MUSİKİ İstanbul Operada skandal İstanbul Operası lala geçen hafta cumartesi akşamı, iye- nin koyduğu bir yasakla. Sevil Ber- beri" operası temsiline alınmadılar. Hâdise şaşırtıcıdır. Nasıl olur da bir operanın üyeleri, o operanın bir tem- siline girmeye izinsiz bırakılırlar? Binilen dalı Kesmek gibi görünen bu hâdise -ki aslında da öyledir- ope- ranın idarecisi Aydın. Günün istifası- nı takip eden öbür hâdiselerin sırala- e izahını bulmaktadır. dın Gün, opera İzgi Be- ni tarafından yapılan 222 bin li- ralık bir kısıntıyı protesto etmek maksadıyla istifa etmişti. Belediye- nin büro arına bir türlü dert an- İtin “bi bütçede ken- dim kısıntılar yapayım. Size daha da büyük tasarruflar sağlarım. Fakat orkestra şefinin, orkestra üyelerinin, koro üyelerinin maaşlarından kesme- yinia" demiş, fakat "bütçe kapan- mıştr” cevabıyla karşılaşmıştı, Bu- nun üzerine istifa taktiğine başvur- du. İstanbul Vali ve Belediye Başka- nı Refik Tulgaya istifasını gönderdi. Sanıyordu ki Belediye, istifa gerçe- ğiyle karsı karşıya kalınca, operanın Günsüz yürüyemiyeceğini id- râk etmiş olacak, istifayı kabul et- miyecek ve başrejisörün isteklerini yerine getirecektir. Fakat kısa bir müddet sonra y. ğını kü, kendisi gerçi bu yola şahsi kap- risin dürtüsüyle değil, sırf operayı ve üyelerini anlayışsız bürokratlara karsı korumak maksadile gitmişti ama istifanın karşılanışı ve sonraki olaylar, nihayet bugünkü Istanbul operası buhranı, doğrudan doğruya şahsi kaprisin, fakat bu kere Beledi- ye Başkanı Tulga ve yardımcılarının kaprislerinin neticesiydi. Falsolar serisi Ayd Günün İstifası Tulga tarafın- dan derhal kabul edildi. Böylece Gazete çıkarmak Sehl için büyük firs. Satılık DUPLEX Kn vaziyete a Bobin kullan: bu akineyle t, 6 ve 8 sayfalık aze veya 16 sayfalık formaları katlı halde ildir. Müracaat: F. K. 582 - Ankara Tel : 11 52 21 AKİS, 17 NİSAN 1961 İstanbul Operası idarecisiz kalmıştı. Mesuliyet Belediyeye yükleniyordu. Belediyenin de opera idare etmekte hiçbir tecrübesi yoktu. Artık, sağdu- yu sahiplerini çileden çıkartacak fal- solar birbirini a aram olarak, operayla hi mıyan Sabahattin Ki Aksal, Ay- dın Günün yerin- opera idareciliğine tayin edildi. Devrilen çamlar bu ka- darla kalsa gene iyiydi. Fakat Tul- ga, Aydın Günün istifasıyla uyanan öfkesini opera üyelerinden çıkartmak istermişçesine, doğrudan doğruya o- peraya karsı bir harekete girişti. Hal- buki işinden ayrılan başrejisördü, o- pera kadrosu yerinde odurmaktaydı. Temsillerin devam etmesine şimdilik hiçbir engel yoktu. Fakat Tulga bu- nu düşünemedi ve Ankara Devlet rasından bir kadroyu İstanbulun “Sevil Berberi" temsili yerini almak üzere İstanbula davet etti. edilen heyetin bas yıldızlarının. Ferhan Onat ile Do- gan Onatın 27 Mayıs öncesi günle- rinde. Vatan Cephesinin ev- let Operası "ocağının" kurucuları ve en faal üyeleri arasında oluşu, Belediyenin yanlış adımlarının en gö- ze çarpanlarından biridir. Zaten O- natlar. V.C. faaliyetleri dolayısıyla, yakında Devlet Operasındaki 'işlerine