Robert Koleji bitirdikten sonra Yale Üniversitesinde üç sene TejisÖr- lük ve aktörlük tahsil etmiş olan mü- teşebbis Haldun Dormenin müzikal komedi, çok sevdiği, zevkle seyretti- gi ve senelerdir yapi k istedi bir ti- yatro türüdür. " ala Douce"u 1958 de Pariste Üre Tiyatrosunda seyrettiği zaman, prodüksiyonunun çok basit olduğunu nazarı itibara a- larak bir başlangıç hüviyetiyle Tür- kiyede tatbika karar vermiştir. An- cak telif hakkının satın alınması ba- zı müşküller doğurduğundan, plânı- nın tahakkuku 1960-61 sezonuna ka- dar gecikti. Nihayet müellifle umu- mi hasılattan vergi çıktıktan sonra kalacak paranın yüzde altısı üzerin- den mutabakata vardır varılmaz, kol- lar sıvandı. Yüzde dört te, mütercim Nisa Serezliye verilecekti. 33 yaşın- daki hamleci Dormen paraca, tek- nikçe ve kadroca kendi imkânlarını kat kat aşan çetin bir işe girişti. Ev- velâ, müzikal tiyatro mazisi olan tek bir fert bulunmıyan kadrosunu, beşi amatör, sâdece biri profesyonel -ope- ret tiyatrosundan yetişme Mehmet özekit- altı kişiyle takviye etti. Mü- zikal komedilerin ağır gideri, çoğu zaman -bilhassa Haldun Dormen Ti- yatrosu için- bir yıkımdı. O engel de aşıldı. Atlas sineması sahibi, hem 17 kişilik salonunu, hem de 40 bin lira- lık masrafın yüzde 50 sini vererek müzikal komediye yarı yarıya ortak oldu. Teknik imkânsızlıklar da, azimle yere serildi. Tam iki ay müddetle, ge- celi-gündüzlü çalışıldı. Haldun Dor- men Tiyatrosunun bir grup sanatkârı paralel olarak, Küçük Sahnede Karl Wittlinger'in oOSamanyolunu (o oyna- maktaydı -hâlâ devam etmektedir-. Dansa ve şarkıya alışık olmadıkların- dan, bütün sanatkârlara, evvelâ ca- zip karşıladıkları müzikal komediye intibak, son derece zor geldi. Dans- ların başlangıcında nefes nefese ka- lanlar ve adele hamlığından şikâyet edenler çıktı. Hemen hemen hepsinin sesi kısıldı. Basit ses kısıklıklarının, sıcak sütle çalkalanmış çiğ yumurta ve bal veya sahlep içmek, firınlan- mış günnüklü elma yemek, vicks yut- mak kabilinden kocakarı ilâçlarıyla giderilmesine çalışıldı. Böyle kuwvet- li gıdalar, alerjilere ve dolayısıyla kaşıntılara yol açtı. Ses kısıklığı iyi- ce azıtınca da, hekimin kapısı çalın- dı. Üstelik, tiyatroya hiç elverişli ol- mıyan, akustiği kötü Atlas sinema- sında zorlamak gerekiyordu. Aynı zamanda hem rejisör, hem de artist olan Dormene -hem de tam 7 Mayıstaki İstanbul Festivaline dahil edilen Gala Gecesi-, doktor tarafın- dan veduz iğneleri yerildi. Değil şar- ki söylemek, konuşmak dahi kati AKİS, 22 MAYIS 1961 surette yasak edildi. Ama dublörü olmıyan Dormenin -hiç birinin yoktu ya..- bunlara kulak asacak hali yok- tu ki! Ortada bir iddia ve prestij me- selesi vardı. Müzikal Direktörlük, istanbul Be- lediyesi Konservatuvarı hocalarından kompozitör Cenan Akına verildi. Pi- yanist Akın, her gece 500 lira alan kendi de dahil, yedi kişilik orkestra- sını, mensubu bulunduğu Şehir Or- kestrasından kurdu. Koreografi ders- lerini, İtalyan asıllı bir dansöz, Ma- ritza Boralı deruhta etti. Tecrübeli bir koreografi hocası olan Boralı, as- lında Ses Operetinde vazifeliydi. Ora- da hem koreograf i dersleri vermekte, hem de gerekirse arada sırada dans etmekteydi. Konunun ifadesine tıpa- tıp uyan cazip kostümleri, Dormenin kız kardeşi, moda desinatörü tatlı Güler Erenyol hazırladı. Erenyol "Ir- ma la Douce"u Londrada görmüştü TİYATRO ama, tamamen unutmuştu. Zira aynı müzikal komedinin, bir gün gelip te Türkiyede, kostümlerinin hazırlan- masının kendisinden isteneceğini ak- lının ucundan geçirmemişti. Temsilin en muvaffakiyetli yönlerin- den biri de, Küçük Sahnenin genç ve dekoratörü Teoman sahneye renkli ve sevimli bir hava veren “dekorları olmuştur Tatlı İrma Haldun Dormen 1958 yılında Paris- te, Gramont tiyatrosunun üçün- cü sırasındaki 12 numaralı koltuktan "Irma la Douce —Tatlı Irma"yı sey- rederken zihninde derhal bir isim çakmıştır: Gülriz Süruri! Halbuki Dormen o tarihe kadar Sürurinin ne bir dansım görmüş, ne de sesini işit- mişti. ülriz Süruri, 1928 senesinde Ka- dıköyde dünyaya gelmiştir. Gülri- Serezli - Süruri - Erbulak Bir çiçek iki böcek