YURTTA OLUP BİTENLER Nihat Erim ve Kasım Gölek yanyana Benzeyenler kere daha ispat etmiş oldu. Bu ayni zamanda Kurultaya hakim olan ha- vayı da gözler önüne serdi. Kibar Aksal, elinde notları olduğu halde merdivenleri çıktı ve mikrofonun bu- lunduğu sehpaya dayandı. Evvelâ ö- nündeki bardaktan bir yudum su aldı, sonra, birbuçuk saat ilgiyle dinlenen, hayatının en güzel, en başarılı ko- nuşmasını yapmağa başladı. Fakat, daha söze başlarken: — Size, konuşmamın sonunda bir hususi kararımdan bahsedeceğim" demesi salonda hayli meraka yol açtı. Rapora yöneltilen tenkitleri mükem melen cevaplandıran Aksal, gelmiş geçmiş Genel Sekreterlerin en başa- rılısı olduğunu bu konuşmasıyle is- pat etti ve son imtihanı tam numa- ra alarak atlattı. Gerçi biraz sinirli ve heyecanlıydı ama, bu heyecan o- nun daha insicamlı konuşmasını te- mine yaradı. Bu, son derece cesur Ve uzlaştırıcı bir konuşma idi. Son söz- leri salondakilerin şiddetli protesto- larıyla karşılaştı. Delegeler; 14 buluşurlar "— Konuşma! O sözleri senin ağ- zından duymak istemiyoruz!" diye bağırmağa başladılar. Zira Aksal, Genel Sekreterlik hakkından feragat edeceğini bil- dirmişti. Salonun protesto nidalarıy- la uğuldaması bundandı. Ne var ki Aksalın cevabı kati oldu: — Kararım katidir, dönmiyece- ğim! Özür dilerim, af diliyorum." Bu sözler delegeleri pek müteessir etti. Bir delege gözyaşlarını tutama- dı ve: "— Konuşma Aksal, yeter artık!" diye haykırdı. Salondaki hava görülmeğe değer- di. Sıcak havanın bunalttığı XV. Ku- rultay delegeleri birden heyecana geldiler ve kürsüye oOhücum ettiler Bu sırada Aksal, yaptığı nefis müca- delesinden ve o çektiği ıstıraplardan bahsediyordu. O, Gülek tipi bir poli- tikacı değildi. İnandığı dâvaları sa- vunan bir adamdı. Üstelik Genel Baş- kanın sabahki kenuşmasının Güleko- filler tarafından ne şekilde istismar edileceğim biliyor ve üzülüyordu. Ak- sal hiç kimsenin koltuğunda Genel Sekreterlik istemiyordu. Hiç kimse- nin adamı değildi. Fikirlerinin ada- mıydı. Aksalın o an unuttuğu, Kurul- tayın, kendisinin İnönünün koltuğun- n yahut bu- dolayisiyle Genel Sekreter olmasını arzulaması idi Delegeler kürsünün hemen yakı- toplandılar. İşin hoş ta- topluluk içinde Güleki tu- tanların da bulunmasıydı. C.H.P. liler tam bir birlik havası içinde Aksalı bu kararından vazgeçirmek istiyorlardı. Konuşmasını bitirmiş olan Genel Sek- reter, birden kendini C.H.P. li delege- ler arasında buldu. Alkış devam edi- yor ve "Aksal Aksal çok yaşa!" ses- leri salonu inletiyordu. Aksal, güç- lükle ilerledi ve kendini, İnönünün yanındaki koltuğa o bırakıverdi. Bu- yandan sıcak, bir yandan sevgi te- zahürü, başarılı Genel Sekreteri bi- p düşürmüştü. hanım delege mendiliyle Aksalı serinletirken. Tur- han Feyzioğlu ortalığı yatıştırma a- macıyla mikrofonun o sapına yapıştı ve: "— Aksal bu vazifeyi bizim de- vamlı ısrarlarımız karşısında (o nasıl kabul ettiyse, şimdi de onu vazifeye zorlıyacağız. Aksalı Genel Sekreter seçeceğiz arkadaşlar" dedi. e. hep bir ağızdan cevap verdile — Seçeceğiz!" Heyecan son haddine erişmiş- ti ki, delegelerin talebiyle (Baş- kan oturumu tatil etti. Gülekin ha- li, doğrusu görülmeğe değerdi. Böylece, C.H.P. ye karşı durum- daki kuvvetlerin istismar vasıtası o- lan Gülek çıbanı C.H.P. bünyesinde zararsız hale getirilmiş oluyordu. Buna rağmen, pişkin Gülek o gece son bir denemede daha bulunmaktan kendini alamadı. Tanine verdiği tali- matta, Aksalın, Genel Sekreter olmı- yacağım kat'i olarak belirttiğinin birinci plâna çıkarılması vardı. Böy- lelikle, Kurultayın arzusu ne olursa olsun, Aksalı verdiği sözle bağlı tut- mak istiyordu. Kendisine gelince, piş- kinliği, bu neviden her türlü bağı fu- züli hâle getiriyordu. Kurultayın ha- vası, temayülü bu kadar açık şekilde belli olduktan sonra bile Gülek, "Bel- ki aradan çıkarım" diye ortalarda dolaşmakta devam ediyordu. Bu, cid- diyetle pişkinliğin bir mücadelesiydi. kat, o gece il başkanları top- İni ii ve vazifeyi, her ne pahası- na olursa olsun, Aksala tevdi etme- e karar verdiler. Aksal isterse bu vazifeden kaçabilirdi. AKİS, 28 AĞUSTOS 1961