YURTTA OLUP BİTENLER vekili konuşmaktaydılar. Bir (o gaze- teci, İnönünün Başbakan adayı oldu- gunu söyledi. Ne düşündüklerini sor- du. Aziz Zeytinoğlu, Neriman Ağa- oğlu ve Hürrem Kubat gerdan kırdı- lar: — Muhalefette kalacağız, ne ya- palım!" Hemen hemen aynı an Gümüşpa- la yanlarına geldi. Cebinden Ur siga- ra paketi çıkararak sigara yaktı: " —Bugün, tam üçüncü paket bu!" Hırsını, her hal- de Grubundaki laf anlamazlardan ala bulunan gözlüklü, kibar tavırlı ada- ma döndü ve devam etti: — Altısının da vazifesine son ve- rin, altısının da hemen yurda geti- rilmelerini sağlayın." Usun masanın etrafında (birden bir süküt dalgası gezindi ve gözlük- lü, kibar tavırlı Dışişleri Bakanı Se- lim Sarper, Cumhurbaşkanının dikte ettirdiği, yurt dışında hükümet şaviri olarak bulunan Altıların va- Aman İnönü, ne olursunuz! lu toplantısında okunmasıyla başla- dı. O gün saatler 10'u gösterirken Ba- kanlar Kurulu mutad toplantıların- dan birini daha yapmak üzereydi. Müzakerelere geçildi. Kabineye Baş- bakan vekili Fahri Özdilek başkanlık etmekteydi. Bakanlar, toplantıdan önce bir takım meseleler oOüzerinde sohbetler yaptıkları için konuşacak- ları konuya âşinâ ve hazırdılar. O gün Bakanlar Kurulunun ana selesi yurt dı- şında bulunan 14 lerden altısıyla il- gili tahkikattı. Toplantının açıl- k madığı için osiga- İsmet İnönü'nün, zayıf ve nahif İkinci Cumhuriyetin ilk hükümetini masından bir kaç radan alan sâkin, kurmaya memur edildiği haberi iki zümrede ayram, sevinci yarailı. dakika sonra Se- iyi niyetli Gümüş- Memleketin iyiliği ve milletin mutluluğu bu iki zümreden birinin se- lim Sarper tara- pala o gün sâdece vincinin o boşa çıkması, ötekininkinin gerçekleşmesine o bağlıdır. fından Paristen Çankayadaki top- Hiç kimse hayal etmesin, o korkunç “Ocak Başkanı" tipinin C.H. gelen telgraf o- lantı hakkında bil- P. içindeki temsilcileri şu anda ellerini ümitle o uğuşturmaktadırlar. Jh- kundu. Maslahat- gi' vermekle ye- tlâlden bu yana, çevrelerindeki pek çok kişiye hayatı zehir ettiği se- güzar telgrafında tindi. Ama ertesi çim neticeleriyle sabit kişilerin omemnunluğunun kda kalması, Altılardan bahse- gün, A. P liler İnönüyü tanıyanlar için sürpriz olmayacaktır. Bu insanlara, bir bakı- diyor ve Elçilik Merkez (Yönetim ma hak vermemek de kabil değildir. On yıl boyunca, hayatları başka- cinasında (o Altıla- Kurulundan Oo"Y; ları tarafından kendilerine zehir edilen bu basit, iptidai kimseler, elle- rın bahiskonusu Milli Koalisyon, ya rine firsat geçtiği zehabına kapılır kapılmaz gemi azıya almışlar, ih- toplantıyı Basın Hiç" kararını çı- barlar ihbarları, isnatlar isnatları iâkip etmiştir. 15 Ekim günü Hanya- Ataşesi (o Aydemir kartmaya muvaf- yı Konyayı anlayan böyle tiplerin İnönüye verilen görevi duyar duymaz Balkanın o delale- fak oldular. Ka- yeni bir çalımla doğrulmuş olmaları çok muhtemeldir. Ama, açıkça or- tiyle kimseye ha- rar Gruba geldi. tadadır ki, bir elmanın yarısının öteki yarısından farklı bulunması pek ber vermeden yap Grupta çıt çıkma- kabil olmadığına ve 'CH.P. li Ocak Başkam Tipi'nin "D.P. li Ocak Baş- tıklarını teyid o e- dı. aklıev- kanı Tipi'nden değişik davranması beklenemeyeceğine göre milleti bu iyor, sonra da velleril için