KİTAPLAR Fotoğraflarla Paris (Güneş Karabudanın fotograf albü- mü, Jacaues oPröver'in şürleriyle, Svenskt o Djupiryek o yayınevi, Stock- holm, 1961, 124 sayfa, 62 resim). Karabuda bir Türk foto' mu- habiridir. Birkaç yıldan beri, eşi- nin memleketi olan İsveçte çalışmak- tadır. Eşi ile birlikte sık sık Türkiye- ye gelmekte, İsveç Televizyonu için Anadoludan filmler, eşinin Türkiye hakkında yazdığı kitaplar için de re- simler çekmektedir. Galatasaray Li- sesinden sonra bir müddet Pariste o- kuyan Karabuda, Pariste bulundu- gu yıllarda ünlü Fransız şairi Jacgu- es Prövert ile de arkadaş olmuştur. , şairden öteye büyük şair, öteki, foto, muhabirinden öteye sanatkâr fotografçı olan iki arkadaş, bundan iki yıl fince anlaşarak bir Paris al- bümü hazırlamayı kararlaştırmışlar- dır: Güneş Karabuda, albümün fo- tograflarını çekecek, Prevert de bu fotografları, Paris üzerine yazacağı bir şiiri» ayrıca değerlendirecek... A- şağı yukarı iki yıl Önce yapılan bu pazarlık bugün gerçekleşmiş ve orta- ya gerçekten dört başı mamur bir eser çıkmıştır. Parisin bugüne kadar pek çok fo- tograf albümü hazırlanmıştır. Bu al- bümleri hazırlayanlar arasında dün- yanın gerçekten büyük fotograf usta- ları vardır. Ama cesaretle denebilir ki Güneş Karabudanın objektifi | ile tesbit edilen Paris, daha önce daha başka objektiflerle tesbit edilen Pa- rislerden hiç de geri kalır durumda değildir. 62 ayrı poz ile Parisin muhtelif özelliklerini dile getiren Güneş Ka- rabudanın her biri birer makale ka- dar geniş anlamlı (o fotograflarından sâdece birkaç tanesinin konularım s1- ralamak dahi, bu genç Türk sanatçı- sının perspektifinin ne kadar geniş olduğunu göstermeye yeter. Albümü açtığınızda, karşınıza ilk çıkan fotograf Sen nehri kıyısında bir rıhtım üstünde öpüşen bir çiftin fotografıdır. o Rıhtımdan nehre inen bir merdivenin basamaklarına ilişmiş, birbirlerine Kenetlenmiş bir kadın ve erkek.. Yosunlu merdiven o basa- makları, sâdece birkaç dalı objekti- fin içine girebilmiş Ur salkım söğüt, rıhtımın ön cephesinde kanala açılan arka cephesinde ise akan i . Merdiven basamakla- şatların, mavnaların ve römorkörlerin bağlanması için rıh- tımın betonlarına tesbit edilmiş bir demir halka ve öpüşen çiftin hemen üç adım ötesinde, öpüşenleri dahi ra- 30 hatsız etmeyen, böyle sahnelere ba- -ını bile çevirip bakmayan ve uzakla- rı seyreden bir tek erkek... Paris er- keği... Bu, "Fotograflarla Paris" al- bümünün ilk fotografıdır. Bir başka fotografta, arkada siluet (halinde Panthâon görünen damlar üstünden bir Paris, azıcık gri, azıcık flü bir fotograf... Parisi hiç görmeyenlerin, adını sâdece kitaplarda okuyup, ha- fızalarına sadece filmlerde gördükleri Paris sahnelerini sokanların bile, "İş- te Paris!" diyebilecekleri son derece sâde görünüşlü, ama ustalıkla çe- kilmiş bir Paris manzarası... Albü- mün sayfalarım çevirdikçe, yüzdeyüz Parisli olan daha birçok fotograf şaheseri: Bir otobüsün önünde ayak üzeri iki satır dedikodu yapıveren iki yaşlı Parisli kadın... Mahalle için- de, balkonların ve pencerelerin di- binde akordeon çalarak dilenen bir Parisli ihtiyar ve onu merakla seyre- den bir yumurcak... Parisinara s0- kaklarından birinde, gece vakti sar- maşdolaş yürüyen bir çiftin arkadan, hayal gibi görünen siluetleri... Sisli bir havada Sen nehri