son verileceği o söylentilerinden ha- bersiz değildiler. Bu yüzden bir ça- resini bulup kapağı İstanbul Opera- sına atmak istiyorlardı. Aydın Günün İstifasıyla yaratılan buhran Onatla- rn ekmeğine yağ sürdü. İstanbulda Vilayet Protokol Müdürlüğünü ya- pan Feridun Baysan yakın dostlarıy- Onun aracılığıyla bere ğe ederek, kendilerinin baş yılı lacağı bir kadronun İstanbula "y yar dımcı kuvet" olarak (çağrılması sağladılar. Onatların önderliğindeki işgal kuv- veti İstanbula varınca Belediye bir basın konferansı tertipledi. Toplantı- da Tulganın yardımcısı Adnan Çelik- oğlu, bu davete gerekçe olarak "İs- tani kadrosunun zaten perası SUNU toplama bir kadro olduğu" fikrini ileri sürdü. Böylece hem bir yandan, a tanbul operasının bu; na yükselmesi için canla başla Giz lışmış, hepsi iyi eğitim görmüş, hep- si iyi niyetli, çalışkan ve yetkili sa- natçılar olan üyelerine apaçık haka- ret edilmiş oluyor, hem de -kullanı- lan "toplama" kelimesiyle anlatılmak istenen, Ankara Devlet Konservatu- arının şan bölümünün diplomasını taşımamak ise-, kadronun baş yıl- dızları Onatların Devlet Konserva- tuarının arka kapısından çıkmış ol- dukları unutuluyordu. Yuha sesleri Olup bitenler, operanın yerli kadro- sunun üyeleri arasında büyük in- fial uyandırdı. Belediye, İstanbullu kadronun menfi heyecanını görmez- likten gelemezdi. Ankara kadrosu- nun ilk temsilini gecen cumartesi ak- şamı vermesi gerekiyordu; Temsilde bir hadise çıkmasını önlemek için en iyi tedbir, İstanbul Operası üyele- rinin salona alınmasını önlemek ola- caktı. Halbuki bir operanın sanatçı- larının, o operada verilen bütün tem- silleri takip etmeleri, dünyanın bü- tün opera teşekküllerinde kadro üye- lerine tanınan tabii bir hakti. Bele- diyenin yasağına rağmen temsil ge- cesi, kapıdan içeri sızmalar oldu. O- yun süresinde duyulan yuha sesleri de bir yolunu bulup içeri girenlerin gösterisiydi. Gerçi" "yerli kadro" üye- eri, “misafirlere” karşı herhangi bir "nezaketsizlik" göste- görüşe katılmayanlar da yardı. Be- lediyenin falsolar dizisini protesto etmenin bir yolu da temsili yuhala- mak olacaktı. Kendilerine reva gö- to saymamak elde değildir. Belediyenin, bagta Tulga, olmak üze- re İstanbul Operasının akıbetiyle doğrudan doğruya ilgili yardımcıle- nn, Ruhi, Kolçakın, Avni Delaunun, Adnan ,Çelikoğlunun sırf bilgisizlik, şaşkınlık, şahsi kapris ve kötü niyet yüzünden yarattıkları durum, tanı anlamıyla bir skandaldir. Ankara O- perasının arada bir İstanbula gelip, hem de İstanbul Operası sahnesinde "misafir" olarak temsiller vermesi, İstanbul Operası ile Ankara Operası arasında sanat münasebetlerinin ge- lişmesi ve İstanbul halkının Ankara Operası temsillerinden da faydalan- ması bakımından çok yerinde olur. Fakat bu yapılan bir ziyaret değil, doğrudan doğruya bir istila hareke- tidir..Dünyanın hiçbir yerinde bir opera kadrosunun gidip bir başka operanın sahnesine yerleştiği görül- memiştir. .Bu kere yavuz hırsız dü- pedüz av sahibini" bastırmıştır, hem de "polisin" yardımıyla... 35