YASSTADA DURUŞMALARI (Memleketin her tarafındaki turistik belge almış bir takım müesseseler- den şikâyetler geliyordu, bu belgeleri pirinci kademe de vilâyetlerdeki ko- misyonlar Vermekte idiler, her vilâ- yetin anlayışı ve ölçüsü ayrı ayrı idi, bu sebepten dolayı evvelâ turistik müessese mefhumunu yeknesak ha- ile getirmek istedim, b) İkincisi de belgeler verilirken bu müesseselerin yalnız mimari projelerine bakılıyor, fakat rantabilite hesapları yapılmı- yordu. Bilhassa geçen idare zama- nında mimari bakımdan güzel fakat ekonomik bakımdan işlemesi müm- kün olmayan oteller kurulmuş ve bunlar başa dert olmuştu, bu gibi pataları önlemek için komisyona bel- -e verilirken rantabilite hesaplarının yapılması usulünü teklif ettim, arka- daşlar kabul ettiler. Öyle zannedi- yorumki bu da vazifemdi ve ben bu vazifeyi yerine getirmekle iyi yap- tım. İddia ettiğiniz gibi ne Hasan Şişmanı tanırım, ne Mehmet Göncü, müracaat sahipleri de yalnız bunlar da değillerdir. Şu satırları yazarken bunların bakanlık (karşısındaki du- rumlarının neoldugunu dahi bilmiyo- rum. Çünki bu iki zat hakkında mer- kez komitesinde (o hafızada kalabile- cek bir münakaşanın cereyan ettiği- ni hatırlamıyorum. Kararlar, zabıt- lar meydandadır, her türlü teftişe açıktır. Komite üyeleri muhtelif devlet sektörlerinden (ogelen birinci Sınıf memurlardır, onları işhad ede- rek iddianızın asılsız ve tasni edil- miş olduğunu ifade ediyorum. Gima meselesine gelince: 3 — 1959 senesinde yani inkilâptan çok evvel 3 ncü kota zamanında Gima müessesesine böyle bir tahsis yapılmış ve Gima bu malların idha- atcılığını yaparak gazetelere verdi- ği ilan yoluyle idhalatta zorluk çe- ten fakat turistik belge sahibi olan otellere tevzi etmiştir. o Anlaşılan o tarihte turistik (o belgeli müesseseler ırasında yapılacak tevziatta objek- tif bir ölçü bulmanın ve bu gibi mü- esseselerin idhalatcı (oolmamalarının tesiri olmuştur. Bu sefer 6 ncı kota ortaya çıkınca Çekoslovakya ile bilateral (oanlaşma gereğince ve idhal edilecek mal- ların mikdar ve nev'ini bu anlaşma gereğince ticaret vekâleti tesbit ede- rek, Basın Yayın vekâleti emrine 435 bin dolar tahsis etmiştir. Gima 3 ncü kotada olduğu gibi bu sefer de bir müracaatta bulunmuş fakat ba- kanlık Ticaret (o vekâletiyle yaptığı istişare neticesinde bu müracaata müsbet cevap vermeyerek 9 Ağustos tarihinde (yani bu Gima gürültüsü- nün Yenigün gazetesinde dedikodu mevzuu olarak ortaya atılmasından evvel) yayınladığı bir tamimle key- fiyetten bütün turistik müesseseleri haberdar etmiş ve 15 Eylül tarihine kadar bunların bakanlığa müracaat etmelerini istemiştir. Bu duruma göre Gimaya hiç bir kuruş tahsis yapılmamış olduğu gibi ortada hiç bir usulsüz muamele de cereyan etmemiştir. Bir bardak suda fırtına: Kaldıki oOGima bir yaban müessese- si değildir. Resmi bankaların kur- duğu ve devletin kendisine muayyen bir vazife vermiş olduğu bir müesse- sedir. Bir an için buraya