YURTTA OLUP BİTENLER Gürsel Bakanlar Kurulu Toplan* tı salonuna girdiğinde saat elifi eli- fine 15'di ve bütün Bakanlar yerleri- ni almışlardı. Gürsel çatık kaşlarıy- la yerine yerleşti. Sağına Sıtkı Ula- yı, soluna ise Fahri Özdileki aldı. Öz- dilekin yanına Devlet Bakam Adnan Erzi, onun yanına da Dışişleri Baka- nı Selim Sarper oturdular. Gürsel bu dekor içinde kararını (Açıkladı. Böylece, çıbana neşter vurulmuş olu- yordu. Gürselin emri katiydi. Cum- hurbaşkanı olarak, İhtilâlin lideri o- larak, Altıların derhal geri oçâğırıl- malarını ve vazifelerine sön verilme- sini emrediyordu. Emir üzerinde hiç konuşulmadı ve önce Cumhurbaşkanı Gürsel, sonra Bakanlar, toplantı sa- lonunu terkettiler. Fakat mesele, emrin Dışişleri Ba- kanına dikte ettirilmesiyle sona er- medi. Acele kaydıyla Dışişleri Ba- kanıma verilen emir iki gün içinde bir türlü Dışişleri Bakanlığından çı- kıp Altılara tebliğ edilemedi. Üste- lik Genel Kurmay Başkanı oCevdet Sunay ile yapılan bir temas Altılar hakkında verilen kararın "şimdilik" kaydıyla geriye bırakılmasına (sebe oldu. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin ba- lı, Ordu içinde bir mesele olmayan Al- tılar hikâyesinin büyütülmesine (o lü- zum görmüyordu. Bu sırada Bakan- lar Kurulu Ooüyelerinin kulaklarına, Cevdet oSunayın Amerika Birleşik Devletlerine yaptığı bir seyahat sıra- sında 14'ler hakkında aldığı bir ka- rar da fısıldandı. Altıların hareket- leri, hele Paris toplantısında sarfet- tikleri sözler, oSunayın canını sık- mış ve onlara bir mesaj gönderme- sine sebep olmuştu. Bir daha bu tip hareketlere tevessül ederlerse, kar- şılarında içinden çıktıkları ocağı, Si- lâhlı Kuvvetleri bulacaklardı. em- leketin içinde bulunduğu nazik du- tumda bu tip hareketlere, bekçileri cevaz vermiyorlardı. Bakanlar Kurulunda ise, Dışişleri Bakanı Sarpere yazdırılan emrin ye- rine getirilmemesi bazı Bakanlarda huzursuzluk yarattı. Bir kısmı fe- veran ettiler ve Maliye Bakam Kur- daş bunu had safhaya ulaştırarak: neden tat- serzenişte " —Kabine karar aldı, bik edilmiyor?" şeklide bulundu. Haftanın ikinci yarısındaki per- şembe günü de bir toplantı daha ya- pılarak temcit pilâvı bir kere daha ısıtıldı. Toplantıda kabinenin aldığı karardan bahsedilip şikâyet edilince İmar Bakanı Rüştü Özal söz aldı ve; "— Biz bir karar vermedik, Sade- ce Cemal Paşanın görüşünü dinledik" dedi. 2 Mesele gene karışmıştı. (o Üstelik bu sırada Altıların toplantı oyapma- larına ve abuk sabuk konuşmalarına sebep olan Basın Ataşesi meselesi de halledilememiş halde Bakanlar Ku- rulunun karşısına çıktı. Kabine bu hususta Basın Yayın ve Turizm Ba- kam Sahir Kurutluoğlundan izahat talep etti. Kurutluoğlu: " —Aydemir Balkanın uçak bile- tini gönderdim" diyerek söze başladı ve başından büyük işlere burnunu so- kan Aydemir Balkan hakkında hiç de iyi kanaat beyan etmedi. Kurutluoğ- lu