ğını göstermek istemişlerdi! Aksi halde, yüksek rütbeli askerler nasıl iştirak edebilirlerdi? fitnem Men- deresin arkadan yürüyüşü de baş- ka nasıl izah olunabilirdi? Naciye hanım bir an tereddüt etti. Fakat Kızılayın havasından aldığı intiba eşinin bu tahmininden o kadar fark- lıydı ki, sözlerinde ısrar etti. 27 Mayıs sabahı Alicanlar, ce- reyan eden hadiselerden habersiz, saat 6.30'a kadar uyudular. Sokak- tan gayri tabii sesler işitince balko- na fırladılar. Uzaktan bir radyo se- si geliyordu. O zaman kendi radyo- larını dâ açmağı akıl ettiler. Naci- ye hanım gene ağlamağa başladı. Tabii, bu sefer, sevinçten. Alican İhtilali de, bazen eşini bile çileden çıkaran soğukkanlılığı ile karşıladı. Bütün meselelerin hal- ledildiğini zanneden eşine, asıl işin bundan sonra başlıyacağını hatır- lattı. Telefonları henüz yokta, öğle vakti bir yarbay arkadaşları uğra- dı ve İhtilâli yapanlar hakkında ancak ondan malumat alabildiler. Akşamı üzeri Kızılaydaki şenliklere İştirak ettikten sonra evlerine dön- düler. Erkenden yattılar. Yeni uyu- yardı ki kapı çalındı. Saat 23 Idı. Naciye hanım kapıyı aralayınca makineli tabancalı bir subayla kar- şılaştı. Birden heyecanlandı, fakat askerin yanında Prof. Cahit Talası görünce bir rahat nefes aldı. Koca- sına Cahit beyin kendisiyle görüş- mek istediğini haber verdi. O da he- men bu vakitsiz misafirlerin yanına çıktı. Prof. Talas bir kaç cümleyle vaziyeti izah etti. Ekrem Alicana İhtilal Hükümetinde vazife tekli- fine gelmişlerdi. Yanındaki subay Fikret Ekinci adında biriydi. Ek- rem bey düşünmek için mühlet iste- di. Misafirler, gidince karı kocada uykudan eser kalmadı. Naciye ha- nım her zamanki gibi heyecanlı, ko- casının bu şerefli vazifeyi hemen kabul etmesini istiyor, o ise işin mahzurla taraflarını düşünüyordu. Saat beşe kadar münakaşa ettiler. Neticede Alican kararım verdi ve yatağına yatıp, uykuya daldı. Tek- lifi reddedecekti. Sabah 7,80 da ak- şamki misafirler tekrar kapıyı çal- dılar. Ekrem bey kararım bildirdi. Bunun Üzerine Orgeneral Cemal Gürselin kendisiyle görüşmek iste- diğini söylediler. Alican Cemal Pa- şanın yanından çıktığında bambaş- ka bir insan olmuştu. O gün saat 15 te kati cevabını verdi. Akşam Radyo, İhtilâl Hükümetinin Maliye Bakanı olarak Ekrem Alicanın is- mini memlekete ilan etti. Pazartesi sabanı Alican işinin başındaydı. 7 AKİS, 22 MAYIS 1961 EŞLERİNİN AĞZINDAN GÜNÜN ADAMLARI ay orada kaldı. İstifa ettiği gün ye- ni bir parti kurmağa kararlı değil- di. Fakat arkadaşları çok ısrar edi- yorlardı. O da bunu vatani bir va- zife addettiği için razı oldu. Böyle- ce Ekrem Alican Yeni Türkiye Par- tisinin Başkanı seçildi. İntizam nümunesi bir insan ayan Alicanın anlattığına göre eşi son derece temkinli, intizam- lı, ölçülü bir insan. Dışarda olduğu gibi evinde da bir takım prensipler- le hareke: eder ve bunlardan hiç şaşmaz. İlk evliliklerinde Naciye hanını kocasının bu halini yadırga- mış. Sonra, zamanla alışmış. Ak- şamlan üzerinden çıkan elbiseleri sanki bir daha giymiyecekmiş gibi dikkatle asar ve dolaba kaldırır. O- dasını a bıraktığı vaki değil- dir. Eşi ona "kadın olsaydın ideal bir ev hanımı olacaktın" diye takı- lır. Temiz giyinmesini sever. Çora- bı ile kravatının renkleri uymazsa aldırman ama, gömleğinin kolasını karısından başkası yaparsa giymez. Yazı masası daima tertiplidir. Lü- zumlu