DÜNYADA OLUP BİTENLER Doğu - Batı Buluşmaya doğru (Giride bıraktığımız hafta sonunda dinlenmek üzere Florida'ya giden Başkan Kennedy, hiç de umduğu gibi dinlenemedi. Palm Beaoh'teki villâsı- nı saran gazeteciler ne yapıp yapıp Başkandan bir demeç almak için akla gelmedik yollara başvuruyorlar, yal- nız Başkanın değil, çevresindekilerin de rahatım kaçılıyorlardı. Rahatı ka- çanların başında, hiç şüphesiz Başka- nın basın sekreteri Pierre Salinger geliyordu. Her ortalıkta görünüşünde, gazeteciler Salinger'i soru yağmuru- na tutuyorlardı: Ortalıkta, Başkanın Krutçef ile ikili bir buluşma yapmak kararı verdiğine dair söylentiler do- laşıyordu, acaba bu söylentiler doğru muydu ? Salinger, bu soruyu, her se- ferinde "şimdilik ln söyleyemem" diye cevaplandırıyo Ancak, hafta sonu Yatili bitip de Kennedy Washington'a dönünce du- rum hemen aydınlanıverdi. Evet, söy- lentiler doğruydu. Başkan bu ayın sonunda yapacağı Fransa ziyaretin- den sonra Haziran başında Viyana- da Krutçef ile ikili bir görüşme yap- mayı kararlaştırmıştı. Kennedy'nin bu kararı, geçen salı günü Beyaz Sa- raya yarım saatlik bir ziyaret yapan Moskovanın Washington Büyükelçisi Mençikofa bildirilmiş, o da bunu Krutçefe ( bildireceğini Krutçef in böyle bir buluşmayı öte- den beri istediği bilindiğine göre, ar- tık iki büyük lider arasında yakında bir görüşme yapılmasını beklemek, fazla hayalperestlik olmıyacaktı. Sebepler, sebepler... Bilindiği gibi Krutçef, Kennedy ile ikili bir görüşme yapmayı, e- rikanın yeni Başkanı daha işbaşına geçtiği zaman istemiş, fakat Kennedy bu görüşmenin faydasına inanmadığı için anlaşmazlıkların olağan diplo- matik yollardan çözülmesi yolunu seçmiştir. Fakat zaman ilerledikçe Kennedy de dünyanın bugünkü duru- munda olağan diplomatik yollardan bir sonuca ulaşılamıyacağını anlama- ya başlamıştır. Örnek olarak, Cenev- re de aylardır uzayıp giden atom de- nemelerini durdurma konferansının hâlâ bir laf pazarı olmaktan öteye gidemediğini, Laos çıkmazının millet- lerarası bir konferansta nasıl bir hal çâresine bağlanacağının hâlâ biline- mediğini söylemek mümkündür. Üs- telik, iki lider arasında iyi kötü bir pazarlık yapılmadıkça, bazı ülkelerin iki blok arasındaki yerini tesbit et- mek de gün geçtikçe güçleşmektedir. Kongo meselesi şimdilik uyumuş gö- rünmektedir, ama, ilerde yeniden or- 28 taya çıkmıyacağını kimse temin ede- mez. Küba gelişmelerinin nereye ka- dar varacağım kimse tam olarak bi- lemez. Güney Doğu Asya ülkeleri- nin durumunun dünyanın başına neler açacağını da kimse kestiremez. Bü- tün bunlar iki lider arasında açık a- çık görüşülmeli, anlaşmazlıklara bir hal çâresi aranmalıdır. İşte, birbiri ardına sıralanan bütün bu sebepler, sonunda Kennedy'yi Krut çefle (Obuluşmaya (sürüklemektedir. Ancak, Başkana yakın çevrelerden sızan haberlere bakılırsa Kennedy'yi uzun zamandır istemediği ikili bir Doğu ve Batı ülkeleri temsilcileriyle, bunlar arasında dengeyi sağlamaya yetecek sayıda tarafsız devlet temsil- cilerinden, Sovyetlere göre ise, her birine veto hakkı tanınacak bir Batı- lı, bir Doğulu, bir de tarafsız devlet temsilcilerinden kurulmalıdır. o Eğer yapılacak Kennedy-Krutçef görüşme- sinde bu anlaşmazlığa bir çare bu- lunmazsa, bunun bütün silahsızlanma görüşmeleri üzerine büyük tesirleri olacağından şüphe edilmemelidir. İşsizlik ve silahlanma Ge Başkana yakın çevrelerden sı- zan haberlere bakılırsa, Kennedy Nikita Krutçef - John Kennedy Büyük başın büyük derdi görüşmeye sürükleyen en önemli se- bep, silâhsızlanma meselesidir. Baş- ken, Cenevredeki atom denemelerini durdurma konferansının hâlâ bir a- dım bile ilerliyememiş olmasından Sovyetleri sorumlu tutmakta, Krut- çefe, eğer bu durumda bir değişiklik olmazsa Amerikanın atom denemele- rine yeniden başlıyacağını bildirmeye kararlı görünmektedir. Bilindiği gibi, bu konferansta Sovyetler, atom de- nemelerinin yasak edilmesini kabul etmekle beraber, bu yasağı denetle- leyecek kurullarının yapısı üzerinde Batılılarla anlaşamamaktadırlar. Ba- tıılara göre bu kurullar, eşit sayıda Amerikanın savunmasına vereceği yeni yönü de, bu buluşmanın sonucu- na bağlamıştır. Eğer iki "K" arasın- da bir anlaşmaya varılamazsa, Birle- şik Devletlerde büyük bir silâhlanma hareketine girişileceği söylenmekte- Başkanın bazı akıl hocalarına göre, Birleşik Devletlerde sayısı şu sırada beş milyona ulaşmış bulunan işsizleri bu durumdan kurtarmak i- çin girişilecek en uygun amme har- camaları, silâhlanma alanında yapıla- cak harcamalardır. Başkan Kennedy'nin, bu akıl hoca- larının sözlerine ne kadar kulak ver- diği bilinemezse de, Amerikan diplo- AKİS, 22 MAYIS 1961