" — Sirmen varken mesele halle- dilir. Ona güvenimiz var.." Gazeteciler güldüler ve lar: sordu- — Peki, neden bu kadar güç oy vererek seçtiniz? . P. milletvekili, bir büyük sırrı ifşa, ediyor gibi: — Ha, bakın, biz sevgimizi de, nefretimizi de geç ve zor belli ede- riz.." dedi. Ama, kendisine karşı o beslenilen his ne olursa olsun Meclisin 9 turda seçilmiş, fakat seçildikten sonra gü- ven vermiş Başkanı Fuat i partileri bir araya getirmek için bü- tün hafta boyunca uğraştı durdu. Pek çok kimse gibi onun da rahat nefes aldığı gün, haftanın sonunda, kendi- sinin ve Suat Hayri Ürgüplünün ya- nında Cemal Gürselin İsmet İnönüye Başbakanlık görevini verdiği gün ol- du. Çapraşık hatlar Siyaset ummanına pek genç yaş- taatılan Fuat Sirmen, 1899 yılının soğuk bir Kasım gününde İstanbulda dünyaya geldi. Babası zamanın Tem- yiz azalarından Mithat beydir. oSir- men ilk ve orta tahsilini doğup boy attığı şehirde yaptı. Çalışkan bir ta- lebe değildi ama, zekâsını kullanma- sını biliyordu. Sınıfları rahatlıkla at- ladı ve lise tahsiline başladı. En sev- diği dersler Edebiyat ve Tarih gibi çok okumayı gerektiren dersler oldu- gu için, Sirmenin kültürü gittikçe ge- nişledi. Bu arada felsefeye de merak sardı. Lise tahsili mâceralı bir şekilde sona ererken, küçük Sirmenin haya- tında bir aksama oldu. Eski hayati- yetini kaybetti ve içine kapanık bir genç hüviyetine büründü. Zira o sıra- larda, çok sevdiği babasını kaybet- mişti. Bu darbe onun her şeyine, hat- tâ gezip tozmasına bile tesir etti. Ba- basının acısı daha pek taze iken Sir- men için bir karar verme zarureti do- guyordu. Ne olacaktı? Bu sualin ce- vabım vermek genç ve yakışıklı lise talebesi için zor olmadı: Babasının mesleğine intisap edecek ve ondan boşalan yeri doldurmağa çalışacaktı.. Nitekim öyle yaptı ve gidip İstanbul Hukuk Fakültesine kaydoldu. Hukuk tahsilini severek ve isteyerek yaptığı için fakülteyi hiç aksatmadı. Bu ara- da faydalı bir alışkanlık da edindi: Spor!.. Sporun her çeşidinden zevk alıyordu. Bu ona kuvvetli ve sağlam bir vücut sağladı. Hukuk tahsili ve sportif faali- yetler birlikte inkışaf etti. Sirmen, yakınlarına, iki karpuzun bir koltuğa sığabileceğini böylece göstermiş ol- da. Hukuk tahsilini bitirince (o yeni bir karar aldı: Hukuk sahasında ken- dini gereği kadar o yetiştirilebilmek için, hukuk ilminin beşiği (sayılan AKİS, 13 KASIM 1961 Romaya gitmek... zarfında Sirmen bol hol çalıştı (o ve Asıl Saygısızlık F. Güley C. Kırca Gençlerin ve şairlerin hissi davranışları olur. Banları tabii karşıla- mak lâzımdır. Memleket idaresinin mesuliyetini sırtlamış kimselere düşen ise, bu davranışları en anlayışlı, en munis şekilde mantık yoluna sokmak, pürüzlerini yontmak, güçlükleri önlemektir. Ama, ancak genç- lerde ve şairlerde mubah sayılacak hissi davranışlar memleket idaresi- nin mesuliyetini sırtlamış kimselerden gelirse, hele seçilen konular de- magojiye son derece müsait konular olursa iş vehamet kesbeder. Atatürk öleli 33 yıl