bir tahsis yapılmış olduğu farz edilse bile bu nihayet üzerinde münakaşası yapıla- bilecek bir takdir hatası olur. Cihad Baban namuslu insandır. Bir an için ve farzımahal olarak namusunu pa- zara çıkaracak olsa Gima ile teşri- ki mesai edemez çünki Gima kimse- ye rüşvet veremez, komisyon vere- mez. Bir parantez açarak şuhu da Böy- leyim,. Bana bir gün Umum Müdür geldi, böyle bir tahsisin turistik mü- esseselere ilân yoluyle tevzi edilece- ginden ve o yalda hareket ettiğinden bahsetti, kararını tasvip ettim, ba- kan olarak bu işle ilgim bu bir daki- lalık konuşmadan ibaret kaldı. İnsanlık suçlarının en büyüğü:. Çok garip tesadüfdürki bu iphamlı şüpheleri tahrik ederek polis ro- manlarının içine (yerleştirilip yapı- lan neşriyatta benim gibi Neo halk- -ıların muarızı olan Kasım Güleğin tanini ile Ahisin birleşmiş olmasıdır. Bu haksız ve şeref. yiyici hucumlara maruz kalabilmek için Metin Toker dostuma ne fenalık veya ne iyilik et- tiğimi bilemiyorum. Bir insanın or- tada hiç bir sebeb yokken çiğnenmek istenmesi en basit dürüstlük ve fazi- let icaplariyle (okabili telif değildir. Ve hiç şüphe yok bu tezvir ve yalan furyasını masum o insanlara tevcih etmek ise insanlık suçlarının en bü- yüğüdür. Cihad Baban AKİS : Cihad Babanın iddialarına cevap, kanuni müsaadesizlik yüzün- den aynı sayıda m Ö- nümüzdeki sayıda (Bu yazının bası yakardaki mec- buri tekzibin üstündedir.) sına sıhhi durumunun müsait olma- dığı o bildiriliyordu. Bunun üzerine Başkan spikere. Menderese , verilen cezalan eski Başbakanın gıyabında tefhimini bildirdi. Saat 10.30'du. Menderes beş dâvadan hüküm gi- yiyordu. Bebek Dâvasından oy birli- Zorlu kararı dinliyor Bunun yüzdesi yok ğiyle beraatine karar verilmişti. 6/7 Eylülün faturası, 6 yıllık hapisti. o 1- par işi, | seneye maloluyordu. örtülü Ödenekten zimmetine geçirdiği mik- tar 4 milyon 877 bin 780 lira 19 kuruş idi. Bunu tazmin edecek, ayrıca 14 sene 14 ay, yani 15 sene 2 ay hapsedi lecekti. Ama, bu cezalarını çekmeye vakti olmayacaktı. Zira Anayasanın ihlâli hâdisesinden dolayı Divan D.P. iktidarının iki başından ikincisini bi- rincisi derecesinde mesul bulmuş ve 146/1 gereğince ölüm cezasına çarp- tırmıştı. Karar oybirliğiyleydi. Cezalar, cezalar, cezalar İkinci ogrup, salonda aşağı yukarı birincisine eş heyecan uyandırdı. Gelenler 22 ilâ 40 numarayı taşıyor- lardı. Bunlar, meşhur Tahkikat Ko- misyonunun mensuptan ile alâkalı kanunun teklifçileriydi, İlk sandal- yaya Komisyonun dehşetengiz başka- nı Ahmet Hamdi Sancar, ikincisine raportörü Nusret Kirişçioğlu oturtul- du. Komisyonun Basın alt komisyo- nu Başkam Bahadır Dülger iki iskem le aşağıdaydı. Kararlar açıklandığın- da üyelerden Ulusoy, Turan Bahadır, Sait Bilgiç, Osman Kavuncu ve Se- fer Eronatla Muzaffer Onalın hari- cinde kalanların 146/1'e göre mah- küm edildikleri anlaşıldı. Bunlardan Ahmet Hamdi Sancar, Nusret Kiriş- çioğlu ve Bahadır Dülgeri Divan 59 AKİS, 18 EYLÜL 1961