maylar arasında üç cereyanın bulun- duğuydu. Bazı M.B.K. üyeleri bütün ölüm cezalarının müebbet hapse tah- vili taraftarıydılar. Bir başka kısım, ma bir neticeye varılması için çırpı- nıyordu. Ölüm cezalarının Divanca veriliş tarzı, bu son gruba bir teklif yapma imkânım sağladı. Dosyalardan anlaşıldığına göre, 15 ölüm cezasından sâdece dördü oy birliğiyleydi. Bunlar Bayar, Mende- res, Zorlu ve Polatkanla alâkalı ka- rarlardı. Diğer 1l ölüm cezası oy çokluğuyla alınmıştı. Bunların için- de bir tek muhalife karşı sekiz müs- bet oyla alınmış olanlar da vardı Tahkikat Komisyo- Sancarın, Raportörü Kirişçioğlunun ölüm cezasına çarptı- rılmalarına bir Abdulah Üner muha- lif kalmıştı. Buna rağmen, oy çoklu- gu oy çokluğuydu. Gece saat 00.30'da M.B.K. nin ta- rihi tebliği neşredildiğinde, zalarının sâdece oy birliğiyle veril- miş olanlarını tasdik etmişler, diğer- lerinin hepsini müebbet hapse çevir- mişlerdi. o Mutavassıt grup bununla da yetinmemişti. Cezası, karar oy birliğiyle alınmış olduğu için tasdik edilen Bayar yaşı dolayısıyla hususi müsamahaya tâbi tutuluyordu. Onun da ölüm cezası müebbet hapse çev- riliyordu. Böylece (Menderes, Zorlu ve Polatkan hakkındaki kararlar uy- gulanacaktı. Çıkış Saat 21.15 sularında Büyük Millet Meclisinin çıkış kapısında görü- len M.B.K. üyeleri ve Başkan Gürsel toplantıya girdikleri sıradaki kadar heyecanlı değillerdi. Hattâ sâkin ol- dukları bile söylenebilirdi. Gürsel te- bessüm ediyor, kendisini karşılıyan vefakâr dostları gazetecileri, vicda- nı rahat insanların tavrıyla selâmlı- yordu. Gözüne sıkılan flâşlar, Dev- let Başkanım hayli şaşırtmış, sende lemesine bile sebep m e ve sorulan soruyu o söyle cevaplan- dırdır: — Ka ararı İstanbul Basın Bürosu bildirecektir... Diğer M.B.K. üyeleri de Başka nın sözlerini aşağı yukarı tekrar et- tiler. Yorgun, fakat vazifelerini yap- mış kimselerin rahatlığı ile merdi- venleri indiler. Toplantıyı en son terkeden üye. Özdilekti. Sivildi. Yüzü gülmüyordu Üzüldüğü açıkça belli oluyordu. Yassıadadan gelen kuryelerin Yassıadaya dosyalarıyla dönüşlerin- AKİS, 18 EYLÜL 1961 üebbet Hapis Cezası Alanlar M. Kayalar 0. Yardımcı S. Ağaoğlu Medeni Berk - İzzet Akçal - Celâl Yardımcı - Tevfik İleri - Vacit Ase- na - Hilmi ura - Himmet Ölçmen - Kemal Özer - Necmettin Önder Selâmi Dinçer - Ekrem Anıt - Hüseyin Ortakçıoğlu - Reşat Akşem- settinoğlu - Murat Ali Ülgen - Selim Yatağan - Sadık Erdem - Necati Celim - Selâhattin İnan - Mazlum Kayalar - Nuri Togay - Muhlis Er- dener - Enver Kaya - Rauf Onursal * Kemal Serdaroğlu - Hadi Tan - Cemal Tuzun - Samet Ağaoğlu - Sezai Akdağ -Ethem Yetkiner - Kemal Aygün den sonradır ki M.B.K. İrtibat Bü- rosu kararları açıklayan tebliği ba- -ına verdi. Karar Cürüm ve ceza (Kapaktaki Başkan) Bu, 2 metre üzerine 2,5 metrelik bir odaydı. Açık penceresinden ala- bildiğine mavi bir deniz görünüyor ve deniz çok ilerde, aynı rengin çok daha açık tonundaki bir gökle birle- şiyordu. İki kurşuni harp gemisi inanılmaz kalınlıkta duman çıkara- rak ortalarda dolaşıyordu. Daha be» ride bir hücum botu, dümdüz sular üzerinde, sâkin yatıyordu. Odada ilk göze çarpan, beyaz bir nadeni yataktı. Hastahanelerde ve- ya yatılı okullarda bulunan cinsten bir karyola.. Odanın hemen yansını, fütursuz kaplıyordu. Sol duvarın di- binde bir kanape vardı. Kanapeye, gelişi güzel gazeteler serpilmişti Daha ilerde, duvarla pencerenin meydana getirdiği köşede bir masa duruyordu. Odada bir dolapla bir de koltuk vardı. Karyolanın yanına konulmuş olan bir oksijen âleti ve onun kenarında duran, beyaz blüzlu iki kişi odaya bir hastahane havası veriyordu. Hal- buki oda. bir hastahane odan değil- di. Bu, Adnan Menderesin, Türkiye- nin harikülâde kadere sahip eski ve meşum Başbakanının, Yassıadaya getirildiğinden beri içine konulduğu odaydı. Adanın, Büyükada tarafına isabet eden cephesinde bulunuyordu ve beyaz bir kârgir binanın içindey- di. İlk kattaki odaya. bir taş avlu- ya açılan pek dar bir koridordan ge- çiliyordu. Zaten oda, koridorun sa- ğındaki ilk odaydı. Bir AKİS muha biri, Türk tarihinin unutulmaz günü 15 Eylülde, saatlerin 13.30'a yaklaş tığı bir sırada Adnan Menderesi bu odada gördü. Biraz evvel, kaderleri' ni Adnan Menderese bağlamış olan bir takım insan Yassıadanın jimnas tikhaneden bozma meşhur duruşma salonunda kendi oOgünah paylarına düşen cezanın bir spiker tarafından açıklanmasına şahit olmuşlardı. Bi- raz sonra da, aynı cinsten bir başka takım insan açıklamaların kendile- riyle alâkalı kısmım heyecan içinde ayakta dinlediler. Eğer D.P. İktidar yıllarında bir takım teşkil etmişler- se, simdi efrat, hemen tam kadroyla! Yüksek Adalet Divanı Başkanı Sa- lim Başolun karşısında saf tutmuştu! Fakat Kaptan, o başlarında değildi. Bütün hayata boyunca tipik "kancık" karakterinin bütün hususiyetlerimi göstermiş olan Adnan Menderes bir defa daha ihanet etmiş, yatağında çakılı kalmanın kolay ve hiç seref vermeyen yolunu bulmuştu. Ya bol miktarda uyku hapı alarak, ya da korkudan ödü patlamış olarak.. Geni çekten, o bol güneşli ve rüzgârın he- men tek yaprağı kıpırdatmadığı son- bahar günü AKİS muhabiri, üzerin- de kudret hırkasını o taşıdığı sırada Neronun gecikmiş bir nümunesinden farksız Menderesi bir tasan müsved- desi halinde, beyaz madeni karyola- sında yatar görmek fırsatım ele ge- çirdi. Odaya girmesinden bir kaç da kika evvel Yassıadanın erkek Komu tanı Tank Güryay, bu nevi davra- nışları hiç anlamayan insanlara ha: kayıtsız tavırla bir takım gazeteci- ye; 11