oluyor. Atatürk, sadece Türk toplumu ve si- yaset hayatı içinde değil, tarihteki yerini de çoktan almıştır. Atatürk, bir fâni, hatta bir insan olmaktan çıkmış, bir sembol, bir bayrak, bir mâna halini almıştır. Ona bağlılığın, ona saygının ne demek olduğu da, ona düşmanlığın, ona saygısızlığın ne demek olduğada ar- tık herkesin malümudur. Türk milletindeki, bilhassa memleketin sağlam kuvvetlerindeki bu inancı ne "jest"lerle, ne demagojiyle, ne başkalarım müşkül mevkide bırakacak tekliflerle değiştirmek kabil- dir. Bu gayretle bir takım teatral davranışlar ise, politikacılık ciddi- yeti ve vekarıyla telif edilebilecek hususlar değildir. Ne ikinci Cumhuriyet, ne onun Meclisi Atarürkün izinde, onun yolunda olduğunu göstermek için gösterişe muhtaçtır. Tok, toplantı salonunda bir sıra ona ayrılsın, yok, yoklamalar hep onun adıyla baş- lasın, yok, onun adı okununca koca koca adamlar hep birden "Burada!" diye bağırsın, yok, bir resmi Başkanlık Divanının köşesine yerleştiril- sin, yok, oylamalarda bir de "Atatürk oyu" bulunsun.. Bunlar, yalnız Atatürkün mânevi şahsiyetini değil, onun ifade ettiği her şeyi zede- leyecek, Atatürkçülüğe Atatürk (düşmanlarının en azılısından daha fazla zarar verecek, onu rencide edecek, günlük polemik konusu yapa- cak, hattâ alay konusu haline getirecek düşüncelerdir. Başta C.H.P. li Ferda Güleyinki, bu istikametteki bir takım teklifler, hem de her- kesin en hassas olduğa günde, büyük Atatürkün ölüm yıldönümünde Meclise getirildiğinde Atatürke en iyi niyetlerle varolacak bu en öldü- rücü darbeyi cesaretle önlediğinden dolayı bir başka C.H.P. liye, Coş- kun Kırcaya minnet hissi duymak lâzımdır. Yarabbi, ne olur şekillerden biraz daha kurtulsak da ruha, mâna- ya, manevi değerlere biraz daha bağlansak.. Kimin meşhulüdür ki İkin- ci Cumhuriyetin Atatürkün İzinde olduğunun yegâne inandırıcı delili o cumhuriyetin hiç bir sayfasında gericiliğe verilmiş bir tavizin bulun- mamasıdır? Kimin meçhulüdür ki İkinci Cumhuriyetin Meclisleri, an- cak Atatürkçülükle telif edilmeyecek kararlar almamak suretiyle onun, yolunda olduklarını belli edebilirler? Bunlar ortadayken pandomima sanatının trüklerine başvurmaya kalkışmak, pek alaturka bir davranış değil midir? Komadaki ikameti odürlüğü takip etti. Fakat bu vazife Sirmeni pek açmıyordu. Bunun için hiç vakit harcamadı. Yurda döndü- günde iyi bir hukukça olduğuna i- nancı tamdı. Mükemmel italyanca konuşuyordu. Genç hukukçu kendisini anayurt- ta, mesleğiyle hiç ilgisi bulunmayan bir vazifenin beklediğini gördü. Sir- men, Ankaradaki, Meslek Mektebin- de öğretmenlik yapacaktı! oÖğret- menliği, çalışkan hukukçunun mü- imkânlar aradı ve Adliye oBakanlı- ğına transfer etti. Böylece (meslek hayatında yeni bir devir de mış oldu. Bu defa vazifesi, Bakanlığı müfettişliğiydi. Kısa (o bir süre sonra da daha faal bir vazifeye, Ankara Cumhuriyet Savcılığına (o a- tandı. Bu vazife de uzun sürmedi. Zira o sırada Atatürk, B. M. M. nde genç milletvekillerinin bulunmasını, 19