detle muhalif olduğu, böyle bir tertip yapılırsa tertibi yapanları Kurultay önünde iki paralık etmeye kararlı bulunduğu, ciddi bir çalışma yapma- sını istediği Kurultayın havasını bo- zacak her teşebbüse karşı ciddi vazi- yet alacağı öğrenilmişti ve bundan Kasım Güleğin de haberi vardı. O bakımdan Gülekofiller, (oartık suyu çıkmış ve sahteliği herkes tarafın- dan anlaşılmış malüm oyunlarını dı- şarda oynamayı tercih ettiler. An- cak, bir yeni kurnazlık denediler: Alt salona delege olmayan taraftar- larım erken erken oturtmaya mu- vaffak oldular, dinleyici balkonunda . Böylece, yu- şamatanın kopmasını sağlama bağladılar. O sabah, evvelden tutulmuş ve Gü- lekofillerin Oo Bakanlıklar semtindeki karargahı Tanin bürosu önünden ha- reket etmiş olan Ankara plâkalı ve 15756, 12226, 15504. 13107 numaran beş adet taksi, otuz kişilik bir Güle- kofil grubunu Yenimahalleye getirdi ve Kurultay salonuna giriş hazırlık- larına girişildi. Namlı ve şanlı Gü- lekçiler en müsait zamanda üstadı içeriye atıvermek Bunun için bir müddet beklendi, son- ra alkış tutanların nezaretinde Gülek omuzlara alındı ve salonun kapısı ö- nüne bırakıldı. Daha öteye geçmeye cesaret edilemedi. Bundan sonrası a- -alarının maharetine, manevra kaa- biliyetine kalıyordu. Gülek evvelâ pişkin pişkin güldü, sonra iki elini sallayarak içeriye atıldı. Bu sırada bir başka Gülekofil yukarıya, dinle- yiciler kısmına geçip. Kurultayın ba- şından beri bu ânı bekleyen alkışçı- lara haber iletti. Nitekim daha Ka- sım Gülek üst balkonun görüş zavi- yesi içine girmeden, sanki düğmeye basılmış gibi, oyukarıdan bir "Yaşa Kasım Gülek!" feryadı koptu. Bu feryadı, belli noktalardan gelen al- kışlar tâkip etti ve Gülek bu "muh- teşem dekor" içinde ilerlemeğe ko- yuldu. Ne var ki, rengi pek atmıştı. Etrafına boş gözlerle bakıyor ve Ade- ta refleksel olarak ellerini sallıyor- du. Nihayet birinci sıranın tam ba- sında bir yer bulabildi ve ilişti. Gülekten beş dakika sonra, salo- na İsmet İnönü girdi. Patlayan teza- hürat, Gülekoflllerin şamatasını kat- bekat aştı. Genel Başkan sâkin bir edayla yürüdü, ön sıranın ortasında- ki yerine oturdu. Kasım Güleğe dö- nüp te bakmadı bile.. Eski Genel Sekreterin bütün kendini gösterme gayretleri fayda vermedi. Bunun ü- zerine Gülek, yeniden kulise çıkmak- tan başka çare bulamadı. AKİS, 28 AĞUSTOS 1961 Kulağa Küpe Paça Sıvayanlar Ali Fuat (Başgil, (o adaylığım Tamam! Artık koltuğuna Nitekim, bir- Jazla açılan o üstad -kendisi için ne büyük talihsiz- lik- oo şimdi söyle konuşuy Or: iktidarın nâçiz bir Cumhurbaşkanlığı iktidarın ne muhteşem bir uz- vu olmasına fülen imkân var. Bu milletin, üstadın temsil et- tiği fikirleri iş başına getirece- gini sanabilmek için bu mille- fi hiç o tanımamak lâzım. O bakımdan, bizim Ord. Prof. ol- sa olsa "Gelecek omuhalefetin iyor, Cumhurbaşkan- liği vazifeleri hayal ediyor. | canım İ nâçiz bilinen hu- yuyla üstad, taraftarlarına bir allahaısmarladık çekecek o ve gene başlayacak, iktidardakile- re uygun fiyatla han satışına! Ar yılı değil, kâr yılı