M.B.K. Buyrun masaya! Bitirdiğimiz haftanın başlarında, bilhassa C.H.P. Kurultayının ga- zete manşetlerine yerleşmesinden ön- ce bir haber alâkayla karşılandı: M.B.K. nin, Yuvarlak Masayı hazır- lamakla görevli komisyonu temasla- rına devam ediyordu! Hakikaten, he- men bütün hafta boyunca yeni Mec- lis binasındaki M.B.K. Başkanlık Di- vanının iki büyük Çekoslovak avize- siyle süslü odası hiç boş kalmadı Kurmaylar haftanın başından sonu- na, kadar, dâvet ettikleri muhtelif kimselerle konuştular, onların fikir- lerini aldılar ve seçim sonrası hâsıl olacak durum hakkında bir kanaata varmağa çalıştılar. Siyasi parti ileri gelenleriyle ya- pılan görüşmelerden sonra, B.K. adına vazifeli kılman yedi Kurmay, ilim adamları ve basın mensuplarıy- la da temas etmeyi faydalı buldular. Hele basınla yapılacak konuşmala- rın Sayısız faydaları olacağında hem fikirdiler. ğgım anlıyorlar, kabul (ediyorlar ve Basın mensuplarının genel olarak ne- ler düşündüklerini öğrenmek istiyor- lardı. Sekreterliğe verilen emirle, An- karadaki bellibaşlı gazete ve dergile- rin temsilcileri «alı günü için dâvet edildiler. İlk ziyaretçiler AKİS, Ulus ve Yenigün munsupları oldu. AKİS'i temsilen Başyazar Metin Toker ile Yazı İsleri Müdürü (Kurtul Altug; Ulusu temsilen de Seyfettin Turhan, Bülent Ecevit, Kemal Satır ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu yeni Meclis binasına gittiler, kurmaylarla bir salonda görüştüler. Bu ilk misafirlerle ıs iki saate yakın sürdü. Saat 14.25 sıralarında (o Meclisi terkeden AKİS ve Ulusçuları, Kudretçiler tâ- kip ettiler. Sonra da Öncü gazetesi temsilcileri Kurmaylarla bir masaya oturdular. Basın mensuplarıyla yapılan soh- aynı mealdeydi. Gazetecilerin söyledikleriyse birbirinden pek fark- sızdı. Aradaki fark, sâdece küçük me selelere inhisar ediyordu. Meselâ Kud retçiler, meselâ Öncü mensupları konuşmalarında oldukça hamasi hi- kâyeler anlatmışlar, meseleyi o yö- nünden ele almışlardı! Ama" serbest seçim" sloganına dokunmak kimse- nin aklının köşesinden geçmemişti. Çarşamba günü, İstanbula hare- ket eden M.B.K. üyelerinden bazıla- rı, Bâbiâlide bütün bir gün, durma- dan Basın mensuplarını dinlediler. Kurmaylar, tıpkı parti liderleri gibi, gazetecilerden de şu konularda fikir AKİS, 28 AĞUSTOS 1961 soruyorlardı: Memleketteki durumu nasıl görüyorsunuz? Memleketin iki- ye ayrılmış olmasına karşı ne yapı- labilir? Bu seçimlerin ve onu tâkip edecek seçimlerin muhtemel netice- leri sizce nedir? Muhtelif ihtimallere nazaran yeni idare nasıl kurulacak- tır? Bir Yuvarlak Masa toplantısına taraftar mısınız? Böyle bir toplantı- da neler görüşülmelidir? Kurmaylar gazetecileri bu konu- larda konuşturup görüşlerini öğren- dikten sonra kendilerinden basının yardımım istiyorlardı. Hallerinden anlaşılıyordu oki bütün gayretleri, memleketi emin ellere bırakma ga- yesinden doğuyordu. Değerlendirme. İstanbuldaki temaslar sona erince başkente dönen üyeleri, Ankarada iki gazeteciyi daha kabul ettiler. Meşhur Son Havadisin. Yazı İşleri Müdürü Hami Tezkanla Başya- zarı-Son Havadis diliyle Başmuhar- riri- Gökhan o Evliyaoğlu (başkentte bulunuyorlardı. İki (ideal arkadaşı, C.H.P. Kurultayını tâkibe gelmişler- di. Cuma günü saat 10'da M.B.K. ta- rafından dâvet edildiler. İstek iki ka- fadar tarafından da izhar edilmiş ve Kurmaylara duyurulmuştu. Konuşmanın öyle pek samimi geç- AKİS'CİLER M.B.K. nde Müdavele-i o efkâr YURTTA OLUP BİTENLER tiği söylenemez. Ama gene de Kur- maylar sabırlarını taşırmadan iki ka- fadarın büyük milliyetçilik hikâyele- rini dinlediler ve kendilerini gene bü- yük bir nezaketle uğurladılar. M.B.K. nin yedi kişilik komisyonu o gün öğleden sonra uzun süren bir toplantı yaptı. Şimdiye kadar yapılan temasların, alman bilgilerin değer- lendirilmesi ve bir takım yargılara varılması zamanı gelmişti. Bundan sonra masa basma rahatlıkla oturu- labilinecekti. o Kurmaylar oturduklarında âdeta kimin söyliyeceğini bilir hale gelmiş olacak- dı. * Toplantı saat 15 den 19'a kadar devam etti. Mesele türlü yönlerden ele alindi. Kimler, neler demişlerdi? Meselâ, ilim adamları son derece ih- tiyatlı davranmışlar ve serbest seçi- mi doğuracak şartların neler olduğu- nu anlatmağa çalışmışlardı. Küçük hataların, ilerde sivil idareye büyük güçlükler yaratacak hâdiselere sebep olabileceğini belirtmişlerdi. Kurmaylar, cuma günü yapılan toplantıda bir hayli terlediler. Mese- leyi türlü yönlerden inceleyerek, tür- lü yorumlar yaptılar. Genel kanaat, seçimler arefesinde siyasi partilerin tutumlarında bir değişiklik olmadığı takdirde büyük olayların meydana çıkabileceği omerkezindeydi. Bunun çârelerini (oOaraştırmak ve partilerin seçim mücadelesinde tutacakları' yo- lu çizmek gerekiyordu. Ancak bunun formülü, yapılacak toplantıda bulu- nabilirdi. Toplantıyı terketmek üzere nay- lon ceketini giyen Yarbay Ahmet Yıldızla Sezai Okan salonun kapısın- dan çıkarlarken, içerde kalan üyeler hâlâ tartışıyorlardı. Kadri Kaplan ve Selâhattin Özgür bu yüzden toplantı- dan bir hayli geç çıktılar. Doğrusu istenirse oKurmayların canı biraz sıkkındı. Temaslardan al- dıkları sonuçlardan pek memnun kalmamışlardı. Ama gene de Yuvar- lak Masa toplantısında bazı mesele- lerin halledileceğinden ümitvardılar. "Her halin bir tedbiri vardır" pren- sibini bilenler, içinde bulunduğumuz halin tedbirinin' -Kurmayların anla- dıkları mânada- hiç bir tedbir alma- ya kalkışmamaktan ibaret bulundu- gunu kabule pek yanaşır görünmü- yorlar, bir Tarihi Misyon komplek- sine kapılmış oldukları hissini veri- yorlardı. Bir mülâyim zat M.BK. Yuvarlak Masa toplantısı- nın ön hazırlıklarını yaparken Başkan Gürsel de İnönü ve Aksaldan sonra bir başka parti lideriyle konuş- ma lüzumunu hissetti. Bu defa konu- şacağı zat, Y.T.P. nin ak saçlı genç 17