da, kalem ve tabii otomobil sağlan- dı. Otomobiller Umum Müdürlükler- den getirildi. e Zaten zavallı umum müdürlükler bu neviden transferlere alışıktılar. Milli Birlik devrinde tam sonra Allah- çalışmaları başladı. İşte, haftanın içinde yeni fendi"nin öteki yeni verdiği müjde buydu. Adalet Kayseride bir gün "Bey "Beyfendi"ye Aşağıdaki yazı, o AKİS'in ha- pishaneciliği ve hapishane zi- yaretinin bütün âdâbını, erkâ- nını bilen iki mensubu tarafin- dan hazırlanmıştır. Kurtul Al- tuğ 27 Mayıs günü, Mende- resin meşhur Tahkikat Komis- yonu kararıyla atıldığı Anka- ra Hiltondan Türk Silâhlı Kuv- tr. Atilâ Bartınlıoğlu ise hapsedilen her AKİS mensu- unu ve diğer (gazetecileri o Saylar iyi bilen pek az adam vardır. Bitirdiğimiz haftanın cuma akşamı, Yenişehirde bulu- n M.A.S. Turizm acentasının ö- nünden 50 kişilik son model bir oto- büs kalktı. Otobüs kalktığında, sa- atler gecenin 22 sini göstermekteydi. Haftanın sonundaki o soğuk cu- ma akşamı, binanın altındaki turistik acentanın rahat salonların- da oturan tipler, birbirine şeklen ol- masa bile düşünceleri (o bakımından pek benziyorlardı. o Hareketleri, du- ruşları, arada sırada bir noktaya da- lıp bakmaları salondakilerin ayni ye- rin yolcusu olduğunu göstermeğe kâ- fi idi. sonundaki Saatin 22'ye (o yaklaştığı sırada koltukların yanına bırakılmış, ekse- risini yabancı hava şirketlerinin u- çak yolcularına hediye ettiği çanta- bi teşkil ettiği bagajlar yüklenil- i Çantaların yanında şeker paket- e yünlü giyim eşyasını ihtiva eden lüks mağazaların o etiketlerini taşı- yan zarif ambalajlar da vardı. Salondakilerin bir okısm sün rahat iri yerleştiler, bir kısmı ise mahzun, gidenleri uğur- lamak için beklediler Bu sırada or- AKİS, 27 KASIM 1961 mı otobü- Bahadır Dülger Geçmiş zaman olur ki.. ta boylu, bıyıklı, tıknaz saçlarına ak düşmüş bir, adam kendisinden daha iri, gözlüklü, makyajsız ve vücudu- nun iriliğine rağmen son derece sem- patik bir hanımı yanaklarından öptü ve: "— Babama çok selâm söyle Ay- han, kusura bakmasın. Biliyorsun, gelebilmem mümkün olmuyor" dedi. Celâl Yardımcı Ümit o dünyası YURTTA OLUP BİTENLER Muhatabı, iri yapılı fakat son de- -ece sempatik kadın hafifçe içini çekti, gülümsedi ve sonra, dolu göz- erle otobüsün kapısına ilerledi. A- damın ismi Oğuzhan Koraltan, kadı- AN ise Ayhan Timurtaştı ve sâbık M. Başkanı Refik Koraltanın büyük ia ile kızı oluyorlardı. Bu sırada bir başka genç adam elindeki, "basketbolcuların kullandık- ları torba ile arkadaşlarını sport- mence selâmladı ve çevik bir hare- ketle otobüsün kapısından girerken: "— Pazara dönmem lazım, bili- yorsunuz, Mülkiye maçına (oancak yetişebileceğim" dedi. Sarışın sportmen gencin adına gelince: Ömer Akbeldi. Sâbık D.P. Milletvekillerinden olan babası Dan- yal Akbeli ziyarete gidiyordu. Otobüs, geride kalanların uğurla- yıcı oselâmları arasında nazlı nazlı süzüldü ve ana caddeye çıktı. Yolcu- luk Kayseriyeydi. Tecrübeliler - tecrübeliler Yolculuk başlar başlamaz otobüsün içinde bir yerleşme O faaliyetidir başladı. ön sıralarda oturan Ayhan Timurtaş alışık tavırlarla evvelâ man tosunun yakalarını kaldırdı, başım pencerenin kenarına dayaya- rak gözlerini kapadı. Bu, ilk seyaha- ti değildi. Onun hemen bir kaç sıra gerisinde. Kayseri yolculuğuna ilk defa çıkan bir genç çift vardı. Onlar hem meraklı, hem heyecanlı oldukla- rından tir müddet etraflarını seyret- tiler ve sonra derin düşüncelere dal- dılar. Genç çift D.P. milletvekillerin- den Sandelin. Karacabeyin (yakın Mam Mahzunlar Otobüsü- n o seferki yolcularının ekseriyeti- ralarda gürültü son derece rahat bir şekilde birbirle- riyle şakalaşıyorlar ve Kayseriden hiç bahsetmiyorlardı. Arka sıralara doğru, pencere di- mer Akbel arasında sohbet pek ça- buk başladı. Genç hürmetkar, hanım müşfikti. Bir iki kelime sonra konu Af Meselesi"ne intikal etti. İmre mantosuna bir parça daha sa- arılarak genç yol arkadaşına: " — Af mevzuunda bazı şeyler duyuyorum. gru mu?" diye sor- du. Genç Akbel bir anlık bir süküt- tan sonra konuştu: "— Vallahi, her iki taraf da affa Ni