EŞLERİNİN AĞZINDAN GÜNÜN ADAMLARI Güngör mezun olamadan Başolu Ankaraya tayin etmişlerdir. £ Aile için büyük fedakarlık olmasına rağmen anne oğlu ile İstanbulda kalmıştır. Salim bey ise, vazifesi- nin başına gelmiştir. O devirde bir otelde kalıyor, öğle yemeklerini ek- seriyetle Orduevinde yiyordu. Meliha hanım ancak dört se- ne sonra kocasının yanına gelebil- di. Kızılırmak Caddesindeki daire- ye yerleştiler. Başol bu eve çok ısındı. Küçük, fakat ferah bir ev. Hele geniş balkonundan çok istifa- de ediyor. Hava biraz ısınır ısın- maz ömrü orada geçmektedir. Et- rafında dosyalar, açık havada saat- lerce çalışıyor. Zaten Başol muydu ? Temyizdeyken de hiç nefes almaz, odasına kapanır, hepimiz- den fazla çalışırdı" diye onu tesel- li ediyorlar. Teknik Üniversiteden mezun ol- duktan sonra oğullarını Almanya* ya yollamak her bakımdan fedakâr lık icabettirmiştir. Ama Başol için oğlu, her şeye layıktır. Hatta orada dört sene kaldıktan sonra Ameri kayı görmesini de istedi. Fakat Güngör Türkiyeye dönmekte ısrar etti. Ailenin bir araya gelmesi ne yazık ki memleketin sıkıntılı gün- lerine rastladı. Tam bir sene ev- veldi. Talebe nümayişleri başlamak üzereydi. Zavallı Meliha hanım, o sırada her anne gibi, oğlunun yolu- nu gözlüyor, biraz gecikecek olsa aklına, bin türlü şey geliyordu. Keş- ki biran daha yurt dışında kalmış olsaydı” Güngör Kızılaydaki bütün talebe nümayişlerini Bulvar üzerin- deki Mühendisler Birliğinin balko- nundan seyretti. Akşamları da aile- sine hadiseleri, teferruatıyla an- latıyordu. İstanbul Üniversitesinde Rektör dövüldüğü günün ge cesi Başollann evinde kimsenin gözüne uyku girmedi. 27 Mayıs sabahı, saat üç civarın- da, baba oğul silah sesleri ile uyan- dılar. "Allah, Allah, bu saatte ava anladılar. Balkonlar insanlarla do- luydu, İstanbul ye açmak hatalarına geldi. İnkılâp olmuştu. Kanun adamı olarak radyonun ih- tarını dinlediler ve o gün, akşama kadar evlerinde oturdular Başolun Yüksek Adalet Divanı Başkanlığını kabul etmesinde de oğlunun büyük rolü oldu. İlk tered- düt anlarında, bütün dostlarından ve yakınlarından fazla Güngör ba- basının bu tarihi vazifeyi kabul et- mesini istedi. Onu iyi tanıyordu. Bu şerefli işi ondan iyi yapacak insan zor bulunurdu. Mesut bir aile Meliha hanımın kocasıyla çok ya- kından alakalandığı belli. Salim beyin Heybelladada rahat edip et- mediğini sorunca Bayan Başol "O Kendine bakmasını çok iyi bilir" diyor. Belki lise çağlarındayken üç ye- tişmiş kardeşini kaybettiği için, belki de yaradılıştan Salim Başol sıhhatine çok düşkün bir insan. Her sabalı muhakkak jimnastik yapar. Geçen yaz tuhaf bir hadise olmuş. Erdekte, plajın bir köşesine çekil- miş, günlük hareketlerini yapıyor- muş. Genç bir hanım yaklaşmış. "Affedersiniz, siz jimnastik öğret- meni misiniz"? diye sormuş. Ta- bii Başol kahkahayı atmış. Bun on sene evvel çok şiş- manlamış, yüz kiloya yaklaşmış. unun üzerine kendi kendini per- hize sokmuş. Sabah ve Öğleler kuv- vetli , akşamları yalnız yo- gurt ve meyva yiyormuş. Çok sev- mesine rağmen tatlıyı, hamur işle- rini