver bir affın kademeli olabileceğini, bu ha- beri oldukça iyi bir yerden duyduğu- nu söyledi. Bu sırada, otobüsün, sırala- ra nazaran daha sıcak o ön kıs- mında pek çok kişi uykuya dalmış- ken orta yaşlı, zayıfça siyah man- tolu bir hanım omuzunda uyuyan sapsarı saçlı yetişkin kızını uyandır- mağa çalışarak önünde oturan mi adama: — O kadar Zor oluyor ki, efen- dimi Bakın, i gündür otobüste- yiz oKayseriye yer leşmeğe (o kalksak, ları altüst etti. Kollar buzlu ve sis- liydi. Uyananlar uykularını yaktıkla- rı sigaralarla açtılar ve sonra hazır- lığa başladılar. Bu, bir kendilerine çeki düzen verme hazırlığıydı. M.A.S. Turizm Acentasının kon- forlu otobüsü Kayseriye girdiğinde saat sabahın dördüydü. Mikrofonda boğuk bit ses: Sayın yolcular! Kayseriye geldik. Yarın sabah Cezaevi önünde buluşulacaktır" şeklinde (okonusunca koltuklarda bir kıpırdanma, bir dav- ranma oldu. Kayseri yolcuları birer ikişer otobüsü Ooterketmeğe başladı- Hadise, Danimarkada Geçti! nan tahta barakanın duvarına asılan karton levhadan okudular ve sonra otobüslerinin içine yerleşerek bek- lemeğe koyuldular. Nizamiye kapısından sonra uza- nan stabilize asfalt yolun nihayetin- de Kayseri Bölge Cezaevinin demir parmaklıklı ikinci ve asıl Nizamiyesi bulunuyordu. Nizamiye sten taban- calı iki er ile korunmaktaydı. Er- lerden biri. üzerinde 1 rakamı seçi- len bir kuleden etrafını kolaçan edi- yordu. İşte, hükümlü ailelerinden Bayan Bozbağ bu sırada nizamiye- nin sağ tarafına okuyan Oo yetişkin . , Mod bir oğlum var. Bu İkinci Dünya Harbi sırasında, Almanlar küçük Danımarkayı işgal et- lı ziyaretçilerin yüzden, İstanbul- tiler. Danimarka, mukavemet göstermedi. Fakat Kralı ve Hüküme- dendi Nitekim, ka dan O ayrılamıyo- fi memleketi terkedip (İngiltereye sığındılar yurtlarını kurtarmaya ora- pıda giriş muame- ruz. Bu, ilk ziya- dan çalıştılar. Almanlar gelince, kendilerine hizmete hazır insanlar bul- lesini yapan Saba- retimiz olacak" di maktan geri kalmadılar. Bu o "İşbirlikçi'ler o memleketin idaresine, Al- hattin adındaki yordu. man süngülerinin desteği altında el koydular. Bir kukla hükümet kurul- memura: du ve Danimarka, müttefikler tarafından kurtarılıncaya kadar hayat i Zayıf hanım ve bu şekilde devam etti. — Bak, bu se- altın saçlı kız, Danimarka Kurtulduktan sonra, kurtarılmış her memlekette oldu- fer en ,bızdığını ge Kastamonu — mil ğu gibi orada da "İşbirlikçi'lerin aleyhinde sert bir hava doğdu ve bun- ( tirdim diyerek e- letvekillerinden A- li Mühtonun eşi lar vatana ihanet suçuyla muhakeme edilip mahküm oldular ve hapsedil- diler. Alman işgalinin kötü hatırası o sıralarda bütün dehşetiyle hafiza- linden tuttuğu 8- 10 yaşındaki kızı- e Bayan larda, hattâ yüreklerdeydi. Ama, zaman geçince bu hatıra evvelâ yürek- ya, gösterdi. Sonra ii a and lerden, sonra hafızalardan bile silindi, sulha, süküna ve huzura kavuşan (od küçük kıza €- Rl , girmiyordu. Danimarkada herkes başka meselelerin üzerine eğildi. gilerek: Bo e Danimarkada da, her medeni toplulukta olduğu o gibi, "— Babacığına : , siyasi