RADYO İdarecilik Karamanın ko Simsiyah (o bıyıklı, uzun boylu, orta yaslı adam, pencereleri Hilton O- teline bakan odaya girince içerdeki- ler gülümsemekten kendilerini ala- madılar. Pek sevdikleri bu arkadaş- lannın arasıra savurmadan' edeme- diği meşhur palavralarını hatırlamış- lardı. Adam, dan: " etrafındakilere (o aldırma- — Buldum'" diye söze başladı. Bir an durdu ve devam etti "— Bir banda alınan seslerden işe yaramıyanları atıp, kullanmak is- tediğiniz sesi temiz olarak radyodan yayınlamanın yolunu buldum. Yeni bir makine icat ettim." Bu sözler oodada bulunanların yüzlerindeki gülümsemenin donması- na sebep oldu. Mucidin yeni icadı hakkında yapacağı açıklamayı me- rakla beklemeğe koyuldular. Fakat mücidin hiç te öyle bir niyeti olmadı- ğı anlaşılıyordu. (Nitekim sözlerini şöyle- bitirdi: — General Fisenhower'in hava alanında banda aldığımız sesi uçak gürültüleri arasında kaybolmuştu. Ama yeni makinem sayesinde Eisen- hower'ın sesini ve uçak gürültüsünü birbirinden ayırdım. Radyodan terte- miz yaymayabilirsiniz. Buyrun!" Masanın üstüne bir bant koyan mücit, arkasından hayretle bakmak- ta olan radyo idarecilerine aldırma- dan odayı terketti. Hâdise Amerika Birleşik Devlet- leri eski Başkam Fisenhower'ın ge- neral bulunduğu günlerde, Türkiye'- yi ziyareti sırasında İstanbul Radyo- sunun Program Müdürlüğü odasın- da geçmiştir. Bir gün önce General Eisenhower uçaktan iner inmez Ye- şilköy Hava Alanında bir beyanat vermiş ve o sırada banda alınan be- yanatın uçak o gürültüleri arasında anlaşılmaz bir hale gelmesinden ötü- rü radyoda yayınlanmasına imkân bulunamamıştı. Ne var ki, bir ya- ajansının radyo kısmı şefi olan siyah o bıyıklı, uzun boylu, orta yaşlı ve Kıbrıs lehçesiyle konu- yayınlanmasını sağlamıştı! Üstelik yeni bulduğu ma- kine sayesinde İstanbul Radyosu idarecilerinin ağızlarının bir karış a- çık kalmasına da sebep olmuştu! Aslında, aynı banda aynı anda alman sesleri teknik bakımdan bir- birinden ayırmanın, mesela gürül- 30 tüleri atıp, kullanmak istenilen se- si temiz olarak yayınlamanın imkânı yoktur. Böyle bir makinenin günün birinde yapılacağını - düşünmek bile bu islerden anlıyanları kahkahalarla güldürmeye yeter. Fakat, yabancı haber ajansının şefi, belki de radyo- culuğumuzda eşi görülmemiş bir pa- lavra savurmus ve General Eisenho- -er'm gürültüsüz bir yerde aldığı beyanatım, güya ilk beyanatının te- mizlenmiş şekliymiş gibi İstanbul Radyosuna o yutturuvermiştir. . İşin aslı meydana çıktığı zaman bu koca- man palavraya sâdece gülünmüş ve kimse, radyo idarecilerinin böyle bir yalanı yutabilecek kadar bilgisiz ola- bileceklerinin üstünde durmamıştır. Önemsenmeyen bu nokta, radyoları- mıza oynanan oyunların devamına yol açmakta gecikmemiştir. Gerek radyo idarecilerinin veya programcı- larının saflığından, gerekse radyola- rı kıvrandıran imkânsızlıklardan ya- rarlanan kimseler, çeşitli oyunlarla işi haddinden fazla ileriye götürmek- ten kaçınmamışlardır. ..Sonra çıkar oyunu Bu oyunlardan en ağırı muhakkak ki geçen aylar içinde Ankara Rad yosuna oynananı oldu. AKİS'in en in- ce teferruatına kadar ortaya serdiği bu oyun, günün birinde Ankara Rad- yosuna Haydın'ın "İtfaiye Müziği" adı altında bant üzerinde gönderilen eserle başladı. Radyo, iyiliksever din- leyicisinden aldığı bu bandı ve bant- la beraber gelen açıklamayı, bir öğle yayınında olduğu gibi programa koymaktan çekinmedi ve bu suretle de klâsik müzik dinleyicilerine karşı mahcup duruma düştü. Çünkü iyi- liksever dinleyicinin gönderdiği bant- taki müziğin Haydın'ın değil, çeşitli bestecilerin Oo eserlerinden Oo Ankara Radyosuna bir oyun Oynamak için bir araya getirilmiş olduğu ancak yayından sonra anlaşıldı. Ne tuhaf- tır ki, bu kötü oyunun Ankara Rad- yosundaki kurbanlarına hiç bir şey yapılmadı! Buna karşılık, sahasında profesörlük belgesine sahip, yıllarca işine emek vermiş bir idarecinin gö- revine son verildiği duyuldu! özün kısası, rında bilgisizlikleri Türkiye radyola- en canlı örnek- masına sebep olmaktadırlar. Bu arada, radyolar da dinleyici- lere oyun oynamaktan geri kalma- mışlardır! Meselâ, yine aylarca önce bir gün, meşhur "Olaylar ve Yankı- ları" saatinde pek önemli bir yanlışlık yapılmış ve iş -Allahtan- pek hafif atlatılmıştır. O günlerde Ankara Radyosunda eleman kıtlığı vardı. A- KİS'de her zaman belirtildiği gibi, bir kişi birkaç işi birden yapmak zo0- runda kalıyordu. İşte, durumun sıkı- şık olduğu birgün, nasıl olmuşsa ol- muş, spikerin eline "Olaylar ve Yan- kıları" programının bir gün önceki metni tutuşturulmuştu! Aksi gibi, nöbete gelen spikerler her gün de- giştikleri için, o akşam nöbette olan ciddiyetle aynı konuşmayı ikinci defa ve kelimelerin üzerine basa basa o- kumuştu! Durumu anlıyan bir - iki dinleyici Radyoevine telefon etmeyi Derivit Tabii A ve D Vitaminli YARA VS YANIK MERHEMİ merhemdir. DERİVİT pomat, deri yapmakta müessir olmak üzere tertiplenmiş, uzuz zaman tesiri tecrübe edilerek hazırlanmış faideli Mı iltihabı önleyici re gideren yeni . o DERİVİT nerelerde kullanılır? İ İltihaplı iltihapsız bütün yaralarda, » larda, Ekzema, Sivilce, Ergenlik, Traş yaraları, idonmalarda, güneş yanmalarında. Emzikli kadınlarız tekmil yanık- pişik meme ve karın çatlamalarında Dış kulak yaralarında ameliyat sonrası yaralarında el ve yüz çatlamalarında sünnet yaralarında emniyetle kullanılır. ECZANELERDEN ARAYINIZ AKİS . Reklam — 124 AKİS, 28 AĞUSTOS 1961