BASIN Bütün iş Ekinci tarafından idare edilmiş, Aydın lider ise Tansuya tat- lı öğütler vermişti. Fakat 13 Kasım gününün havası, doğrusu istenirse, Tansuyu hayli heyecana- sevketmiş ve tehditlere mukabele edecek kud- reti, kendisinde bulamamıştı. Bu a- rada Ekinci, telefonla İçişleri Ba- kanlığıyla temas temin ederek, pa- zar olmasına rağmen Ankara Vali- sinin muamelenin tekemmülü için makamında bulunmasını sağlamıştı. Ekzantrik Kızıloğlunun adı işe karışınca, basın mensupları gülüm- sediler, İşte bir ekzantrik iş daha or- taya çıkıyordu. Tansunun anlattığı- na göre, odada son derece garip bir hava vardı ve Ekinci pek hiddetliydi. Hükümet adına iş gördüğünü söylü- yor ve M.B.K. ile daimi temas halin- de bulunduğunu ifade ediyordu. He- men oracıkta bir protokol hazırlan- dı ve Tansu, öncünün isim imtiyazı- nı Altan Öymen ve Niülfer Yalçına devrettiğini bildirdi. Bu sırada Tan- sunun agabeysi İsmail Tansu ise, ay- ni hiddetli ekip (tarafından evinde ikamete mecbur edilmişti! Gazete, Tansunun anlattıklarına bakılırsa gangster fikrilerini andırır böyle bir dekor içinde devralındık tan son- ra Tansu serbest bırakılmıştı!.. Vay benim köse sakalım! Olaylar bundan sonra pek eğlenceli safhalar arzetti. Yalçın ailesi ga- zeteye sahip olunca, en güç merhale aşılmış oluyordu. Fakat asıl bundan sonra mücadele o başlıyacaktı. Zira Nilüfer ve Aydın Yalçın, Ekinciden gelen destekle gazeteyi bir başka e- mele hizmete hazırlıyorlardı. Gaze- teye evvelâ fikir işçilerinin gazetesi süsü verildi. Bir taraftan da öncüyü Y.T.P. ve yamama çareleri arandı. Çâre kendiliğinden ortaya çıktı. Ga- zete zarar edince, bir paralı adam veya müessese bulmağa çalışıldı. Ga- zete Örfi İdare tarafından 15 gün ka- patılınca da, kadrodakiler isyan etti- ler ve birikmiş ücretlerini istemeye başladılar. Tam bu sırada Tansunun ilk protestosu Altan Öymen ve Nilü- fer Yalçına tebliğ edildi. Aydın lide- rin idaresindeki grup işi hafiften al- dı ve Tansuya gazeteyi satın alması- nı teklif etti. Tansu gazeteyi bir şart- la kabul ediyordu: 13 Kasımdan son- raki borçların kabul edilmesi şar- tıyla!- Tabii bu, kabul edilmedi. Böy- lece gazete Yetimler Partisine ya- manmış oldu. Tansunun bundan sonraki iza- hatı tamamen icra safhasıyla ilgi- liydi. Öncünün hakiki sahibi maksa- dının bir gazeteyi batırmak olmadı- ğını belirttikten sonra: "— Şimdi izah etmek isterim: Ben gazeteyi almak istemiyorum, sâ- dece hakkımı istiyorum" dedi ye kar- 18 Ziya Tansu basın toplantısında Bir varmış, bir yokmuş şısında oturan öncünün muhabirine dolu gözlerle baktı. Muhabir bu bakısı fırsat bilmiş olmalı ki, hemen suali yapıştırdı: "— Peki Ziya bey, siz madem ki bu adamlarla bu derece ihtilâf ha- lindeydiniz, o halde niçin şirkette or- tak Ml kabul ettiniz?" unun cevabı yim Muha- tabını " dikkatle süzdü Galiba sizdiniz “bana haber yezii” dedi. Sonra bir hatırasını nakletti. Su- ali soran muhabir, gazetenin işleri- nin iyi gitmediği sıralarda Tansuya gelerek gazetede olanları nakletmiş ve Aydın Yalçının, kendisine sorulan bir sual üzerine, "Canım, biz Ziya Tansuyu bir sus payı olarak aramı- za aldık. Hele biraz sabredin, nasıl olsa yakında tasfiye ederiz" dediği- ni nakletmişti. Muhabir başka sual sormadı. Toplantı son derece ilgi çekmeğe başlamıştı. - Muhabirler not almağa koyuldular. Bir ara gözler, bir za- manlar oÖncüde .çalışan ve sonra maddi sıkıntı sebebiyle batan gemiyi terkeden acar muhabir Mete Akyol ile Mustafa Ekmekçiye çevrildi. İki muhabir de hem gülüyor, hem de Tansunun bu işte haklı olduğunu ifa- de ediyorlardı. Ekmekçi bir ara ar- kasına döndü ve bir arkadaşına: "— Bazı hâdiseleri o bilmiyorum ama, Ziya Tansu bu dâvada haklı" dedi. u, son çâre olarak öncüyü idare edenleri ikaz maksadıyla bireri protesto daha çektiğini belirttikten! sonra: "— Samimiyetime itimat etmeni- zi isterim. Benim tek gayem, gazete- nin yaşamasını temindi" dedi. Son Havadis gazetesinin muhabi- ri Aydın Köker, Tansuya, bir .destek- le iş görüp görmediğini sordu. Tan- "— Bir takım yardımlar oldu. Fa- kat bunlar sâdece bir şahsın yardım- ları değildi. Öncü, Milli Birlik Komi- tesince yaşaması istenen bir gaze- teydi. Tabii bu arada ben de bazı kimselere ' angaje OOldum" şeklinde cevap verdi Fakat muhabiri latmak için: "— Maksadınızı anlıyorum. Siz meşhur Alpaslan Türkeşle olan ilgi- yi bahis konusu etmek istiyorsunuz" dedi ve izah etti. Kendisi bir iş adamıydı ve bir or- ganizasyon vazifesi kendisine veril- mişti. İşin içindeki mesuliyeti, en az Aydın Yalçın kadardı. Aydın Yalçın, Fikret Ekinci ve Ziiya Tansu, Tür- keşle aynı derecede münasebet kur- muşlardı Netice Bösın toplantısı Şinasi Nahit Ber- kerin salona girmesiyle birlikte sona erdi. Zaten mesele de anlaşıl- mıştı. Tansunun ifadesine göre,, ga- zete elinden, hükümetin adı kulla- nılarak; bizzat Fikret Ekinci ve Ay- dın Yalçın tarafından alınmıştı. Bun- dan sonra bu işin hesabı adlima- kamlar önünde görülecek ti AKİS. 17 TEMMUZ 1961 daha da aydın-