mış bulunuyordu. Esasen, Örfi İda- re Kumandanlığı tarafından verilen "nezarete alma karan" Emniyet Mü- dürlüğüne geçince iş planlanmıştı. O gün 18 Mayıstı ve saatler 15'i gösteri- yordu. Emniyet Müdürlüğü işe, neza- ret altına alınacak olanların yerleri- ala tespiti ile başladı. Becerikli po- lislerden müteşekkil dört ekip, ha- rekete hazır vaziyete getirildi. Her şahsa iki ekip düşüyordu. Ekiplerden biri işyerlerinde gerekeni yapacak, diğeri ise evlerde arama faaliyetine geçecekti. Emre göre de her ekip, he- defe vasıl olunca telefonla durumu merkeze bildirecekti. Gerçi bu ka- dar teferruat, işin mahiyeti bakımın- dan pek lüzumsuzdu ama, gene de Emniyet Müdürlüğü tedbirde kusur etmiyordu. Aziz Nesin, Gazisinanpaşadaki iş yerinden alınıp nezarete konulduğu sırada, ikinci ekip Beşiktaşa, Hay- rettin İskelesine doğru yola çıktı. Bu ekibin vazifesi, Gülekin Taninin başı- na oturttuğu mutemet adamı İhsan Adayı işyerinde tutup Örfi İdareye teslim etmekti. Bu sırada Tanin Gazetesinde ol- dukça mühim bir toplantı yapılmak- taydı. Tanin Gazetesi atat 20 sula- rında baskıya girdiği için Tanin de iş- ler erken bitiyordu. İhsan Ada, ya- nında çalışan fikir İşçileriyle bir top- lantı yapmak arzusunu bir kaç gün evvelden izhar etmişti. Haftanın so- nundaki o gün de işler erkenden bit- miş ve Tanin yazı kadrosu, gazetenin dışı şatafatlı içi köhne binasının İs- tihbarat Odasında toplanmıştı. Mute- met Gülekofil Ada, nev-i şahsına münhasır aceleci ve garip haliyle İs- tihbarat Odasına girdiğinde (bütün kadroyu kendisini bekler buldu. Göz- lüklerinin altından O karşısındakileri şöyle bir süzerek hafifçe gülümsedi ve: "— Hazır hepiniz buladayken, bir aile toplantısı yapalım" dedi ve son- ra ellerindeki mukavele suretlerini işaret ederek: — Herhalde itirazınız yok? Zira hükümlerin hemen hepsi sizin lehini- ze" diye ilâve etti. Tanin mensuplarıyla evvelden hu- kuki bir mukavele yapılmamış ve bir ön - mukavele ile iş savuşturulmuştu. İşte şu kadar ay sonra, sosyalist Gü- lekin gazetesinde fikir işçilerinin ka- nuni mukaveleleri imzalanacaktı. Sa- atintam 18.30'a yaklaştığı sırada aile toplantısı, odacının içeriye girmesiy- le inkıtaa uğradı. Odacı, İhsan Ada- nın kulağına eğilerek bir şeyler fısıl- dadı. Ada hiç istifini bozmadan: "— Şimdi toplantıdayım. On - on- beş dakika sonra gelirim" dedi ve kaldığı yerden devam etti. AKİS, 22 MAYIS 17961 Fakat dışarda bekleyenler pek sa- bırsız olmalıydılar ki, odacı bir defa daha içeri girdi ve İhsan Adaya bu defa sesli olarak: "— Beyefendi, arkadaşlarınızın işi çok aceleymiş. Dışarda sizi bek- liyorlar" dedi. Bu defa Adanın cevabı: "— Peki, şimdi geliyorum" oldu. Bir kaç dakika sonra -toplantı za- ten sona ermişti- Ada dışarıya çıktı. Bekleyen üç sabırsız adam, Adaya doğru ilerliyerek kendilerini tanıttı- lar. Gelenler sivil polistiler. İhsan A- da için o andan itibaren her şey kar- makarışık bir hal aldı. Birden mora- li pek bozulmuştu. Sivil memurlar A- daya durumu kısaca anlattılar ve kendileriyle birlikte Örfi İdare Ku- mandanlığına gelmesi gerektiğini