YURTTA OLUP BİTENLER gede Vedad Dicleliyi senatör adayı Fabrikasındaki işlerinden çıkarılan 26 işçiye bir müşterek beyanname hazırlattırarak dağıttırdılar. Beyan- namede, "Dicleliyi senatör adaylığı- na seçerek onun günahlarına iştirak tmeyin" deniliyordu. Bir Erimci Gü- lekofil olarak bilinen Dicleli, bir mu- sevi tüccarın sahip olduğu bahse ko- nu müessesenin İdare Meclisi Rei- siydi. Musevi tüccar, Vedat Dicleli- den çok şey bekliyordu. Kravatsızlar, Dicleliyi İstanbula İl Başkanı yap- mak istemişlerdi. Ancak Dicleli, İ- Beyannamenin tevziine Kravatsızla- mâni olmağa kalkışmalarının ya- rattığı ufak tefek itişme - kakışma- lar, İstanbulda, bitirdiğimiz hafta cuma gününün tek hadisesini teşkil etti. Şaşkınlar Partisi! Yassıadadan İstanbula, ilk haberi uçurabilen, (Y.T.P. nin Allahlık nâşiri efkârı Öncünün becerikli ha- nını muhabiri Neclâ Tümay oldu. Ga- latada, bütün aykırı kuvvetlerin mâ- nevi lideri Ali Fuat Başgilin heybet- li Deniz Hanının dördüncü katını ta- mamen işgal eden Y.T.P. İl Merkezi- kinci Bölgede Burhan Felek ve Cemil Sait Barlasın arkasından üçüncü o- larak listeye girmeğe muvaffak oldu. tanbul Bürosunun 446937 numaralı telefonu çaldığı zaman, saat tam Politika Mikrobu Bâbıâlide, Koch basilinin ve mürekkep kokusunun bir defa ciğerlere gir- di mi bir daha çıkmadığı söylenilir. Koch basili için durumu doktor- lar bilir ama, mürekkep kokusuyla alakalı cihet doğrudur. Bir defa ga- zeteciliğin tadını alanlar dönerler, dolaşırlar ve mutlaka mesleğe avdet ederler. Bu iki hastalığa, politikayı da eklemek lâzımdır. Yassıadadan çıkanlar, kendileriyle görüşen gazetecilere politikaya tekrar girmeme kararlarını açıklamış bulunuyorlar. Bunun akıllıca bir tutum olduğunda zerrece şüphe yoktur. Bir ateşin ta kenarına gelme gafleti gösterildikten sonra aynı hatayı yeniden işlememenin en emin çâ- resi ateş bulunan yerden uzaklaşmaktır. Nitekim, bir çok sabık Yassıada sanığı duydukları dehşeti "Politika mı? Aman, Allah korosun !" ferya- dıyla izhar etmişlerdir. Ama, acaba kaç "Sabık Düşük" bu kararında durabilecek, iskambil kâğıdı veya esrar derecesinde cazip olan ve düşkünlüğe yol açan politi- kaya mukavemet edebilecektir? Bu metaneti gösterebilecek olanların sayısının fazla olmayacağım söylemek kehanet sayılmamalıdır. Günler geçince gekilenler unutulacak, içlerde bir boşluk hissedilecek, bir ucun- anım, bu politika mı?" diye diye yeniden kollar sıvana- cak, en sonda, tekliflere dayanılamadığı mucip sebebi ve "Çok ısrar et- tiler, birader!" bahanesiyle siyaset denizine tekrar dalmacaktır. unun zerrece mahzuru bulunmadığı açıktır. Politikanın asalet ve fazilet derecesini, politikacılar kendileri yaratırlar. İyiyi, doğ- ruyu ve güzeli kovaladıktan sonra siyasetin, söz edilebilecek hangi tara- fı olabilir ki?. Çirkin Politikacılardır ki politikayı çirkinleştirirler ve en sonda hem kendilerini, hem etraflarım yakarlar. Yassıadanın sabık sanıklarının asgari yarısı politikaya dönmezse, bu bir büyük sürpriz olur. Hele bir takım partiler kendilerini kucak açmış beklerken, hemen şu önümüzdeki günlerde bazı âşina isimleri yeniden aday listelerinde görmek hiç kimseyi şaşırtmamalıdır. D. P. oyu peşin- dekiler için şar