bir noktada ihtiyata sevkediyordu. Bilhassa Alican, partinin icra orga- nıyla Hükümetin aynı kişiler tara- fından idare edilmesine katiyen mu- halifti ve tüzükte bunun belirtilme- sini, hem de sarahaten belirtilmesini istiyordu. Bunun iki faydası olacak- tı. Bir defa bu, doğru bir fikirdi ve aksi fikrin Oomahzurları o ortadaydı, İkincisi, girişilecek seçim mücadele- sinde bu. büyük bir koz olabilirdi. DP. devrinin idarecilerinin odüştük- leri hataya düşülmiyecekti. o Hükü- met mekanizmasıyla parti idaresi ta- mamen birbirinden ayrılacak ve bu- nun temini için de hazırlanan tüzü- ge kafi hükümler konacaktı. Bu hu- susta Alicanın ve Giritlinin gayreti çok oldu Diğer taraftan, yeni partinin ik- tisadi tutumu umumi efkârı ilgilen- diriyordu. Halbuki yeni parti kuru- cularından hiç biri -bir tanesi hariç- bu konuda tek ketime söylemiyor veya söyledikleri lâfları da adama- kılı oyuvarlamaktan zevk alıyorlar- dı. Bu konuda en fazla sual tevcih e- başyazar Ay- suali atlatmağa çalışan Yalçın, ta içinde bunda muvaffak oldu ve yeni partinin ekonomik politikası bir türlü öğrenilemedi. oAncak aslında, bunun bir küçük sebebi vardı. Kuru- cular henüz kati bir katar verme- mişlerdi. Ekonomik tutum, istim mi- sali arkadan gelecekti. Sadece bir kişi o-Ekrem Alican-, bu konuda kati konuşmaktan çekin- medi. Ak saçlı maliyeci yem partinin devletçi olacağını söylüyordu. o Bun- da kati kararları olduğunu ve bu- günkü Türkiyenin bir başka şekilde kalkınmasına imkan bulunmadığını belirtti Yem parti hususi teşebbüsü ezmeden, devletçilik prensipleriyle e- konomisini yürütecekti. oOAncak, bu öyle sözde kalmıyacaktı. Yani, yeni partinin kurucular, parti ileri ge- lenlerinin salon devletçiliğiyle yetin- gerektiği (otezim savunu- Ekrem Alican başka arkadaşla- rı da katıldılar. Bunların başında, Cahit Talas geliyordu. Talas da, tıp- kı eski kabine arkadaşı gibi memle- ketin sosyalizan bir nizam içinde, sınıflara hakları tanınarak pılınmaksızın kalkınabileceği cındaydı. Bu grup, partinin adının Sosyal Demokrat olması için bitirdi- ğimiz haftanın tonlarında şiddetle ısrar ediyorlardı. İsim değil ama, prensipleri rağbet bulmazsa partiye katılmayacaklardı. Sosyal oODemok- rat adı ise, içinde Demokrat kelime- AKİS, 23 OCAK 1961 Kulağa Küpe sana söylüyorum... Devlet Başkanı basın İçişleri toplan- fısında Bakanına takılmış: "— Kızıloğlu, sende de amma ayak var! Belçikaya gi- dersin grev çıkar, İstanbula gi- dersin ker o yanar, buraya gelirsin kar, kış, tipi bastırır. mi kim? Tabi, kurucular!.. S in yeni partilerin si bulunduğundan dolayı memleketlerinde bir fikri tiğinden dolayı (o kurucu sevimli (geliyordu. Ya müşteriler Ancak, bu mesele bir başka mese- leyle birleştiğinde, partinin kuru- luşunun ilânını geciktiren sebepler- değil, batı temsil et- adaylarına Adakan Gayret başa düştü Enver YURITA OLUP BİTENLER den birim teşkil etti. Devletçilik i- yiydi. Ancak, yeni teşekkülü bette mek, ona kan vermek niyetinde bu- isti- kodamanları ve bilhassa fırtınanın sağanak kumun- dan kurtulmuş, fakat kendilerini emniyette hissetmeyen Oo zenginleri barınak opeşindeydiler. Yeni parti, üstelik (Milli Birlik İktidarının da teşkilâtı değil çıkıyor den, böyleleri için ideal sığınak man- zarası arzediyordu. Kurucuların kar- tı karşıya bulundukları "Ortada kal- mış D.P. oyları ne olacak ?" sorusu- na el atılınca durum nezaket katan- dı. Bitirdiğimiz haftanın içinde, ye- ni partinin kurucuları D.P. li vatan- daşlara kur yapacaklarım açıkça be- lirttiler. Bu vatandaşları mum ışığı gibi muallakta bırakacak (değillerdi ya!.. Onlara kafalarını osokacak bir çatı bulmak lâzımdı. Bu çata d* yem kurulacak partinin müşfik (o kucağı olabilirdi. Ancak, yem particiler böy- le bir faaliyete oOgirerken o dikkatli davranmak lüzumunu hissettiler. D. P. lilere kucaklarını açmasına aça- caklardı ama, kucağa gelecekler a- rasında bir seçim yapmak da şarttı. Bunların D.P. li olmalarının zararı yoktu. Gelgelelim D.P. damgasını taşıyanların öyle pek bilinen cinsten olmamaları faydalıydı. Zamanın pek ateşli (D.P. lilerini bu çatı altında toplamak, silâhın geri tepmesine te- min hazırlamak olurdu. Bu yüzden dikkatle hareket etmek gerekiyordu. Sözün kısası, yeni particiler, partile- rine alacakları politikacıları herhal - de kavun satın alınırken başvurulan usullere göre seçmek o niyetindeydi- ler. Güçlük, bunun yolunun asrın ha- rika politikacısı Aydın Yalçın tara- fından dahi henüz bulunamamış ol- masındaydı. Zira, doğrusu istenilirse yeni par- tinin samimi iyi niyetli ve realist ku- rucuları arasında memleket gerçek- lerini görenler, bilenler yok değildi. onun için teveccühün fazla bulunmayacağım o-tabii, ilk oseçim- lerde- farkediyorlardı. Alicanların, Aybarların, Adakanların D.P. lileri cezbetmeyeceği muhakkaktı. Onlar, "kendi partileri"ni hâlâ bekliyorlar- dı ve meşhur Havadiste beklemeye devam etmeleri kendilerine hatırlatı- lıyordu. Ali Suat Başgil dışarda bu- lunsaydı belki bir teşebbüs dahi ya-