bü- İhsan Ada Tehlikeli temayüller dirdiler. Ada, Aziz Nesinin de nezaret altına alınmak üzere olduğunu öğren- di. Her şey son derece sessizce ya- pıldığı için, Tanin kadrosu ilk önce hiç bir şey hissetmedi. Adanın üst kattaki Umumi Neşriyat Müdürlüğü odası da iyice arandı. Tanin mensup- ları evlerine dönmek için Adanın ga- zeteden ayrılmasını o bekliyorlardı. Kapıcıdan, Adanın üç arkadaşıyla birlikte gittğini öğrendiler ve onlar da idarehaneyi terkettiler. Bu sırada bir polis jeep'i, Adayı Örfi İdarenin İrtibat Subaylarına teslim etmek için Hayrettin İskelesinden yola çıktı. Taninde haber geç öğrenildi. Nö- bete! kalan sekreter, muhabirr ve fo- toğrafçı, habere geç vakit muttali oldular. O sırada saat tam 23'dü. Du- rum derhal Ankaraya telefonla u- BASIN laştırıldı ve sosyalist patron Gülekle temas temin edildi. Taninin kalıpları rotatife yerleştirilmiş bulunuyordu. Patran Kasım Gülek evvela tevkif sebebini sordu. o kıya geçilip geçilmediğini öğrenmek istedi. Karşıdan: — Geçilmedi efendim" cevabı verilince, Gülekin yüzü güldü. Derhal, beşinci sayfadaki İhsan Ada isminin kazınmasını emretti. Halbuki, Ana- doluya yetişmesi için gazetenin bir kısmı basılmış bulunuyordu. Emir ye* rine getirildi ve beşinci sayfadaki İh- san Ada ismi kazındı. Daha sonra te- lefon talimatıyla, gazetenin iki men- subunun nezaret altına alınma hadi- sesinin haberi formüle edildi. Nite- kim ertesi gün bir kısım Taninde a- kıllara durgunluk veren bir haber in- tişar etti Tabii bu haber, kazanma hâdisesinden evvel Anadoluya sevke- dilen gazetelerde görülemedi. Haber şöyleydi: "Dört gün öncesine kadar gazete- mizde fıkra yazan Aziz Nesin ile Neşriyat Müdürü durumunda olan İhsan Ada, dün Örfi idare Kuman- danlığının emri ile nezaret altına alın mışlardır. Evlerinde ve iş yerlerinde arama yapıldığı öğrenilen bu şahıs- la:' hakkında bir süreden beri komü- nizm propagandası yapmak suçu ile takibata geçildiği sanılmaktadır." Sonra da, hâdisenin kısa bir öze- ti veriliyordu. Bu sırada haber bütün Babıâlide yalan yanlış duyulmuştu. Hemen ga- zeteler obaskılarım durdurdular ve hâdise hakkında süratle malümat toplamağa gayret ettiler. Tabii, bâzı yanlışlıklar da olmadı değil. Meselâ Milliyet gazetesi, nezaret altına alı- nanlar listesine Melih Cevdet Anda- yın da ismini ithal etti. Ayni hata başka gazetelerde de vuku buldu. Fa- kat onlar kalıp değiştirerek hatayı tashih ettiler. Milliyet, ertesi gün bir açıklama yayınlamağa karar vererek rotatifim döndürdü. Bir tutum ki... Hâdise böylesine yıldırım süratiyle inkişaf edince, basın mensupları- na çok iş düştü. Hemen Ankara ve İstanbulda bir "Güleği arama faali- yeti" başladı. Fakat tek talihli Mil- liyetin becerikli (o muhabirleri oldu. an Güleği yakaladılar ve hâdise da malümat istediler. Gülek, dokusu pek fütursuzdu: — Aziz Nesin bir hafta önce gazetemizden ayrılmıştı. Melih Cev- det Anday ise, esasen kadroda değil- dir. Kendisi telif ücreti karşılığı ya- zı yazar. Bu konuda başka bir şey bil- miyorum" diye kestirip attı. Meraklı gazeteciler hemen ertesi 7