YASSIADA DURUŞMALARI Nitekim Başol bu güzel kararı o- kuduktan o sonra, sanık avukatlarına da gerekli ihtarı yapmaktan geri kalmadı. Sanık çoktu. Sayfalar ve sayfalar dolusu savunma layihası düzenlemek yerine meselenin esası - na gidilmesi ve ne söylenecekle onun söylenmesi daha iyi olacaktı. Yolsuzluklar Şeriatın kestiği parmak Bundan yedi ay kadar evvel Beyoğ- lunda, bir hanın pek şık döşenmiş yazıhanesinde orta boylu, çalımlı, şık her halinden amerikanlık aka bir genç adam koltuğundan meydan okuyor ve sahibi bulunduğu gemileri kaşkarikoyla (aldığı ispat o edilirse bunları böyle bir iddiayı ortaya atan AKİS adlı dedikodu mecmuasına ba- ğışlayacağını bildiriyordu! o Halbu- ki iddia, o tarihte Ali İpann ve göz boyamaktan başka fazla marifetleri bulunmadığı şimdi ortaya çıkan hukuki akıl hocalarının sandıklarının aksine AKİS'in iddiası değildi. A- KİS'in yaptığı, düşük iktidarla her- kes tarafından bilinen bir görülme- miş kepazeliğinin tafsilâtını vermek- ten, bunun hikâyesini nakletmekten ibaretti. Ama o tarihte, marifetinin ispat dilemeyeceğini ve o servetiyle bu servetin sağladığı bir takım hu- kuk adamlarının kendisini gene kur- tar? bileceklerini zanneden "aklı ev- vel iş adam'" blöfler savurmaktan çekinmiyor, göz boyamadan başka fazilet bulunmayan bir yazılı beya- natı okuyor ve "Ben, Ali İpar.." tar- zında yüksek lâflar ediyordu. Tabii, bu arada AKİS'e de iltifatlar savu- ruyordu!. Bitirdiğimiz haftanın sonlarında bir gün aynı Ali İpar, Yassıadadaki duruşma alma içeri girdiğinde hiç de koltuğunda otururken palavra sıkan cüretli iş adamına benzemiyor- du. Ogün, "İpar Dâvası" diye bilinen ve döndürülen kaşkarikolardan en rezilatnelerinden birini teşkil eden hâ- disenin kararı açıklanacaktı. "Bay Yüzde On'"un ideal arkadaşı, tıpkı "Bay Yüzde On"un kendisi gibi he- yecanlıydı. Gerçi avukatı daha ilk tevkif edildiği günden beri kendisini ve ailesini "Bugün, yarın" diye oya- lıyor ağıza kaşık kaşık bal çalıyor- du ama aklıevvel iş adamı gene de endişedeydi. o Avukatın bütün öteki teminatları boş çıkmış, tahliye bir türlü gelmemişti. Buna mukabil du- ruşmalar, ortada döndürülen dolam tam manasıyla ortaya koymuştu. Sanıklar, Başolun tabiriyle, bağ- lı olmaksızın yerlerini aldıktan son- ra Başkan korkunç bir vesika okut- tu. Bu bir noter senediydi ve Ali İ- 22 perin yazıhanesinde bulunmuştu. Se- net, İparın gemilerini, herkes gibi ve mantığın kabul edeceği şekilde, be- dellerini ödeyerek aldığım ispat edi- yordu, İpar, Menderes ve Zorlu ağa- beylerine güvenerek, bu gemiler için -Türk malı olmuş bu gemiler için- dünya kadar yabancı dövizi dışarı çı- kartmıştı. Senedin okunması, bir ti- yatro darbesini hatırlattı. Başkan buna karşı ne diyeceğini İpardan sordu. İpara göre, senedin altında imzası yoktu! Sonra, bakalım doğru muydu? Başol, biraz da hayretle a- çıkladı. Doğruluk ne demekti? Vesi- ka, İpartransport 'ın merkezinde ele geçmişti. Senedin mahiyetini İpanın avukatlarından Necdet Çobanlı an- lattı. Evet, senet mevcuttu ama, bu başka bir kaşkariko için muvazaa yoluyla tanzim edilmişti! Bu açıkla- ma, dinleyicilerin üzerinde bir duş tesiri yaptı. Bu nasıl ticaretti, bu nasıl iş adamlığıydı? V.C. milyoneri İpar sâdece kaşkarikoya dayanan bir tezgâh kurmuş ve bunu başarıy- la işletmişti de.. O zaman, Divanın hükmünün nasıl olacağım, duruşma- ları başından itibaren takip etmemiş bulunanlar dahi anladılar. Nitekim, Zorlunun da öteki Ba- kan arkadaştan gibi döviz kaçakçılı- gından değil o-zira, aldıysa, aldığı yüzde maalesef ispat edilememiştir- vazifeyi suiistimalden sanık olduğu belirtildikten ve Ali İpanın o ça- lumlı asın toplantısında söyledikle- ri okunduktan sonra Başkan Başol dosyanın tam onbeş gün inceden in- ceye tetkiki neticesi hazırlanan ka- rarı okudu. Salonda, iğne atsan sesi duyulacaktı, Karar şuydu: İ sanık Ali diğer ortakların his- ihtiyati tedbir 1 — İpar Şirketindeki gayri diğ konmuş olan İpar'dan selerine ve haczin kaldırılmasına, 2 — Sanık Sebati Ataman, Ba- tan Polatkan ve Hayrettin o Erk- menin tevkif kararlarının tarihlerine nazaran bu (suçtan dolayı kesilen tevkif kararının ve omüzekkereleri- nin geri alınmasına, 3 — Esasın 13 numarasına ka” bu dâvanın 1 esasa kayıtlı A- ihlâl o dâvasiyle | birleştiril- mesine oOoy birliğiyle karar verildi. Kararın ifade ettiği mâna ise suydu: Ali İpar, döviz kaçakçılığın- dan suçlu görülmüş ve mahküm ol- muştu. Menderes ve İktisadi Koordi- nasyon Heyeti âzaları Zorlu, Hay- reddin Erkmen, Sebati Ataman, Hasan Polatkan, nihayet Başbakan Yardımcısı Medeni Berk de suçluy- dular. Bunlardan Heyet âzalarının suçu vazifeyi ihmaldi. Ancak Zorlu, öteki arkadaşlarına nazaran daha fazla cezaya müstahak görülüyordu, Ötekilerin yattıkları müddet, kendi- lerine bu dâvada yerilen cezadan faz- laydı. O yüzden, başka marifetleri olmasaydı cezalan yetecekti, Fakat Menderesin, Berkin ve Zorlunun ce- zaları yattıklarıyla karşılanmıyordu. Karar, İpanın beraat bekleyen yakınları için sert darba oldu. Üzül- mekte haklıydılar. Ama, ortada dö- viz kaçakçılığı olduğunu Zorlu bile duruşmalar sırasında söylemiş bu- lunduğu halde hâlâ, kendilerini mü- temadiyen oyalayan ve yanlış sözler söyleyen, imkânsız Amitlerini ayak- ta tutan avukata inanmaları hayal sukutunun başlıca sebebini teşkil et- ti. yılı nayasayı Böylece, geçmiş devrin Me ağzında bulunan bir görülmemiş k pazeliği heyetlerin en âdili Yassıada Divanı tarafından hükme bağlanmış ve suçlular cezalarını görmüş oldu. AKİS, 23 OCAK 1961