Okurların Mektupları Bir açıklama 4 Nisan 1961 tarihli sayınızda neşrettiğiniz imzasız bir okuyu- cu mektubu, İsveçteki türk vatan- daşları arasında d e; mektuplar, uymayı taahhüt etiği niz Basın k Yasasının ruhu mânası ile ne derece el teliftir, bunu takdirinize bırakıyoruz. Fa- kat bahis mevzuu imza iz mektu- sile aşağıdaki satırları yazmak lü- muna duyduk. 1 — Hükümetimizin, pasaport ücretlerinin 20 misli artmasına se- Vo veren ani ve garip kararı- seoğlu ile alâkası yoktur. Köseoğlu, Stockholm'a gelişin- den itibaren bu radaki tü rk vat iŞ çoktandır e tesisini O arzuladığ mütevazi bir ostluk (derneğinin kurulusuna yardımcı ol ve 4000 kron İsveçte orta rm bir mühendisin aylık kazancı İsveç'te, otomobil, itina ka- pıcılarının altında da vardır. Köseoğlunun âdi kızlarla düşüp kalktığı ise e bir itham, tipik bir mübalâğa Köscoğlunun Stockholm'a gön- derilmesi, sefarette cismi olmayan, bir vazifeye atanması, 3000 küsur kronluk aylığı yine İn kendi kararıdır. bir hata varsa Hr “Köseoğlunun şahsı he- def tutul: 2— Har ve memurlarımıza ge- lince, bu zevatın vatandaşlar tara- Büyükelçiliğimizin simdiki en- supları için böyle bir iddia "ileri sürülemez. 3 -— İsvecteki türk vatandasları- nın bir kısmı inkılâbın hemen aka binde kendi aralarında bir kampan- ya açarak anavatandaki, yardım Me katılmışlardı. - İhbar imzasız sahibinin bu lak teşehbüsümüze iştirak etinle olduğu manasındaki iddiasını ke- mali nezaketle reddederiz. — Hayatta ileri geri iddialara sahip menfi ruhl üçü çoktur. Asıl teessüfe saya bu gibilerin imzasız mektuplarına, herzaman zevkle okuduğumuz kıy- metli AKİS dergisinin sütunlarını ayırması ve bizleri oturup bu açık- lamaları yapmaya mecbur kılması- Akif Arhan ve Rasin Örsan Stockholm AKİS, 22 MAYIS 1961 Mesele bu sırada Başkente inti- kal ettiği için, bir yargıç Albay sü- ratle Sinopa ulaştı ve tahkikata el o sabahı Sinopa gelince, ilk işleri tah- kikat dosyasını tetkik etmek oldu. İlk tahkikat zaptını tanzim eden Cumhuriyet Savcısının mütaleasına göre, ortada bir cinayetin olduğu a- çıktı. Şahitlerin ifadesine göre Ame- rikalı er Mandall, silâhını bilerek a- teşlemiş ve Rıfat Aslanı Halbuki er Mandall kendine ateş aldığını iddia etmektey- di. Fakat bu defa ortaya bir politik mahzur çıktı ve tahkikat heyetinin elini kolunu bağladı. Hâdise vazife esnasında cereyan ettiği için işin ad- lı tarafını Amerikan adli rının tahkik etmeleri Amerikalı suçlu erler hemen sırra kadem bastılar, ilgililer ise bu hu- susta hiçbir şey söylememeğe âzami Seyret sarfediyorlardı. Hâl böyle o- lunca, iki koldan tahkikat yürümeğe başladı. Bir taraftan Ankaradan gön- derilen Askeri Tahkik Heyeti mese- leyi tetkik ederken, diğer taraftan Amerikalılar da meselenin üzerine nevi şahıslarına münhasır umursa- mazlıkla eğiliyorlardı. Türk makam- larının tahkikat neticesi, haftanın son günü belli oldu. Bu ilk tahkikata göre, cinayet sanıkları yedi kişi ola- rak tespit edilmişti. (Bunlar onbaşı Churchill, Ebehard, Vood, Fox, Man- dali, Finstrom ve Ollara idi. Karabi- ni ateşleyenin ise Mandall olduğu mu- hakkaktı. Akisler, akisler.. Mesele bu derece ehemmiyet kesbe- dince, kapalı bir kutu olan Sinop radar üssü dikkati üzerine çekti. Hâ- disenin başkentteki akisleri de hayli ilgi çekici oldu. merikan kolonisi içinde mesele bal bol konuşuldu ve bir de bülten neşredilerek' mesele açık- lanmak istendi. Tabii bülten pek sat- hi, asıl ye esastan yoksundu. USİS'in -Amerikan Haberler Bürosu- yayın- ladığı tebliğe göre mesele son derece basitti ve iki erin münakaşası sıra- sında bir tüfeğin kazaen patlama- sından ileri geliyordu. Er Mandall'ın silâhı kazaen havaya doğru ateş al- mış, Türkler de başka bir silâhı A- merikah bir erin elinden almak ister- lerken kaza olmuştu! Bu habere, başta Amerikan kolo- nisi olmak üzere, kimse inanmadı. Üstelik hâdise, hemen akla bir Mor- rison meselesinin gelmesine sebep ol- du. Haftanın sonunda beklenen, ne- ticenin bir an evvel adil makamlar önünde gün ışığına çıkmasıydı. Zira Türk umumi efkârının bu gi- bi meselelerde ne derece hassas oldu- ğunu Amerikalı dostlarımızdan çok daha iyi bilen kuzeyli düşmanlarımız, uğursuz ve tehlikeli bir propaganda- ya başlamışlardı bile.. Bunun karşı- sında resmi makamların veya basının itidalli davranması şüphesiz faydalı- dır, fakat kâfi değildir. Halk arasın- da hâdisenin tepkilerine bakmak bu- nu göstermeye yetecektir. Hiç yok- tan, yeniden zedelenen Türk - Ameri- kan dostluğu herkesten çok Ameri- kalı dostlarımızdan "Çirkin Ameri- kan" gibi değil, "Güzel Amerikalı" gibi davranmayı ve Türk umumi ef- kârım ciddiyetle tatmin etmeyi ge- rektirmektedir. 21