"Il — Sakıt Dışişleri Bakara Fa- tin Rüştü Zorlu ile sâkıt Maliye Ba- kam Hasan Polatkanın M.B.K. tara- fından tasdik edilen idam hükmü 18 Eylül 1961 cumartesi günü sabaha karşı infaz edilmiştir. 2 — Hakkında idam hükmü tas- dik edilen diğer suçlu sakıt Başba- kan Adnan Menderesin mezkür va- kitte hastalığı devam ettiğinden hü- küm ' 'faz edilememiştir. Tebliğ olu- nur." Resimleri tetkik edenler, Rüştü Zorlu ile alâkalı kasındaki ağaçlardan dığı yeri tahminen çıkarmaya mu- vaffak oldular. Bu, İmralı olmalıydı. Menderesin Dışişleri Bakanı gözleri açık gitmişti. Polatkanın gözleri ise kapalıydı. Böylece, bir acıklı hikaye- nin son rdesi su satırların okun- makta olduğu sırada kapanmış oldu Fatin olanının ar- infazın yapıl- Mâceralı akşam Hikâyenin sondan bir evvelki per- desi, M.B.K. İrtibat Bürosunun Dolmabahçedeki o karargâhı önünde cereyan etti. O gece bir yakışıklı Binbaşı, Oo karşısındaki genç adama yorgun ve uykulu gözlerle baktı, sonra ellerini yanlara açarak: "— Bırak Allahını seversen sual sormayı! Görüyorsun, son derece yorgunum. Yukardaki toplantı henüz bitti. Hemen eve gidip uyuyacağım" dedi. Genç adam da son derece yorgun, fakat azimliydi. Yeni bir sualle Bin- başının önünü kesti: — Selâhattin ağabey, ne olur, hiç olmazsa bir tek şey söyle, İnfaz edildi mi, edilmedi mi?" dedi. M.B.K. Dolmabahçe İrtibat Büro- sunun Basın dostu Haberler Şubesi Müdürü Selâhattin Acun bu defa is- teksiz isteksiz gülümsedi ve açılan yakasını iliklemeğe gayret sarfeder- ken, ayni uykulu ifade ile: —Bak, burası yarından itibaren gene cami olacak. İçerde kaldırılma- yı bekleyen bir sürü sandalya, bir o kadar da masa var. Yarın taşınıyo- ruz" dedi ve otobüs yoluna doğru ilerlerken ilâve eti:- "- İnfazlarla ilgili tebliği bir müddet sonra alacaksın. Mesele bit- ti." Ulus gazetesinin genç muhabiri Cenap Çetinel ellerini ovuşturdu ve: — Sağol ağabey, dım" dedi. Fakat gene de nöbetini terketme- i alacağımı al- Hadisenin cereyan ettiği sıralar- da İstanbulda yeni bir gün başlıyor- du. Çamlıca sırtlarında doğmak üze- re olan güneşin ilk pırıltıları vardı. Deniz son derece sessizdi. Muhabir bir sigara yaktı ve beklemeğe ko- AKİS, 18 EYLÜL 1961 YASSIADA DURUŞMALARI Bayar ve Polatkan idam hükmünü dinlerken Kaptan Menderes yuldu. Birden yaklaşmakta olan bir deniz motörünün sesiyle irkildi ve soluğu rıhtımın kenarında aldı. Her- den, Yassıada istikametinden iki hü- cum botunun ortasında bir motör gelmekteydi. Gazeteci parmaklıklara dayandı ve denizi gözlemeğe başla- dı. İki hücum botunun refakatinde rıhtıma yanaşan, Deniz Kuvvetlerine ait motörden evvelâ bir teğmen, son- ra da ruhani yüzlü, bir din adamı in- di ve aceleci adımlarla İrtibat Büro- suna doğru yürüdüler. Din adamı döndüğüne göre, o tebliği beklemek zaruriydi. Kurmayca plânlar İrtibat Bürosu, cunta günü sabahtan akşama kadar görülmemiş bir alâ- kanın merkezini teşkil etti. Büronun 495880 ve 491151 numaralı telefon- ları durmamacasına işledi ve bilhas- sa gazetelerin tamamlayıcı malümat taleplerine muhatap oldu. Fakat İr- tibat Bürosunun, akşam saat 12'ye kadar herhangi bir kimseye hiç bir şekilde (o yardımcı olmasına imkân yoktu. Bu sıralarda M.B.K. nin Dol- mabahçedeki İrtibat Bürosunun ikin- ci katında son derece mühim bir top- lantı yapılmaktaydı. İrtibat Bürosu gemisini o terketmişti Başkanının o başkanlığında (yapılan toplantıya Radyoevi Kumandam ve . Basın Bürosu Müdürü Selâhattin A- cun iştirak etmekteydi. Bunun için gece telefonlara pek cevap veren de olmadı. Bu sırada hükümler M.B.K. den geçmiş, nihai şeklini almış ve bunlar (oYassıadaya (o yetiştirilmişti. Nitekim, saatlerin sabahın yarımını gösterdiği sırada M.B.K. İrtibat Bü- rosu Başkanlığı, beklenen tebliği ya- yınladı. (Bk. MALARI - sın mensupları tarafından öğrenilme- sinden sonra mesele bir parça daha zorlaştı. Bu defa gazeteciler infazın zamanı hakkında meraka düşmüş- lerdi. Teamül bu tip infazların güneş doğmadan icra edilmesi seklinde ol- fından yayınlanacak yeni bir tebliği beklemek olduğunda ittifaka vardı. Gazeteler çıktı. Cumartesi günü, saat hayli iler- ledikten sonra dahi bir türlü kat'i malümat almak mümkün olmuyor- du. İrtibat Bürosunun telefonları da gazetecilere sabır tavsiye edince, bek temekten başka çare kalmadı. Bekle- yiş oldukça uzun sürdü ve Türkiye Radyolarıyla (yayınlanan, infazlarla 7