suçluların ilelebet demir kapı arkasında tutulmasının o insanlığa, hediyeni sen ken- du. Bir ara: i ” e e y şefkate yaraşmayan bir durum olduğunu hemen gördü, "İşbirlikçi'lerin di elinle verirsin" "— Herşey mu kütleler arasında hiç taraftarları yok değildi, ama bunları mahküm eden dedi. Küçüğün e- kadderat! Buna da bir de mâşeri vicdan vardı. Hükümet, evvelâ onların hapishane hayatını lindeki paketin ü- şükretmek o gerek. yumuşak hale getirdi. Aradan zaman geçti, hiç gürültü patırdı edilme- zerinde "Hamdi Şans bize böyle den, hâdise büyütülmeden, en zararsız suçluların salıverilmelerine baş- Bozbağ" adı oku- güldü. 1957 seçim- landı. Bu duyulduğunda Basında ve 'İşbirlikçi'ler o salonlarda (o kadeh nuyordu. Biraz son lerine girdik, eşim tokuştururken Almanlara karşı göğüslerini açmış çevrelerde çok şiddet- ra giriş omMuame- milletvekili (o oldu. fi tepkiye yol açtı. Hükümet o hemen, salıverme ameliyesini durdurdu. lesi tamamlandı Ama, her şey sa- Bir süre beklenildi, sonra hapishanenin kapısı yeniden aralandı. o Mah- ve Bayan Bozbağ bırla geçer" diye- kümlar peyderpey çıkarılarak, nihayet bir rahatsızlık yuvası olan yer açılan demir kapı- rek derdini açtı. daha da tenhalaştırıldı. o Dikkat tekrar o meseleye çevrilince, geniş halk nın arkasından Ce kütlelerinin hu "İşbirlikçi"lere karşı artık hiç bir hıncı kalmamış olmak- zaevinin bahçesine Saat gecenin la beraber Hükümet yeni bir sabır devresine girdi. Fırtına bu sefer da- girdi. Bayan Boz- 2#ünü gösterirken ha, da süratle yarıştı, son suçlular da salıverildiler ve mesele kapandı, o bağ 15 Ekim se- otobüsün içindeki itti, çimlerinin ilk ne- ışıklar şan İhtilâtsız, o gürültüsüz, patırdısız! ticeleri (o alındığın- söndü ve şoförün 1 mızı ampulden dökülen soluk bir ışık otobüsün içini (okapladı. Yorgunluk, sarsıntı, soğuk ve uyku otobüstekile- ri mağlüp etmişti. Yolcular -gençler hariç- arkalarına yaslandılar ve u- yumağa başladılar. İlk sinyal Uyku faslı Kayseriye bir saat kala birden kapandı O an bütün oto- büs yolcuları gözlerini oğuşturarak gerindiler ve eskiler yakınlarına: "— Bir saat sonra oradayız" di- ye fısıldadılar. Fakat, birden bastıran sis hesap- 12 lar. Dışarda soğuk dayanılma hal- deydi. Hemen karşıdaki pastahane- ye koşuldu ve birer sıcak süt içil- dikten sonra otellerin yolu tutuldu. Ertesi sabah görüş vardı. Görüş Haftanın son günü, sabahın erken saatlerinden itibaren, Kayseriden 5 kilometre mesafedeki Bölge Ceza evinin Nizamiye kapısının önü dol- mağa başladı. Otobüslerle, yl ve faytonlarla gelen hükümlü vatan- ları kendilerine ayrıları görüş saatle- rini nizamiyenin sol tarafında bulu- ene böyle bir çimenlik üstünde, pabuçlarını çıka- rarak oynamıştı! İlk grup. oldukça kalabalıktı. Zi- yaretçiler saatlerini tamamladılar, er- tesi gün tekrar gelmek üzere Cezae- vini terkettiler. İlk çıkanlar arasın- la Bayan Münire Erkmen, Nilüfer Gürsoy. Bayan İmre bulunuyordu. Duruşmaları sırasındaki metanetini muhafaza (ediyordu. Si- yah mantosu ve siyah çoraplarıyla Bayan Erkmen herşeye rağmen yaş- AKİS, 27 KASIM 1961