bu arada kabinedeki arkadaşları- nın da fikrini sordu ve Balkanı ça- ğırıp İfadesini almanın yerinde ölüp olmadığım öğrenmek istedi. Bakanlar bu tedbiri yerinde buldular. Balkan 15 gün için merkeze çağırılacak ve ifadesi alınacaktı. Bakanlar Kurulu perşembe gün- kü kısa toplantısına son verirken, bu meselenin hiç o yeni ümet kuruluncaya kadar pek karıştırıl- maması kararım da almıştı. A. P. Ne yârdan, ne serden AP. Genel İdare Kurulu üyesi ve Genel Başkan Vekillerinden Cev- det Perin, yanına sokulan genç ada- ma gülümsiyerek: söyliyeyim ki bir bilerek açtım. anla- "— Size şunu bakıma bu meseleyi Böylece herşey ortaya çıksın, şılsın istedim" dedi. Ragıp Gümüşpala Yetkisiz o yetkili Perinin "mesele" dediği, A.P. nın akârya milletvekillerinden Son Ha- vadisci Hami Tezkanlâ Meclis kori- dorlarında (oyaptığı o münakaşaydı. Buna bir nevi kavga dahi denilebilir. Zira haftanın ortasındaki o gün ga- zetecilerin önünde sarfedilen sözler münakaşanın çok ötesine, Gi iki P.li milletvekili o birbirlerine ounu- tulmaz şeyler söylediler. Ancak ferinin, hadisenin üzerin- için gayret ettiği anlaşıldı. sonra, Adalet Partisinin Necati Bey caddesindeki Genel Merkez binasının kapıdan girince sol tarafa raslayan genişçe salonunda toplanan Genel Ida re Kurulunda olay Genel Yardımcılarından Ooemekli Necmi Öktem tarafından ortaya a- tıldı. Perin meselenin Genel İdare Kurulunda görüşülmesine taraftar olmadığım belirtti ve masının parti için çok daha hayırlı olacağını söyledi. Genel İdare Kurulu Üyeleri ara- sında "Belvücüler" adıyla bilinen ve mutedil grubu temsil edenler duru- mun m n istiyorlardı. Sâki Zorlu, Abdurrahman Yazgan gibi işlerin anlayış, Çerçevesi içinde Cere- yanını arzulayanlar, rinleştirilmesi ve gibi hadiselere meydan verilmemesi için bir tedbir alınması hususunda direttiler. Zira son Hâvadiscilerin kırdıkları ceviz bini aşmıştı. Perinin ısrarı, mekten İdare Kurulu üyelerinden bir çoğunun arzularına rağmen hadise kapatıldı. Genel İdare Kurulu bundan sonra eşkilât meseleleri üzerine eğildi. Ancak iş, orada başlamadığı gibi orada da bitmedi. İçine kedi doldu- rulmuş bir torba manzarası göste- ren A.P. deki Müfritler ve Mutedil- er çekişmesi bitirdiğimiz hafta bo- zunca bütün şiddetiyle devam etti, fakat netice alınamadı. Aslında, iki taraf ta ötekinden kurtulmak husu- sunda kararlıydı, ama kurtuluş yo- lunun ne olduğu tesbit edilemiyordu. Mutedillerin en ateşlisi Sâki Zorlu, te pesinin fazla attığı bir gün gazeteci- açıkladı: lenecektir!" Zorlu Genel İdare Kuru- lu üyesi olduğundan sözleri alâkay- a karşılandı. Ancak hadisenin aka- binde Sâki Zorlu İle bir başka Genel İare Kurulu üyesinin, Nuri Beşerin Meclisteki Grubu kapısı önün- deki karşılaşmalarına şahit olanlar Zorlunun bir ciddi niyeti ifade ettiği hususunda şüpheye düştüler. Zira o gün Nuri Beşer: AKİS, 13 KASIM 1961