ÜNİVERSİTE 147'ler Bekleyen dervişler.. Müfide Küley, Ankara Palasın santralına Bülent Nuri Esenin telefon numarasını söyledikten son- ra, Ekrem Şerif o Egeliyle birlikte, bağlanmasını obeklemeğe o koyuldu. Hâdise, bitirdiğimiz hafta sa- lı günü cereyan etti. Saatler 10. 45'i gösteriyordu. İki emekli Üni- versite öğretim üyesi başkente ge- leli pek az olmuş, o yorgunluk kahvelerini içer içmez, akıldâneleri Bülent Kurt Eseni aramak için tele- fona koşmuşlardı. 147 öğretim üye- sini temsilen obaşkente gelmiş olan Müfide Küley ile Ekrem Şerif Egeli o gün Milli Eğitim Bakanı Tahtakı- lıçı ziyaret oedecekler ve dertlerini anlatacaklardı. Konuşmada Esenin bulunmasını arzuluyorlardı. Fakat Esenin, pek fazla meşgul olduğunu bildirmesi, iki temsilciyi ziyadesiyle üzdü. Buna rağmen, iki emekli öğre- tim üyesi, Tahtakılıçı Esensiz ziya- ret ettiklerinde pek ümitvar, pek iyimserdiler. Bir saatlik (görüşme «onunda bu iyimserlikleri devam et- ti ,ama, neşeleri kaçtı. Çünkü Tahta- kılıç, kendilerine, elinden geleni ya- pacağını o söylemişti. İki temsilci. Milli Eğitim Bakanının elinden ne- ler geldiğini iyi biliyorlardı. Öğle yemeğini Ankara Palasta yiyen öğretim üyeleri, Bülent Nuri Eseni görmeden edemediler ve Kon- ya sokaktaki yazıhaneye taşındılar. Eseni aldıktan sonra, toplanacakları bir başka yere, Hami Koçaşın yazı- hanesine gittiler. Başkentte bulunan 147 öğretim üyesinin hepsi Koçaşın yazıhanesinde hazırdı. - Konuşmalar iki konu üzerinde cereyan etti. Öğ- retim üyelerinden bir kısmı, isin ü- zerine daha fazla varılmamasını, 114 sayılı kanunun 5. fıkrasının tadiliyle Böylece. üyeler tekrar kürsülerine dönebilirlerdi. Ancak çoğunluk (okanunun anti- demokratik olduğunu iddia ediyor ve tamamen kalkması gerektiğini savu- nuyordu. Saat 17'de biten toplantı- da, bu yönden çalışmalara gidilmesi kararlaştırıldı. Temsilcilerin temasları ertesi gün başladı ve pek iyi inkişaf etti. Hele İstanbula hareket edilmeden evvel Başbakan Yardımcısı Fahri Özdilek- le yapılan konuşmadan çıkılırken Özdileğin söyledikleri, me- selenin büyük bir kısmının halledil- miş olduğunu gösteriyordu. Özdilek, Küleyin elini sıkarken: 22 " — Geçmiş olsun. Bu mesele bi- tiyor artık" dedi. Bunlar cereyan ederken, Ferda Güley ve dört arkadaşı da, 114 sayı- lu kanunun kaldırılması için Meclise bir kanun teklifi sunmuş bulunuyor- . Yapılan kulis, kanunun kabul edileceği merkezindeydi. Mücadelenin meyvası 147ler böyle bir neticeye, mirasyedi rahatlığıyla (oulaşmamışlardır. 114 sayılı oOkanunun yürürlüğe girdiği günden itibaren giriştikleri sistemli, seviyeli, örnek ve gösterişten uzak, fakat kıyasıya mücadelenin meyva- sını toplamışlardır. Memleketin hu- zur ve vahdete olan ihtiyacım hiçbir zaman hatırlarından çıkarmamışlar, vekar ve olgunluklarını terketmiye- rek, patırtıdan ve nümayişkâr hare- ketlerden kaçınmışlardır. Bir arada daha kuvvetli olacak- larını düşünen 147'ler, evvelemirde a- ralarındaki