mışlar ve kendi mayolarını da bera- berlerinde getirmişlerdi. Bu sayede, orada bir nevi piknik havası yaratıl- İnönü, hakikaten öğleye doğru, sırtında bornozuyla göründü. Etra- fındakilerle şakalaşa şakalaşa geldi ve küçük bir sandala binerek açıldı. Sonra da meşhur çivilemesini yaptı. Flâşlar birbiri peşine parlıyor, İnö- nü gökle deniz arasında tesbit edili- yordu. Zaten, doğrusu istenilirse, İs- tanbullu gazete fotoğrafçıları bu poz ların omütehassısları kesilmişlerdi. Nitekim, akşamüzeri yabancı basın ajansları da İnönunün o resmini Ba- bıali fotoğrafçılarından temin. etti- ler ve dışardaki bürolarına gönderdi- ler. Türkiyenin kaderini bir kaç aya kadar yeniden ele alacağında, Refe- randum neticelerinden .sonra, hemen hiç bir tereddüt kalmamış olan 77 pek çok yerinde yayınlandı. Dış alem, Türk İnkılâp Hareketinin öteki as- keri darbelerden hiç birine benze- mediğini ve gerçekten Demokrasiyi YURTTA OLUP BİTENLER kurmak için yapılmış olduğunu ar- tik anlamış bulunuyordu. Seçim ya- da şüphe sahiplerinin dınlığa kavuşmuştu. Ertesi sabah, İnönüyü denize sa- kin, .huzur içinde ve milletin sevgi- siyle çevrili olarak dalarken göste- ren fotoğrafların yer. aldığı İstanbul gazeteleri en ziyade Yassıadada sir bıraktı. Her masalın sonunda ol-, duğu gibi, Türkiyedeki hikâyede de iyiler mükafatlarını görmüşlerdi, kö- zihninde ay- Eğlencelik! Fındık, fıstık!.. u C. H. P., halkın kendisinden 5 gerçekte ne istediğini nasıl, ne zaman öğrenecek; anlayacak, bir bilen varsa beri gelsin! Gerçi, İn- sanlar gibi teşekküllerin de' sinir- leri vardır ve bu sinirlerin, bir mu- kavemet haddi mevcuttur. C. H. P. nin, örtülü örtüsüz, dosttan düş- mandan pek çok hücuma maruz kal- muhakkaktır. Eski partinin, bilhassa lider takımı itibariyle mu- hafaza ettiği ağırbaşlılık ise o bir takdir konusudur. Halk, kuvvetli- lerden kuvwvetin şanına layık dav- ranış bekler. Menderesin "korkak külhanbey" meşrebidir ki bir za- manlar topla tüfekle yıkılmayacak sanılan koca D. P. yi iki paralık e- divermiştir. Zafer gazetesinin şir- retliği, yaptığı polemikler, küçült ve basit mücadeleleri 1954'ten son- raki düşüşün başlıca belirtilerini teşkil etmiştir. Ağız dalaşı, horoz döğüşü gerçekten ciddi bir partiye yakışan hareketler değildir. Herkes, C. H. P. kesiminden ha- berler bekliyor. Komisyonlar (o ku- rulmuş, çalışıyorlar. Yarınki G. P. politikasının esasları tesbit edi- liyor. İnönü, iktisadi hayatı düzen- leyecek prensipleri arayan komis- yonun çalışmalarına başkanlık et- ti. Antidemokratik kanunlar konu- sunda çalışan komisyonda Turhan Feyzioğlu şu konuşmayı yaptı. Mali mevzuatı düzenlemek (üzere faaliyette bulunan ve iktidarın C. H. P. ne geçtiği gün onu hazır vaziyet- te meselelerle karşıkarşıya getire- cek komisyon çalışmaları esnasında Ismail Rüştü Aksal şöyle dedi. C. H. P. yarınki turizm politikasının temellerini hazırlıyor. Bunlar, bir siyasi parti için, şe- çim arefesinde kullamlacak ne gü- zel propaganda konuları! Bunlar, ne mükemmel malzeme olurlar. Ta- bii, kafası sükünetle İşleyen, mem- leketin realitelerine açık bir Open- cereden bakan ve milletin nabzını meharetle kontrol eden kimselerin elinde.. Zira, halkın küçük heyecan- lar peşinde olduğunu sanmak daha kolaydır. Halkın, mahalle kavgala- rından hoşlandığı da bir peşin hü- kümdür. Ama banlar, G. H. P. ba- his konusu olunca varit değildir ki.. Bugün, vatandaşın C. H. P. den şi- kâyeti ikidir: Ciddi meseleleri umur samıyor, hizipleşmeler (karşısında vaziyet almıyor! Hizipleşmeler kar- şısında lider takımı di u bi iyi anlatsa, bir de iktidara nasıl hazırlanıldığı belirtilse -ve, tabii, bu tatmin edici olsa- C. H.P. nin prestiji halk arasında bin misli ve bir anda artıverecektir. Bu hayalle avunanlar, şimdi U- lus gazetesini açınca sütun sütun polemik yazılarıyla karşılaşıyorlar. Hem de, kiminle ağız dalaşı? Bir takım politika yetimleri, oyetime- leriyle.. Akıl mıdır bu ve koca C. H. P. den beklenen bu mudur? On- ların cevabı, kendi (o seviyelerinde verilir. Koca partinin koca organı- nın sütunlarını, Genel Merkezde o- tuzsekiz kişi tarafından otuzsekiz saatlik çalışmayla ve otuzsekiz rö- tuş yapılarak hazırlanan o oydur- ma yazılara tahsis, yapılacak iş mi- dir? Bunun için harcanan emeğe yazık. İnsan C. H. P. yi görünce, elde değil, dünyalar kadar serveti olup unu yemesini bilmeyen zenginler karşısında Sokaktaki Adamın duy- duğu hissi duyuyor: Biraz acıma, biraz hiddet, ama hepsinden fazla istihfaf! Ulus Gazetesindeki polemik yazısı Yetimin ahı! ' AKİS, 17 TEMMUZ 1961