3 İhtilâl ve Sonrası Menderes zulmünün en kuraklık günlerinde, sonradan hakların- da "Bir Kısm Basili" diye takiba- ta girişilen dergiler ve gazeteler ana söylüyorum, ge sen anla” kabilinden i üç memleketin Irak, Küba re Kore ta sayede Tür- kiyenin âdeta kendi meseleleri ol- muştur. Menderesin ideal arkada- şı ve akıl hocası Nuri Haldin leşi Bağdat sokaklarında sürüklenince. Fidel Castro Berber lazımdı Batista Castro'nun oOönünde pılıyı pırtıyı toplayıp kaçınca, Syugman Rhee gençlerin ayaklanması karşı- -ında iktidarı terkedince Türkiyede hürriyet için mücadele edenler bi- raz daha cesaret bulmuşlar, ümitle- rinin arttığım hissetmişlerdir. Bağ- dat, Havana ve Seul ihtilâllerinin bizim için birer hususi mânası bu- lunduğundan dolayıdır ki bugün o di; olanlar Türkiyede dik- katle takip edilmektedir. Aslında, Hürriyet Mücadelemizin nasıl ora- Ancak bu hususta anlaşmaya kolay- lıkla varılacağı tahmin «dilmektedir. Karma komisyonda müzakere edile- cek çetin cevizler arasında, Uç. yıl Genel Kurmay Başkanlığı yapanla- rm otomatikman Senato üyeliği ko- AKİS, 22 MAYIS 1961 lardaki hürriyet mücadelesinden aldığı dertler ve İhtilâlimizin de oi ihtilâllerin bugünkü ii alacağı dertler var- dr ihtilalin üçünün de, demok- ratik bir idare kurma gayesiyle ba ttan dığı bir gerçektir. Şüphesiz bunda, ihtilâlin doğduğu vasatın va birinci derecede rol oynamıştır. Ne Irakta, ne Kubatla, ne Korede pal iye hazır, onun tadını almış, ondan vazgeçmez bir cemiyet ihtilalciler üzerinde müsbet tesir gösterebilmiştir. Ama bugün- kü e ihtilalcilerin davranış- a büyük yayı bulunduğu nasıl inkar olunabilir Irakta, ihtilalin akıttığı kan ih- tilalin ayak bağı olmuştur. Belki Kasım gerçekten normal bir çeki ye dönüşün taraftandır. Ancak y. yılanlar, kendisine "gitmek" ihti. malini korkunç bir ihtimal olarak göstermektedir. Kasım, en fazla ha- yal edilirse, belki bir gün güdüm- lü demokrasi denemesine girilebile- ekti ği te kadar bir başka nn kendisini götürmezs Kübada, “Castro ihtilalin emniye- tini ihtilâlin devam ettirilmesinde gördüğünden dolayıdır ki bugün tı, huzuru çmış, imkanları tamamen kaybolmuş, hadiselerin ti- nimde bir yaprak vaziyetine düş- müş durumdadır. Castro'nun hata- . Havanaya girdiği gün sakalını sürükleyip rasi getirebilir, kümet etme yolunu açardı. Ama damarlarında otuz yaşın ateşi ya- nan e en kolay sandığı, as- lında ten in yapışmış, şiddet vasıtasıyla çalışmış ve başını bagir “dertle” rine sokmuştur. Bu dertlerin o başı mutlaka yiyeceğini tahmin etmek için kâhin olmak lâzım değildir. Korede ise, ihtilâlden sonra ge- pm iktidar bir iyi idare bedelini »demektedir. Dik- tatörler düşerler. Ama arkalarında, mirasların en ağırım bırakırlar. Bu miras, yeni ve demokratik idarenin omuzlarına bütün ağırlığıyla binin- nusu da bulunmaktadır. M.B.K. nin bu konuda ısrar edeceği tahmin edil- mektedir. Zira bu, Ordudan gelen bir arzudur. Manafih bitirdiğimiz haftanın son günü Anayasa konusunda baş- ce altından kalkmak için mutlaka “büyük devlet adamı" olmak gere- kir. Böyle hallerde, iktidarları an- cak memleket, hattâ dünya çapında prestij sahibi kimseler ve onların idaresindeki basiretli idareler kur- tarabilirler. Zira millete vaad edile- bilecek şey, fedakârlık ve stkıntı- dan ibarettir. Aslında, giden dikta- törün marifeti olan o köprü aşılın- caya kadar, mutlaka yıpranacak iktidarla dayanması, bozguna uğ- General Kasım Kan tuttu ramaması, nurluklar karşısında es- ki diktatörün saptığı yola eapma- mıiı, demokratik evresini tamamladıktan sonra- gitme paha- sna prensiplerinden a; lazımdır. Hasta cemiyetlerin bir erlinde ye tabiidir. AN- cak doktorun u bilmesi ve derdi tedavi yerine ln verip u- yuşturma yoluna gitmemesi şarttır Eğer bizim ihti , bu ders- lerden faydalanırsa, emsalsizlik vas- fını perçinlemeya mutlaka muvaf- fak olacaktır. kentte huzur dolu bir hava esiyor ve varılacak netice ne olursa olsun Ana- yasanın. ruhta bir zedelenmeye mâ- b adan, anlayış içinde iki İisyet tarafından o çıkarıldığı nokta- sında ittifak ediliyordu. 17