KADIN Sosyal Hayat Yeni hava 958 yılında Washington'un büyük otellerinden oMayflower'de büyük bir akşam yemeği veriliyordu. Geniş ve mutantan Salon onikişer kişilik, zevkle tanzim edilmiş masalarla do- luydu. Bu masalardan birinde, şimdi AKİS'te bu satırları yazan kimse o- turmaktaydı. Salonun baş köşesinde- ki masayı işgal edenler (arasındaki bir çift, bütün salonun dikkatini ü- zerine çekiyordu. Saatler ilerledikçe salonun ilgisi daha da arttı. Genç ve yakışıklı bir senatörle gü- zel eşinin teşkil ettiği bu çift Kennedy soyadını taşıyordu. Jacgueline Ken- nedy o gün de her zaman olduğu gi- bi çok şık ve zarifti. Üzerinde pembe satenden uzun bir gece tuvaleti var- dı. Genç çiftin gerek giyimlerindeki, gerekse hareketlerindeki zerafet, o gece salondaki hayranlık havasını u- zun zaman devam ettirmeye yetti. Kek bile pişiremez. Yillar sonra birgün bu zarif çift, Beyaz Saraya aynı hayranlık duy- guları arasında girdi. Theodore Roo- sevelt'in "Prens Alice" diye tanınan kızı Alice Roosevelt'in, "Beyaz Sa- raya giren her Başkan eşinin, bura- ya, kendi havasını getirdiği" tarzın- daki sözleri genç Bayan Kennedy'nin kendine has tavırları ve marifetleri ile bir defa daha doğrulandı. Zira Teddy Roosevelt'en beri Beyaz Sa- neşeli, bazan ciddi olarak esiyordu, fa kat daima orta yaşın üstünde bir ha- va olmaktan kurtulamıyordu. 31 ya- şındaki Jaogueline Kennedy'nin, kü- çük çocukları, hoş tavırları ve neşeli hali ile Beyaz Saraya getirdiği ve hava derhal Washington'a ve hat bütün Amerikaya yayılıverdi. Seçim kampanyası sırasında mu- halifleri onun çok genç olduğunu ile- ri sürmüşler ve alayla karışık "O, kek bile pişiremez!" demişlerdir. As- lında, halen Amerikanın 1 numaralı kadınında aranan vasıf, kek pişirmek değil, son derece güç ve karışık bir iş olan Beyaz Sarayın ev idaresini yü- rütebilmek, her türlü sosyal krizle uğraşmak ve dışarıya da sızıltı ver- memektir. Bu arada, hiç eksilmeyen misafirlerinin dillerini hem kusursuz olarak, hem de onlara lâf yetiştire- bilecek, mahçup olmıyacak derecede iyi bilmek meselesi vardır. Siyasi ba- kımdan mükemmel bir muhit olan Washington'da yetişmiş olması Ba- yan Kennedy için büyük bir avan- taj olmuştur. Fransızcayı, İtalyan- 34 cayı ve Almancayı kusursuz olarak konuşabilmektedir. Jackie, -şimdi, Amerika kendisini böyle çağırmaktadır.- "Siyasette her- hangi bir zevce kadar çok çalıştım. Kasırga içinde yaşadım. Tecrübesiz olduğumu söylemek, kelimenin tam mânasile yanlıştır" demektedir. Geçen yıl, Fransız Reisicumhuru De Gaulle Amerikaya yaptığı ziya- retten dönüşünde hava alanında şöy- le demiştir: "— Amerikadan bir şey getirmek isterdim. O da güzel bayan Ken- nedy'dir." Azametli General, Fransız' Sefare- tinde Jacgueline ile dakikalarca fran sazca konuşmuştur. Orada hazır bu- kie, Amerikan kadınları için örnek teşkil etmektedir. Onun, ev işlerinde- ki becerikliliği ve çalışkanlığı da kendisini yakından tanıyanların tak- dir nazarlarından kaçmamaktadır. Kocasının Senatörlüğü sırasında hiç eksik olmıyan günlük misafirleri i- çin hazırladığı onikişer kişilik yemek masaları, Amerikan sosyelesinde hâ- lâ söylenmektedir. Kendisi is "— Hyannis'te iken, günde enaz 50 kişilik yemek hazırlardım. Misa- firlerimin kimler olduğunu da, ancak kapıyı açtıktan sonra (oöğrenirdim" demektedir. İhtiyatta Jacgueline, kızı Caroline'- nin üçüncü doğum günü için her şe- yini bir hafta önceden, ikinci çocu- gunun doğumunu yapmak üzere has- tahaneye giderken hazırlamıştır. Çün kü küçük bir ihmal, çocuğun yaş gü- Kennedy ailesi birarada Örnek aile limanlar, takdirle: "Jackie, De Gaul- le'ü sevimliliği ile fethettiği gibi her- kesi aynı şekilde kazanabilir" demiş- erdir. Jackie bilgilidir. Meşhur Vassar Kolejine girdikten iki sene sonra "Prix de Paris" için yapılan bir ya- rışmada, yazı ve desen kabiliyetiyle birinci mükâfatı kazanmıştır. Giyim için senede otuz bin dolar harcadığı (o hakkındaki (o söylentilere Jackie sâdece gülmüş ve: "— Bu kadar para harcasam, sa- iç çamaşırlar giyerdim" de- mişti AZ "Sarayla iyi giyinmenin ve iyi ev geçindirmenin sırrına ermiş bir hanım olarak ta tanınan genç Jac- nünü aksatabilir ve Caroline'nin üzül- mesine sebep olabilirdi. Bayan Kennedy, zekâsını maharet- le kullanmasını bilen bir kadındır. Kendini siyasi bir şahsiyetten ziya- de, bütün bir Başkanlık tablosunun tamamlayıcı bir unsuru olarak gör- mekte ve büyük bir samimiyetle: "— Kendimi Amerikanın I numa- ralı kadını değil, bir Başkan zevcesi olarak görüyorum. En büyük zevkim, kocamın evini elimden geldiği kadar sakin ve rahat bir hale getirmektir. Böylece o, bütün güç ve dikkatini, milletinin kendisine tevdi ettiği va- zife üzerinde toplıyabilir" diye ko- nuşmaktadır. AKİS, 17 NİSAN 1961