bu! Damdaki kediler Hakikaten, Kurultayın başından iti- baren eski Genel Sekreterin Ku- rultayın fikri çalışmalarına zerrece önem vermediği, bütün gayretini ku- lise teksif ettiği hayretle görüldü. O kadar ki, ilk gün salona Gülek aya- ğını, bir talihsiz denemenin dışında, basmadı bile.. Delegeler. bu pek ga- rip particilik anlayışını yadırgadılar ve en koyu Gülekofiller dahi hizipçili- ğin nerede başlayıp nerede bittiğini anlamak o fırsatım XV. rultayda buldular. Hakikaten, Gülekin kulis faaliyeti fransız vodvillerine taş çı- karacak sahnelerin doğmasına yol açtı. Aslında vodvil sabahın daha pek erken saatlerinde başladı. Bas rolü Kasım Gülekin oynadığı vodvilin bi- rinci perdesi 8'de Alemdar sineması- nın kapısı önündeki el sıkma faslıyla açıldı. Sabık Genel Sekreter, pilâv- dan dönmeyi erkekliğe yedirememiş olacak ki, ehliyeti müsellem müşa- virlerinin de yardımıyla mücadeleye YURTTA OLUP BİTENLER kapı önlerinde başlamıştı. İlk işi, sa- bahın erken saatlerinde postu sine- manın kapısı önüne sermek oldu. Böylece, delegeleri ilk karşılayan partili olarak, C.H.P. nin ciddi Ge- nel Sekreteri (İsmail Rüştü Aksala tekaddüm etmek istiyordu. Nitekim saat 8'den, Kurultayın başlama sa- ati olan 10'a kadar Gülek pek çok el sıktı ve bir o kadar da yanak öptü. Hele bir ara o derece robotlaştı ki, önünden geçmekte olan orta boylu, sevimli bir adama bile elini uzattı. Ne var ki, adamın adı Suphi Bay- kamdı ve Güleke eline vermeğe hiç de niyetli görünmüyordu. Bu arada bereket bir başka delege yetişti de, Güleki bu fiyaskodan kurtardı. Böy- lece Gülek, erken saatlerden itibaren karargâhını Yenişehirdeki Tanin bü- rosundan Yenimahalledeki sinema kapılarına nakletmiş oluyordu. Aklı- evvel Gülekofiller de ağalarının ya- ediyordu. içeriye girmek de gerekiyordu. Bu- nun için Gülek birkaç defa kendini yokladı ve denemelere girişti. Ne ya- zık ki hava pek müsait değildi. Bir defa Aksal kürsüdeydi ve eğer içeri girmek o akılsızlığını ogösterirse bir çuval incir berbat olacaktı. Yanın- daki delegeler de sıkılmağa başlamış- lardı. Büyük kuvvet Kasım Gülekin artık meydan-ı siyasette boy gös- termesi gerekmez miydi? Nitekim bu arzuyu bir genç delege dile getir- di ve: "— Efendim, salona girmiyecek misiniz? İsmail Rüştü beyin konuş- ması bitmek üzere de..." dedi. Gülek vaziyeti anlamış olmasına rağmen malüm pişkin haliyle evvelâ bir güldü, sonra ellerini lüzumsuz lü- zumsuz sallıyarak: — Çok sıcak, çok sıcak... Burası daha iyi değil mi?" dedi ve hemen o gruptan uzaklaştı. Fakat bu defa bir başka grubun hem de gazetecilerin tam ortasına düşüvermişti. o Muzip Örsan Öymen ayni suali bir defa daha tekrarla- maktan çekinmedi: "— Beyfendi, içeri girseniz iyi o- lacak. Buranın havası pek değişti." Pişkin Gülek gene ayni umursa- mazlıkla cevap verdi: — Yoo, hayır, burası iyi. pek sıcak simdi." Bir başka muhabir söze karıştı: "— Kasım bey, içerdeki havayı nereden a Yaysız Hiç içeri gir- mediniz ki? "Mağrur Kuma rbaz Gülekin malüm kulis faliyetinin sa- hası sinemanın kapısı olunca, eğ- İçerisi "