bile listeden tamamile kaldır- mış. esini az şekerli, çok kahve- li, bol köpüklü İstiyor. Sigarayı es- kiden tek tük içermiş ama, Yas- sıada başladığından beri onu da bırakmış. içki, oyun ile hiç alâkası ok. Meliha hanını kocasıyla akraba oluyor. Babasıyla Salim bey teyze çocukları. Bayan Başol arada oğ- luna "Biz seninle kardeş torunları- yız" diye takılır. Annesi ve dola- yısıyla kocasının ailesi Karslı, Ka- dıoğlu adıyla biliniyorlar. Rus iş- galinden kaçarak e yerleş- mişler. Ailenin iki kızı vi üyü- gü, Meliha hanımın babası ile evli. Küçüğü ise Yozgatta Şevket Efendi isminde bir memura vermişler. Şevket efendinin bahçe içinde iki katlı bir evi var. Oğlu Salim 1905 de işte burada doğdu. Üç kar- deşiyle bu evde, daha doğrusu ci- vardaki çamlıkta büyüdü. En çok sevdiği şey, kapılarının önündeki tirince bir buçuk sene kadar ilk mektep öğretmenliği yaptı. Ama, bütün arzusu tahsiline devam et- mektir. Ankarada Hukuk Mektebi- nin açıldığını duyunca, onu tutama- . Mezun olunca Meliha Hanım- la nişanlandı ve Samsunun Vezir- köprü kazasına, yedek aza hakim olarak gitti. Bir müddet sonra ge- lip nişanlısını aldı, Düğünleri, 1929 da Cumhuriyet Bayramı gecesi ya- pıldı. Genç kız Vezirköprüye gelin gitti. Tokatın Niksar kazasına hâ- kim olarak tayinlerinden sonra 7 Mayıs' 1931 de Güngör dünyaya geldi. Burada dört sene kaldılar. Fa kat arada Salim bey askerliğini yaptı. Bir ikinci çocukları oldu. Be- bekken kaybettiler. Balıkesirde bir buçuk sene Asliye Ceza hakimliği yaptıktan sonra İstanbula gittiler. rada 18 sene kaldılar. 3 sene Ağır Ceza azalığından sonra Başol reis oldu. 11 Sene evvel de Ankaraya geldi, 3 sene Temyiz Azalığı yaptı, arkadan Birinci Daire Reisi oldu. Yazları bir buçuk aylık tatilini, tabii elindeki dosyalar tamamlanın caya kadar bir kaç günü harcanır- deniz kenarında geçirirler. İstan- buldayken Floryaya, Ankaraya yer- leşince de Akakocaya gitmeyi â- det edinmişlerdir. Geçen sene Er- deki keşfettiler ve çok memnun kaldılar. Başol Memleket içi seya- hatleri sevmesine rağmen uzun yo- la dayanamaz. Avrupaya gitmeye de hiç hevesi yoktur. "Orada, bu- radaki rahatımı bulamadıktan son- ra neye yarar?." der. Trende uyu- yamaz. Tabii tayyare de bir hayli , Şimdi Yassıadadan buraya gelişlerinde aynı mesele mevcut. Tiyatro ve operaya çok meraklı. Ankaradayken hiç bir temsili ka- çılmazlar. Hi en büyük zevkle- ri bu. Sinemayı da sever ama, ha- vasız diye ie Gece hayatları hiç yok. Kırk yılda bir meslek arkadaşlarıyla dışarda yemek yer. Akşamlan aile ziyaretleri oyapar- lar. Misafiri çok sever. Gelenlere nasıl ikram al nee Hep az bulur, arkaları "Keşki şunu da yereydik, acaba yerler miydi?" der durur. Çocuklara çok düşkün. o Gördü- güm komşusu hanımın dokuz yaş- larında, çeltik gözlü bir kızı var İsmi İrem. İrem kendi ailesinden bey de eniştesi. Başol saatlerce kü- çük kızla meşgul olur. Onunla oy- nar, derslerine çalıştırır, şiirler ez- berletir, yanına alıp gezdirir. İrem yirmi yaşında olunca evlenecek, ko- caman bir pasta yapıp, yansını — eniştesine getirecek. Bu ikram vi