irtibatı kaybetmemeğe âzami titizlik göstermişlerdir. İstan- buldakiler, aralarında aldıkları ka- rar gereğince, o haftada veya onbeş günde bir, alfabetik sıra ile birinin evinde (o toplanmışlardır. Ord. Prof. Fahri Arel ile başlamışlar, o 147'ler Derneği 28 Temmuz 1961 de kurula- na kadar, en son, doçent Ziya Üstü- nün evinde bir araya gelmişlerdir. Müteakiben de 147'ler * Derneğinin, Asmalı Mescitteki Şahin Handa altı aylığım peşin vermek şartiyle aylığı bin liradan kiraladıkları lokalini kendilerine karargah yapmışlardır. Basından, gençlikten ve kapıları- nın hışımla üzerlerine kapandığı Üni- versitelerden devamlı destek gören 147'ler, derneklerini okurana kadar üç deklerasyon neşretmişler, iki defa da hükümet nezdinde temasa geç- mişlerdir. O zamanki Devlet ve Hü- kümet Başkam, Milli Eğitim Bakanı hattâ görüştükleri münfesih M.B.K. üyeleri, tasfiyenin "haksız bir tasar- ruf" olduğunu ve tamiri yoluna gidi- leceğini hususi şekilde temin etmiş- lerdi. Hattâ Gürsel, nümayiş yapan gençliği, olanca gücüyle direten ba- sını ve o Üniversiteleri teskin için, meşhur, "hatadan dönmek bizim için fazilettir" sözünü sarfetmişti. Bilhassa Gürsel, o tasfiyenin za- mansız ve hazırlıksız yapıldığına iyi- ce kanaat getirmişti. 114 sayılı ka- nunun, “affedilenlerin bir daha Üni versite öğretim üyeliği veya dımcılığı vazifesine dönemezler" bük münü taşıyan 5. maddesini tâdil için M.B.K. ne bir tasan getirmişse de, uzun süren hastalığı dolayısıyla gün- deme alınamamıştı. Nekahat devre- Bülent Nuri Esen İş başa düştü sinin sonlarında kabul ettiği bir 147** ler heyetine Gürsel şöyle demişti: " — Hastalığım mâni oldu. Has- talanmasaydım sizin iş çoktan düze- lirdi." İyileşmesinden sonra Gürselin ka- nun teklifi M.B.K. gündemine alındı, fakat Generaller Grubu azınlıkta ka- larak redde uğradı. Arkasından da M.B.K. nin 114 sayılı kanunun "ay- nen tatbik" edileceğini bildiren sürp- riz deklerasyonu yayınlandı. Fakat haklarından emin 147ler ümitsizliğe teslim olmadılar, her zamankinden daha mütesanit, gayrete devam etti- ler. 147'ler, "Atatürk ülkülerinin ışı- ğı altında ilmin muhtariyetini, insan hak, hürriyet ve haysiyetini fikir yo- luyla savunmak" amacıyla dernek- lerini' kurduktan sonra, mücadelele- rini daha plânlı ve programlı bir maceraya soktular. Gururlarından zerre kadar fedakârlık etmeksizin, çalmadık kapı bırakmadılar. o Öyle la, Yuvarlak oMasa Konferansında 147ler meselesinin de görüşüleceği - nin açıklanması üzerine, M.B.K. üye- leri ve siyasi parti liderlerine 25 A- gustos tarihini taşıyan şu mektubu gönderdiler: '... Haksızlıkla savaşmayı amaç edinen derneğimiz, bu vesile ile 147 öğretim üyesine hiçbir savunma hak- kı tanınmaksızın yapılan tasarrufun adalet tarihimizde odaima bir yara olarak kalacağını gözönünde tuta- rak, düzeltilmesi hususunda gereken gayretin oesirgenmemesini oOM.B.K. üyelerine ve parti liderlerine ohatır- latmayı bir borç bilir." AKİS, 13 KASIM 1961