oturtmamalıdır. Meselâ Jüpon moda- sı varsa, yaşı kırkı geçmiş bir hanım sokakta bol ve kabarık Jüponlu elbi- selerle ogezmemelidir. Her insanın modayı kendisine uydurması şarttır. Modayı fiziki yapısına ve yaşına göre âyarlıyan kadın, onu içtimai du- rumuna da uydurmak zorundadır. Ya- şadığı hayata uygun elbiseler seçmez- se, ihtiyacı olduğu zaman giyinecek elbise bulamaz. Meselâ, çalışan bir kadın bürodan çıkıp çaya gidecekse, bu yılın modası olan acı yeşil yerine daha az göze çarpan bir renk seçmek- AKİS, 13 KASIM 1961 Gençlik Kulüpleri Jale CANDAN Vaktiyle, o otomobil çalan, kasa soyan, korkunç ve tehlikeli oşakalar icat ederek vakit geçiren, dudakları sigaralı, sokaklarda başıboş dolaşan, okuldan kaçan çocuklar bize başka bir dünyanın çocukları gibi gelirdi. Hakikaten de biz bu müstesna yaratıkları daha çok amerikan filmlerinde seyreder, hikâyelerini yabancı dergilerde okurduk. Göz açıp kapıyacak kadar vakit geçmedi, birgün bu gençleri kar- şımızda buluverdik! İstanbulda bir gece, yarısı meydana çıkıp şakacık- tan otomobil kazası yaparak sâkin bir mahalle halkının yüreğini ağ- zına getirdiler. Çeteler kurdular, sigarayı dudaklarından düşürmeye- rek kendilerine has pozlarla sokaklarda başıboş dolaşmaya başladılar. Otomobil çaldılar, yakalanınca dövüştüler. Gazetelerde bu havadis- leri okuyunca ürperdik, fakat gene de müstesna çocuklardır diye dü- şündük. Ama birgün, bir de baktık ki la ei onaltı yaşındaki akıllı uslu oğlu günde bir paket sigara içiyor, okula asıyor. Komşumu- zun tertemiz çocuğunun adı bir otomobil aklima karışmış. Kendi çocuğumuz, tanıdığımızı sandığımız çocuk, meselelerle dolu. Ne var ki, bu çocuklara biraz yaklaştığımız zaman, meselenin san- dığımızdan daha basit ve daha az korkunç olduğunu görüyoruz. Gençler bazen vahim sonuçlara varan hareketlerini saf niyetlerle, çoğu zaman can sıkıntısından, bilgisizlikten, istikametsizlikten yapıyorlar. Bunun bir toplum için elbette ki küçümsenecek bir tarafı yoktur. n birçok gençler, boş zamanlarını nasıl geçireceklerini bilme- diklerinden şikâyetçidirler. Onları meşgul etmek, boş zamanlarını iyi ge- çirmeye alıştırmak lâzımdır. Bu, birçok imkânlara dayanan birşey ol- makla beraber, eğitimle de yakından ilgilidir. Çocuk küçük yastan itiba- ren birşeyler yaratmaya, kendi kendine teşkilâtlanmaya alıştırıl malıdır. Bu terbiyeyi verecek olan yer, okuldur. Çocuk, okulda toplum içinde ya- şamasını, ML e, Si topluluk içinde konuşup fikirlerini savunma- sını ve fikir sahibi olmasını, kısaca, iyi bir vatandaş olmayı öğrenmeli- dir. Gençlik kulüpleri açmak için muhakkak devlet babadan tahsisat bek- lemeye lüzum yoktur. Bunu aileler ve çocuklar elbirliğiyle, en basit ve pratik şekilde kendi mahallelerinde o halledebilirler Yirmi genç bir araya gelir, kendilerine, zamanla değişecek idareciler seçer, faaliyet programları hazırlarlar. Çocuklar sıra ile evlerde toplanır veya ailele- rin yardımıyla okendilerine devamlı bir oda bulurlar. Kahvehanelere sarfedilen parayı daha iyi bir şekilde kullanmasını da böylece öğren- miş olurlar. Toplu hale gelen çocuklar şehirdeki kütüphanelerden, sanat müesseseleri ve spor kulüplerinden de daha çok istifade eder, toplu halde yaz kamplarına katılır, organize eğlenceler hazırlar ve, âvârelikten kurtulurlar.' Tabii bu iş için gençlerin yöneticilere ihti- yaçları vardır. İstanbulda iklbuçuk senedir çok başardı o şekilde faaliyet göste- ren Rekreasyon -boş zamanı değerlendirme - Derneğinin, Yardımse- venlerin ve daha birçok derneklerimizin bu işe el atmaları ve biraz da gençlere imkân hazırlamaları, lükse kaçmıyan nümune gençlik kulüp- leri açarak onlara yol göstermeleri mümkündür. Gençlik kulüpleri gençler için elzemdir. Ne var ki, bu konuda he- nüz ilk adım bile atılmış değildir. le isabet edecektir. Çünkü acı yeşil, büroda hoş durmıyacaktır. Halbuki o elbiseyi yalnızca çayda giyecek o- lan bir başka, kadın, bu rengi kolayca seçebilecektir. Modayı tatbik ederken bütçenizi düşünmeniz, yalnız bütçeniz bakımından şart değildir. e Senelerce giyinmeğe mecbur olduğunuzu bildi- giniz bir mantoyu çabuk modası geçe- cek bir biçim ve renkte seçerseniz, elbette ki seneye iyi giyinmiş olamı- yacaksınız. Mahdut gelirli isek, sık sık yeni kıyafetler yapamıyacaksak, dikkat edeceğimiz şey, fazla göze batmayan kumaşlar ve biçimler ü- zerinde durmaktır. Bunlara, her çıkan modada yer vardır ve ufak tefek de- gişikliklerle bunlar dalma zamana uygun hale getiritebilinir." Zerrin Tüzün konuşmasını bitirin- ce, üyeler kendisini sual yağmuruna tutuverdiler. Tüzün hepsini ayrı ayrı cevaplandırdı. Hattâ üyelere, modası geçmiş elbiseleri nasıl kullanabilecek- lerini bile çok pratik şekilde anlat- ti. 29