Salonda bir kaç saniye süren ses- sizlik, yerini mırıltılara bıraktı, son- ra her kafadan bir ses çıkmağa baş- ladı. Saatler 21.30'u gösteriyordu. Salondaki 21 kişi dört saate yakındır tartışmaktaydılar. Ev sahibi, meş- hur fabrikatörlerden Sadi Zorluydu. Emekli subaylar arasında M.C.P. nin kurucularından Emekli General Nec- mi Akyıldızla (Emekli Albay Naci Bozkurt da bulunuyordu. İki kurucu o gün öğleden sonra âni olarak baş kentten İstanbula uçmuşlar ve Zor lunun iyi döşeli konağında yapılacak toplantıya (o katılmışlardı. Diğer iki emekliye gelince, isimlerinin Gene- ral Sadi Atikken ile Namık Kemal Martı olduğu öğrenildi. Sert sesli ve M.C.P. kurucuların- dan Naci Bozkurt yeni kurulacak partiyle birleşmenin doğru olmadığı- Peygamber, demiyordu. Meseleyi bir sonuca bağlamak için oylamaya başvurulması karar- laştırıldı... Oylama Bozkurtu haklı çıkardı. Gerçi aradaki fark ancak iki - üç kadardı amal, Demokrasi de- diğin gelinin böyle cilveleri ölüyor- du. Üstelik kazananlar kendilerine bir hayli oOgüvenmekteydiler. (Hele bir Nedret Pınar ve Bayarın avuka- tı Enver Safder Oder grubu vardı ki, D.P nin bu helâl süt emmiş evlât- ları, peşlerindi bağlam ikibuçuk mil- yon oy bulunduğuna adları kadar inanıyorlardı! İşin aslına bakılırsa, M.C.P. nin kuruluşu enfes bir Fransız Vodvilin- den farksız oldu. Pınar ve Oder da- ha İhtilâlin üzerinden bir ay bile geçmeden yeni bir parti kurma te- şebbüsüne o girişmişlerdi. . Hukukçu M.C.P. korucuları basın toplantısında Renkli rüyalar beyler! nı gavunuyordu. Bozkurta göre, A- lican ve arkadaşları kendilerini fa- ka bastırmak istemişlerdi. o Bunlar çalışacak, Alican ve arkadaşları ha- zıra konacaklardı. o Muvaffak olun- duğu takdirde gene birinci planda o adamlar olacaktı. Böyle şey ol- mazdı. Hazıra konmanın zamanı çok tin geçmişti. Şimdi bileğine güvenen kazanırdı. Gelgelelim yirmibir o kişinin yir- mibiri aynı fikirde değildi. Bozkur- tun fikrini destekliyenler olduğu gi- bi desteklemiyenler de vardı. Meselâ Emin Nihat Sözeri, Bozkurta kar- şıydı. Böyle bir birleşmenin memle- ketin -pardon partinin- pek hayrına olacağım, oyların -Demokrat oyla- rın- parçalanmıyacağını ve büyük bir çoğunluğun sağlanabileceğini 1s- rarla savunuyor ve bir türlü Nuha AKİS, 23 OCAK 1961 Demokratlar, D.P. nin nasıl olsa ka- patılacağım o biliyorlardı. Sıcağı sı- cağına kurulacak bir parti pekâlâ olabilirdi. e Üstelik D.P. mirasçısı yeni parti D. nin kan hışmı olacak ve mirastan pay iddia etme- ğe en fazla hak kazanacaktı. Partinin adı, D.P. nin başına bir "Memleket- çi" kelimesi oturtularak bulunacak- tı. Memleketçi Demokrat Parti yer- siz yurtsuz, âvâre D.P. oylarının top- lanacağı aş ocağı olacaktı. Faaliyete hemen İhtilâl sonrası başlanmış Ve merkez olarak da Taksimdeki İstan- bul Klübü uygun görülmüştü. Pınar ve arkadaşları temiz kalmış D.P. li- leri mukaddes cihata davet ediyor- lardı! Ancak, bu yeraltı faaliyeti İhtilâl Hükümetinin ve idarecilerinin gö- zünden kaçmadı. Siyasi faaliyetin YURTTA OLUP BİTENLER yasak edildiği o sıralarda böyle bir faaliyete girişenler (o hakkında taki- bata geçildi ve muhterem zevatın kulağı şöyle bir şekildi. Kulaklarına kar suyu kaçan Memleketçi D.P. li- ler başlarım içeri oçekmek zorunda kaldılar. Suyun altındaki faaliyet 14 Ocak 1961 tarihine kadar devam etti O tarihtenitibarenderahatlıklasuyun yüzüne çıktı. Ancak o Partinin ismi bu defa Memleketçi Cumhuriyet Partisiydi. Kaçan tren İşin en güzel tarafı, aslında Pınar ve arkadaşlarının treni kaçırmış olmalarıydı. Alican ve arkadaşlarıy- la anlaşamıyanlar Üçüncü Partiyi kurma şerefini tek başlarına yüklen- meğe hazırlandıkları sırada, İstan- buldan başkente kurye olarak gelen Pınar ile Sadi Zorlu emeklileri biraz geciktirebilselerdi, Safder Oder ve arkadaşlarının imzasıyla bir başka dilekçe Vilâyete varmış olacaktı. Di- lekçe, "Genç Demokratlar Partisi" adında bir D.P. kopyasının doğuşu- nu -ve tabii, ölüşünü- sağlıyacaktı. Oder ve arkadaşları önce Memleket- çi Demokrat Partiyi de atlatıp orta- ya böylece çıkmayı kurmuşlardı. An- cak emekli subaylar daha atik dav- ranınca bu maceradan vazgeçildi. Şimdi yapılacak iş hu partiyi D.P. nin mirasçısı haline getirmekti. İşte yirmibir kişilik toplantı, fabrikatör Zorlunun lüks döşenmiş Villâ tipi konağında bundan dolayı yapıldı. Sadi Zorlu her iki grupu bir- leştirip meseleyi kökünden halletme- yi üzerine aldı. Başkentten acele ça- gırılan Albay Bozkurt ve General Akyıldız. Kalamıştaki konakta mi- safir edildiler. Toplantıda, Alican ve arkadaşlarının kuracağı partiyle bir- leşmeme kararı alındı. Alındı ama, Üçüncü Partinin kurucuları arasın- da -hafif de olsa- gerginlik olduğu meydana çıktı. Zaten durum, karma- karışık hale gelmiş, keşmekeş baş- lamıştı. İstanbulda bir adam... Kâlamıştâki toplantının devam et- tiği sıralarda, Karaköyden yuka- rı çıkan dikyokuştaki 70 numaralı binanın bir odasında, politika cami- asının aşina olduğu bâzı çehreler o- turmuş dertleşiyorlârdı. Yazıhane, eski Hür. P. lilerden Zafer Tanyolaça aitti. Odada 16 kişi vardı. İçlerinde Hasan Kangal, Zi- yad Ebüzziya ve Servet Sürenkök gibi isimlere rastlamak mümkündü. Toplantıda konuşan bir kişiydi. Si- nirli hareketlerde (bulunuyor, siga- rasını yakarken elleri adamakıllı tit- riyordu. İri yarı adamın İsmi Enver Adakandı. Adakan, Ankara temas- 9