mesiyle ortaya çıktı. Yetki kanunu- nun çıkışını, Başkan vekili Kirazoğ- lu, zabıtlara göre "mevcudun ittifa- kıyla" diye ilân etmişti. Haftanın başından itibaren kısım kısım millet- vekilleri çıktılar ve kendilerinin oy- lamaya katılmadıklarını, hattâ a- leyhte parmak kaldırdıklarını anlat- tılar. Zaten 186 tanesi bu hususu Yüksek Soruşturmadaki sorgusu es- nasında belirtmişti. Onlara ilâveten daha bir elli milletvekili aynı maze- reti ileri sürünce gülmekten kimse kendini alamadı. Peki, bu kanuna kim oy vermişti? O, mahkemenin dahi tadını çıkartan Mükerrem Sarol bile kalktı ve lacivert elbiseleri içinde pek şık: — Ben de oy vermedim, efen- dim.." demekten geri kalmadı. Hele Kemal Özçoban büyük bir Meperesin meş- hur oTahki- kat Komisyonu- nun Ur rapor hazırladığa ve bu raporun, Ko- misyon mazbata muharriri dehşe- tengiz Nusret Ki rişçioğlunun €- vinde 27 Mayıs sabahı ele geçi- rildiği o biliniyor- du. Rapor, ni hayet Yassıada- da açıklandı. Bil- dirildiğine -ve Kirişçioğlunun kabul ettiğine- göre bu, eski harflerle ya- zılmış -Kirişçioğlu da yeni harfler- le yazacak değil ya!- 285 sayfalık bir eserdir. Daha doğrusu şaheser. Nitekim, Başkan Başol bunun ka- rar kısmını okuttuğunda zavallı D. P. nin 1960 yılında hangi ellerde kalmış bulunduğu bütün açıklığıyla meydana çıktı. Düşünmek lazımdır ki, 1960 yılmda D. P. Grubuna isti- kamet veren Nusret Kirişçioğludur! Bu dehşetengiz adama, anlaşılı- yor ki efendisi, memleketteki hava karşısında munis bir rapor hazırla- ması emrini vermiştir. Munislik ve Kirişçioğlu! Buz ve ateş nasıl yan- yana geldiğinde ortaya cıvıklık çı- karsa, Tahkikat Komisyonunun ra- poru hikâyesinde de aynı fiziki hâ- dise gerçekleşmiştir. Menderes "mu- nis olsun" dedi ya.. Kirişçioğlu dü- şünmüş: Munislik nasıl olur ? Tek- lif yapmak suretiyle! Kirişçioğlu da, tekliflerini İsmet İnönüye yapmış, Dehşetengiz adamın istediği şudur: İsmet İnönü, Meclis mi olur, basın toplantısı mı, işte bir yerde çıkacak Dülger AKİS, 22 MAYIS 1961 samimiyetle ve arkadaşlarının hiddet dolu nazarları altında Yetki kanunu- nun Anayasaya tamamen aykırı oldu- Şunu söyleyince, savunmalarım "Mec- listen çıkan kanunun Anayasaya ay- kırılığı ileri sürülemez" abes tezi ü- zerine bina etme niyetinde olanlar fe- na halde homurdandı) ar. Bunları çileden çıkaran başka bir husus, başta Esat Budakoğlu, munis bilinen düşük milletvekillerinin ken- di mücadelelerini şahit ve delil gös- tererek ortaya dökmeleri oldu. Bu- dakoğlunun şahitleri arasında. C.H.P. Genel Sekreteri İsmail Rüştü Aksal da vardı. Aksal, bitirdiğimiz hafta- nın sonunda başkentte Budakoğlunun sözlerini teyit etti ve bunları şahit o- larak Yassıadada da açıklamaktan çekinmeyeceğini söyledi. Munislerin kendilerini bu verimli Bir İktidar Bö ve Kirişçioğlu tarafından eline tu- tuşturulmuş açıklamaları Türk mil- letine okuyacak! Kirişçioğ-lu bunla- rı bir bir hazırlamış. Okurken gül- memenin imkânı