bütün vesikalar dosyalar ha- linde saklanır. Apartman yapılır- ken kum taşıyan arabadan bile fa- tura almış ve onu da bir dosyaya yerleştirmiştir. Sabah kahvaltısında iki kızar- mış ekmekle üç bardak çay içer. Bu, evlendikleri günden beri böyledir. Bir tek gün yanılıp ta iki çay içtiği veya üç dilim ekmek yediği vaki değildir. Öğle yemeğine kadar taş çatlasa sigara içmez. Zaten hatır gönül için hiç bir âdetinden vazgeç- men. Yemekten sonra başlayarak bir pakete yakın Yenice sigarası i- çer. Boğazına düşkündür. Hamur iş- lerini, bilhassa talaş kebabım sever. Yemeğin öyle ızgara etle, aninin ile idare edilmesine hiç yanaşmaz. Her öğün dört başı mamur, börekli tat- lılı yemek ister. Yalnız, şişmanlık- tan şikayet ettiği için ekmeğin İçi- ni yemiyor. Bütün perhizi bundan ibaret. Tabii yemeklerin hepsinin e- şinin elinden çıkması da şart. Ali- can evde hiç içki içmez. Davetlerde mecbur olunca bir kadeh alır. Za- ten Yeni Türkiye Partisinin Baş- kanının hiç bir iptilâsı yok. Gecele- ri çıkmazlar, Ancak tiyatro ile si- nemayı severler. Tabii Bakan ol- duğu müddetçe banlara gitmek im- kânı olmadı, şimdi de yeniden baş- lamadılar. Eskiden Ekrem beyin a- lış verişte yardımı olurdu. Bakanlı- ğı sırasında bu İtiyadını da kaybet- ti. Ev sahibem tatlı tatlı gülerek "anlıyacağınız, bizim aile pederşahi bir aile" diyor. Alicanların iki kızlarından baş- ka bir de üç yaşında oğulları Yu- suf var. Ekrem bey üç çocuğuna da aynı şekilde muamele ediyor, hiç birisine ötekinden fazla düşkünlük göstermiyor. Müşfik, fakat mm feli bir baba. Kışları ondan çekinir- ler. Ekrem Alican neşeli bir insan değil. Kahkaha ile güldüğü nâdir. Ancak sofrada turfanda bir şey ye-, nirken, âdet yerini bulsun diye bir kahkaha atar. Eşi "İmkan olsa da, sana her yemekte turfanda bir şey yedirebilsem" diye takılır. Eskiden tenis oynar, ata binerdi. Şimdi yalnız yürüyüşe vakit bulabi- liyor. Hiç otobüse binmez. 1951 - 54 arasında otomobili vardı. Şimdi ge- ne, Koçtan bir Consul satın aldı. Evde kafası hep meşguldür. Çok okur. Eve Cumhuriyet, Dünya, Te- ni Gün ve öncü gazeteleri gelir. Ba- zen yemekte dahi gazete okuduğu olur. Eşi dinlenmesini o bilmediğin- den şikâyetçi. Naciye hanınım yaptığı nefis kekten yerken eşinin Y.T.P. nin is- tikbali hakkında ne düşündüğünü soruyorum. Ekrem Alican partisi- nin kuruluş gayesini şöyle izah e- diyor : "Anne babanın kanları imti- zaç etmediği için doğar doğmaz ö- len çocuklar vardır. Bunları yaşat- mak için yegâne çara damarların- daki kanı büsbütün değiştirmektir. Şimdi bizim siyasi hayatımızda bir zümre bu çocukları andırıyor. Taşı- yabilmeleri için içlerindeki zararlı kanın değiştirilin, yeni bir kuvvet aşılanması lâzım, İşte, Yeni Türki- ye Partisi bunu yapmağa çalışa- cak." Basında Parti aleyhine açılan kampanyadan Naciye hanım koca- sından çok şikâyetçi. Ekrem bey tenkidleri (soğukkanlılıkla karşılı- yor. Bir neşir organları olmadığı için cevap vermekte güçlük çeki- yorlar. Bayan Alican siyasi hayatımız- da en zararlı unsurların dalkavuk- lar olduğuna inanıyor. Eşinin siyasi hayatı son on sene içinde çok inişli çıkışlı bir seyir takip ettiğinden in- sanları iyi tanıdıklarına güveniyor. krem Alicanın ölü çocuğu ya- şatmağa muvaffak olmasını temen- ni ediyorum. Nazik bayan Alican tatlı tatlı gülüyor. “— Ne diyelim? İnşallah!" Özden TOKER 27