oObu, dertten kurtarmanın tek çaresi vardır: "Ocak Başkam ipi'ni — tesirsiz mütalaasını (o ekli- bir pazarlığa gi- kılacak bir sistem kurmak. İnönü, tabiatı itibariyle, bunu hemen gerçek- yordu. Sarper te- rizgâhtı. Ama İ- leştirebilecek adamdır. O bakımdan, bir ciddi endişe bahis konusu de- lin okunması bit- nönü, aynı ak- gildir. tikten sonra Ma- şam yaptığı açık- Sevinen ikinci zümre, Türkiye için yeni ufukların açılmasını yü- Mein etrafında li daha dağıttı! C. H. P. nin tek ba- evin. rekten arzulayan her partiden ve İnönünün yaşı aslında bunlarla temsilcisidir ve o tarafsız o aydınlardır. 78 olduğu halde, Bunlar İnönüyü, dikkatle kendisini dinleyen Bakan ar kadaşlarına odön- dü ve: na kabine kur- mesabesindedir. Ama : İnönü, acaba cak, bunu kıymetlen- Hapı bahis konu- direcek midir? Eğer o neslin, o sınyfin, o zümrenin sevinci kursağında "— Mesele açık. su değildi. A P. kalırsa hayal kırıklığı büyük olur. Bunun ilk işareti ise, İnönünün ken- Şimdi ne yapaca- ve Y.T. P, ile te- disine seçeceği mesai arkadaşlarının isimleri o olacaktır. Eğer İnönü, 9 &1ız?" dedi maslar devam €- kabinesine eskimiş, o pörsümüş, yıpranmış, haklı veya haksız çürüğe çık- Sarper bu söz- decekti. mış -günün tutulan fâbiriyle- “fosilleri alırsa daha ilk günden reaksi- leriyle Altılar hak- O zaman A. P yoner damgasını yiyecektir. C. H. P. deki artık tarihe gömülmesi şart kında alınacak ka de bir başka ce- zihniyetin temsilcileri diye bilinenler İkinci, Cumhuriyetin ilk kabinesinde ra konusunda reyan o başgöster- Türkiyenin en genç adamı, İsmet İnönünün yanında politika sahnesinde Kabinenin fikrini di: İnönü kabine- tekrar arz-ı endam ederlerse elbette ki C.H.P. ye yazık olacaktır, İnö- almak © istiyordu. sine Bakan o ver- nüye yazık olacaktır. Saat 12.30'a Oka- mek, fakat güven Ama, hepsinden fasla "Vah memlekete, vah Cumhuriyete!" de- (Odar süren birinci oyu bahsinde Gru- mek o gerekecektir. toplantıda Ba- bu serbest obırak- İnönü, ne olursunuz bunu hatırdan çıkarmayınız! kanlar (fikirlerini mak! Her halde söylemeğe Oo başla- Hükümet konusunda kat'i ne- zifelerine son verildiğine dair emri dılar. Mesele gittikçe çetrefil tice, önümüzdeki haftanın ortasından önce alınmayacaktır. , 14'ler Çözülen düğüm Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, elini şiddetle camlı beyzi masanın üze- rine indirerek konuştu: — Bu mesele bitmelidir. Artık . Sonra, sol tarafında oturmakta 10 yazmağa başladı. Hâdise bitirdiğimiz haftanın ilk yarısında Başbakanlık binasının ikin- ci katında bulunan Bakanlar Kurulu toplantı salonunda cereyan ediyordu. O gün Bakanlar Kurulu ikinci top- lantısını yapmaktaydı ve çok mühim bir mesele üzerinde çalışılıyordu. Herşey Paris Maslahatgüzarı ta- rafından Dışişleri Bakanlığına gön- derilen bir telgrafın Bakanlar Kuru- bir hal alıyordu. Altıların diğer me- murlardan ayrılan taraflarının o bu- lunması, alınacak karara tesir oedi- yordu. Evvelâ iki mesele ortaya atıl- dı. Pek çok Bakan, Altıların Paris toplantılarında serdettikleri iddialar üzerinde durmakta fayda gördüler. Altılar Orduda, Gençlikte ve Siyasi teşekküller ile entellektüeller arasın- da dostları bulunduğunu ifade etmiş- lerdi. Bu ne dereceye kadar doğru AKİS. 13 KASIM 1961