üzerindeki köp- rülerden birinin kemerinin altından geçen bir sandal... Türkiyede alışıl- mamış ölçüde büyük afişler önünde tezgâhını kurmuş, müşterisizlikten kitap okuyan bir ihtiyar seyyar sa- tıcı... Sisler içinde kaybolmağa nam- zet bir Eyfel kulesi... Lâternasını öt- türen bir sakallı yahudi... Sonu yok- muş gibi görünen bomboş bir asfaltta polisten yol soran bir adamın kuş- bakışı görünüşü... Eyfel Kulesindeki Ur anahtar deliğinin arkasına dayan- mış objektifle tesbit edilmiş olan geo- metrik düzgünlüğe sahip Nato sarayı ve önündeki geniş bulvar... Gecenin ko- yu karanlığında ışıl ışıl ışıklar içinde Hürriyet Abidesi ve altından geçen ışık çizgileri halindeki taşıtlar... Pa- risi Paris yapan bir mankenin üstün- de yapılan bir prova... Açık havada birbirlerine sarılmış vaziyette dans ederek 14 Temmuz Bayramını kutla- yan Parisliler... Meryem Ananın loş- luğunda yakılmış yüzlerce noel - munun titrek ışıkları önünde ellerini kenetlemiş bir canlı azize... Boulogne ormanlarının yeşillikleri arasında se- reserpe uzanıp birbirleri üzerine ka- İMECE Kasım sayısı çıktı OKUYUNUZ P. K. 373 - Ankara AKİS - Reklâm — 244 panmış bir çift... Notre-Dame Kâted- ralinin büyüklüğü ile insana ürküntü veren mozayık kaplı bir köşesi... Yağ mur altında elinde şemsiyesi, leopar kürkü içinde atyarışı seyreden ince topuklu bir Paris güzeli... Gümüş bir tepsinin içinde "ben billârum" diye bağıran bir şampanya kadehi... Yolun kenarına çöküvermiş iki Paris apa- şı... Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur altında şemsiyesinin siperin- de kaçacak delik arayan Ur adamın cam gerisinden tesbit edilmiş hali... Bulvar kahveleri» Otel (kapısında müşteri bekleyen bir yosma... Güneşli bir Paris göğü altında, nehir kıyısın- da, içindeki şarabı az önce bitirdiği şişesini yastık yapıp kıvrılmış ya- tan bir serseri... Gece ışığında, oldu- gundan da heybetli Ghamps-Elysee.. Bütün bunlar, Güneş Karabudanın objektifinin alabildiğine kıyasıya, ala- bildiğine sanatkârane Paris sahneleri... tini kullandığı gibi kullanmış, siyahı nereye, griyi nereye, beyazı nereye koyacağını bir sanatkâr titizliğiyle tesbit etmiş. Stockholm'de basılan "Fotograf- larla Paris" albümünün Jacgues Pr&- vert tarafından yazılan şiirleri, vert'in Parisi eldeki fotograflara gö- re anlatan uzun şiirinin fransızca aslı konulmuş. Böylece albüm, üç milletin halkına birden hitap eder hale gelmiş. Albümü elinize aldığınız zaman bili- yorsunuz ki, bu fotograflar, bu Paris, bu albümün içine bir Türk tarafından yerleştirilmiştir. Fotografın milliyeti veçli Albümü eline aldığı zaman re- simlere bakıyor. Parisi tanıyor, re- simlerin yanında İsveççeye çevrilmiş Prevert'in şiirini okuyor. Partisi da- ha da çok tanıyor. Fransız için durum böyle. Albümün fotograflarına bakıyor, "bizim Paris" ti okuyor, "bizim şair" Türkler ise Albümü elimize mızda, fotograflara bakıyoruz, ne güzel!" diyoruz. Fransızca bileni- MİZ varsa, şiiri okuyor, "ne güzel yaz mış" diyor. Sonra albümü hazırlaya- nın adına bakıyoruz, yüreğimiz ifti- harla kabarıyor, "fotografları bizden biri çekmiş, ne güzel çekmiş" diyo- Stockholm'de isveççesi, Pariste fransızcası Güneş Karabudanın fotog- rafları ile basılan "Paris Albümü'n- den dolayı Güneş Karabuda ne kadar tebrik edilse azdır. AKİS, 13 KASIM 1961