yoktur. İsmet İnö- nü D. P. nin hiç kimseye bir karış toprak vermeyeceğini bildirecek. Sonra ilan edecek ki D. P. kızları- mızı Amerikalılara da satmamakta- dır. D. P. demokrasiden başka gaye de taşımamaktadır. Tahkikat Ko- misyonunda ise Anayasaya aykırı hiç bir taraf yoktur ve tamamile meşrudur. Kirişçioğlu bunları ciddi ciddi sıralamış. a, hepsi bu değil. İsmet İnö- nü, millete bir de teminat verecek. Diyecek ki: "Ey vatandaşlar, bu ği mu? Hani artık Kiriş- çioğlular, San - carlar, Dülgerler tarafından tem- sil edilen D.P.? İşte o, seçim yapmamazlık as- la etmeyecek ve b e iktidarı kuzu kuza tes- lim edece İşin nedi tarafı, bu teklif - lerdeki D. P. ve bilhassa lideri Men- deres için mevcut o haysiyet kırıcı, iki paralık edici noktanın D. P. Gru- bunun bir çok üyesi tarafından Yas- sıadada bile anlaşılamamış bulun- ması. Nitekim o üyeler Başkan Ba- şolun "İsmet İnönü bunları ne diye söylesin? Bunlarla onun ve partisi- nin ne alakası var?" sualine Kiriş- çioğlunun cevabı "Efendim, bir va- kıa gerçek olduktan sonra her iyi Kirişçioğlu YASSIADA DURUŞMALARI şekilde savunmaları, bitirdiğimiz haf- tanm sonunda müfritlerin şiddetli hücumlarına yol açtı. Rey verdikle- rini saklayamayacak durumda olan- ların hücumlarında ön safı Enver Ka- ya, Enver Dündar Başar ve Halil Turgut işgal ettiler. Bunlara bakı- lırsa, bütün D.P. milletvekilleri ta- sarıya bal gibi oy vermişlerdi. Baş- yapmıştı. mak için yalan söylüyorlardı. canlı Halil Turgut: — Yassındada tezgâha konul- muş tertipler var!" diye haykırdı. Başkan bu tertiplerin ne olduğu- nu sorduğunda, bir kısım milletve- killerinin kendi aralarında anlaştık- larını ve sanki ayrı bir ogrupmuşlar gibi isimler vererek Divanı şaşırttık- larını ileri sürdü. yle Battı! niyetli kimsenin bunu söylemesinden daha tabii ne düşünülebilir!" tar- zındaki demagojisini hiç gülümse- meden dinlediler. Hak verenleri bile vardı.. Öyle ya, İsmet İnönü çık- sın, millete bunları söylesindi! Ama bunlar, o tarihlerde kendi liderlerinin, Menderesin, radyolarda bangır bangır bağırdığı hususların ta kendisi değil de, neydi ki? De- mek ki bizzat Demokratlar, İçlerin- den emindiler ki Türk milleti ancak İsmet İnönünün söylediklerine inan- makta, kıymet vermektedir. Ancak İsmet İnönü, Türk milleti nazarın- da sözü kıymet taşıyan liderdir. En, eğer o "D.P. dürüst seçim yapacak- tır" derse memlekette huzur sağla- nacak ve yüreklere emniyet gelecek- tir. Varsın Menderes sabahtan ak- şama, akşamdan sabaha aynı türkü- leri söylesin. Türk milleti sâdece İnönüye inanacaktır. Ah, üstadlar! Madem bu hale gelmiş, öylesine itibarınızdan ol- muşsunuz ki, kendi partiniz hak- kında dahi teminat vermeyi İnönü- den bekliyorsunuz, görüyorsunuz ki Türk milleti ar- tık sâdece İnönü- ye inanıyor O halde iktidar san dalyasına dört el- le sarılmaktaki Heye- ne sağlayabilir? Üzerine çıkıp, boynunuzu ikili- ğe daha rahatça uzatabilme ko- laylığından gay- rı? Sancar