isimlerden daha cazip yemler mi düşünülebilir? imdi, bunların, günahsız ane le al şüphesiz daha geç unu- tacak eslerine, analarına, babalarına, yakınlarına bir vazife düşmekte- dir. Bari bu defa, ikazdan açınmasımlar, doğru yola göstersinler, gözler kararınca uyarmaya çalışsınlar, tehlikesi aşikâr yollar üzerinde hem erkeklerinin, hem memleketin yeni yeni mâceralara sürüklenmesini önle- meye çalışsınlar, Bu kendilerine de, cemiyete de bir büyük iyilik olacak- tır. "Sabık Düşükler"i tehlikeden "Politika mı? Allah korusun!" ferya- dından ziyade bu realist tedbirler koruyacaktır. Zira tâbir, pek kibar olmasa da bir gerçek ihtiva etmektedir: Alışmış, kudurmuştan beterdir! Koch basiline, mürekkep kokusuna olduğu gibi politikaya da mukave- met kolay değildir. nin bir odasına yerleştirilen Öncü İs- 11.20'ydi. Tümay, o âna kadar 10 dü- şük hakkında idam kararının tefh edildiğini bildiriyordu. Önemli haber, tabiatıyla derhal, 17 ilçede -Şile he- nüz teşkil olunamamıştır- toplanan yoklama kurulları ile meşgul İl İdare Heyetine aktarıldı. £ Haber, Y.T.P. liler üzerinde tam bir sürpriz tesiri yaptı. Başgili kaçıran oOY.T.P. İstanbul teşkilâtı, son güne, perşembe gece- sine kadar senatörlük ve milletvekil- liği için yapılan müracaatları açıkla- maktan imtina etmişti. Sebep, peş- lerine düşülen A. F. Cebesoy ile Tev- fik Rüştü Arastan müsbet bir cevap alınamamasıydı. Y.T.P. liler, İstan- bul milletvekili (o adayları listelerini İşçi Partisi Genel Başkam Avni E- rakalın ile takviyeye de çalışmışlar- sa da, başarı sağlıyamamışlardır. T.P. sempatizanı olduğu haber alı- nan ve teşkilâtına hiçbir siyasi te- şekkülün desteklenmemesini tamim eden Erakalını ayartmak mümkün olmamıştır. Üstelik Y.T.P. nin tarifesi de u- cuzdu. 500 lirayı yatıran senatör ve- ya milletvekili aday adayı olabiliyor- var ki, rakip A.P. den gene geri kalındı. Milletvekilliği için baş- vuranların sayısı 34'ü senatörlük içinse 18'i geçmedi. Y.T.P. nin yokla- ma kurullarının resmi tiye yekünu 750'ydi, fakat fiilen toplanabilenler deminki rakamın yarısı kadar tut- muyordu. Y.T.P. liler, Yassıada kararları- nın, yoklama kurullarının toplanma tarihi olarak kanunla tesbit edilen 15 Eylülde tefhim edilmesi konusun- da parlak fikirler (o söylediler. Efen- dim, böylece, efkârı oumumiyenin dikkati başka bir noktaya teksif edi- liyor ve militanlara meşgul olacakla- rı bir iş yaratılıyordu! Ayrıca da, be- raat «dip Yassıadadan tahliye edile- ceklerin, milletvekili (oveya senatör olma haklan ellerinden almıyordu. Yoklama kurullarının o toplandıgı gün, İstanbulda en zavallı duruma EN siyasi vee tafrafuruş K.M.P. oldu. .P. de tarife 500'ü banka havalesiyle Genel Mer- keze gönderilmek üzere 1500 liraydı. Ama milletvekilliği için 31, senatör- lük için de sâdece 6 aday adayı çıka- rılabildi. Saat 14'te Taksim Belediye Gazinosunda toplanan il çapındaki "Yoklama Kuruluna, 241 kişi gelmesi gerekirken, sâdece 159 kişi arz-ı en- dam etti. Yassıada kararları, C.K.M. Yoklama Kurulunda umursamaz- lıkla karşılandı. Sâdece Yoklama Ku- rulu, Divan Başkanlığını nazlana nazlana kabul eden ve dini öğreti- min Diyanet İşleri Reisliği tarafın- dan yapılmasını istemesiyle şöhrete AKİS, 18 EYLÜL 1961