YURTTA OLUP BİTENLER C.H.P. Genel Merkez binası Kazan kaynamağa başladı cağı, kulis faaliyetinin son hadde çı- kacağı, yeni iç seçimlerin (olacağı ümidindeydiler. Öyle ya, Kurultay demek bu değil miydi? Üstelik, par- ti içinde eski Genel Sekreterin -bir tâbirle- huruç hareketini bu Kurul- tayda deneyeceği veya denemeyece- ği de bir spekülasyon olarak ortaya atılıyordu. Partinin Karanfil Sokak- taki meşhur Genel Merkezinde bir takım toplantıların o birbirini takip etmesi, komisyonların çalışması, cid- di yüzlü adamların ciddi meselelerin üzerine eğilmesi rivayetleri kuvvet- lendiriyordu. Halbuki aslında bu se- ferki Kurultay, bir başka çeşit Ku- rultay olacaktı. Hakikaten, bu soğuk ve karlı günlerde C.H.P. nin en mümtaz 1300 delegesi Ankarada pek kısa sürecek bir toplantı yapacaktır. Toplantıda İnönü dahi bir kaç cümleden başka söz söylemeyecek, hele siyasi nutuk faslı hiç açılmayacaktır. o Zira Ku- rultay, tıpkı diğer siyasi (opartilerin Genel Kongreleri gibi tek maddelik gündemle açılacak, o maddenin mü- zakeresi tamamlanınca da kapana- caktır. Madde, tüzükte yapılması gereken tadilattır. Fakat haftanın sonlarında ortaya çıkan rivayet çe- şitli tefsirlere (o sebep oldu. Rivayet, siyasi parti kurultaylarının İçişleri bakanlığı tebliği şümulüne girmedi- ği ve kurultayların yapılamayacağı merkezindeydi. Fakat bu rivayet ol- maktan öteye geçmedi. İlgililer, İç- işleri bakanlığının bir açıklamasını 16 beklediler. Fakat sona ermedi. Bilindiği gibi M.B.K. bundan ay- lar evvel, Cemiyetler Kanununda yaptığı bir değişiklikle partilerin o- cak ve bucak teşkilâtını lâğvetmiş, en küçük ünite olarak ilçe teşkilâtım tanımıştır. Fakat o tarihten bu yana siyasi hayat kapalı tutulduğundan kongreler toplanamamış ve gerekli tâdiller yapılamamıştır. İçişleri ba- kanlığı, yeni parti kurma iznini ve- rirken mevcut partileri de bu tadili yapmak üzere Büyük oKongrelerini toplamaya davet etmiştir. Zaten bi- lindiği gibi siyasi faaliyet müsaadesi müddetlidir ve bir ay içinde ne yapı- lırsa o yapılacaktır. Bir aydan sonra memleket tekrar, politika sahasında kıs uykusuna yatacak, ve yeni şart- lar ne zaman gerektirirse uyku o za- man bitecektir. Bu şartların pek kı- sa bir zamanda gerçekleşeceği, bitir- diğimiz haftanın sonlarında baş- kentin siyasi çevrelerinde hâkim inanç olarak mevcuttu. Muhakkak olan, Kurultayın C.H. P. için sâdece bir formaliteden ibaret gene de hazırlık kalacağıdır. Buna rağmen son iki hafta boyunca, başta Genel Sekre- ter İsmail Rüştü Aksal, Partinin Merkez İdare Heyeti azalan ve on- ların yardımcıları paçaları sıvadılar, "İdari Kurultay"a hazırlandılar. Bir hukukçular komisyonu Partinin tü- züğünü zaten ele almıştı. Ancak o tasan bir kenara bırakıldı. Zira İçiş- leri bakanlığının o tebliği tüzüklerde bir "tip tadilat"ı zaruri (o kılıyordu. Tüzüğün öteki ve ciddi tartışmalara, çalışmalara lüzum gösteren, eski partiyi yeni şartlara uyduracak tâ- dilleri bir normal Kurultayda yapı- lacaktı. Suyun altı Buna rağmen, C.H.P. içinde suların göründüğü kadar durgun olduğu- nu sanmak hatadır. Bilâkis, alttan alta bâzı cereyanlar mevcutur ve ik- tidarı alacağında artık pek az şüphe kalan C.H.P. nin bu iktidan hangi e- kipte yürüteceği başlıca heyecan kay nağıdır. İsmail Rüştü oAksalın gün geçtikçe artan otoritesi ve basiretli idaresinin yükselttiği (o prestiji, bun- lara tecrübe faktörü de katılınca Ge- nel Sekreterlik seviyesinde bir müca delede müstakbel rakipler için fazla şans bırakmamaktadır. oBu bakım- dan, belirli usullerin ve mücadele tar- zının şampiyonu Kasım Gülek ciddi huruç hareketini partiden ayrılmayı ve şansım dışarda denemeyi göze al- madıkça düşünmemektedir. karşı bir mücadele varsa bu, bâzı âklıevvel kudret sahiplerine CHP. adına tertip vaadlerinde bulunmak suretiyle İhtilâlin ilk günlerinde be- lirmiş, fakat aradan karakediler çı- tıp ta kudret sahipleri C.H.P. yi, C H.P. liderler! kudret sahiplerini tanı- yınca suya düşmüştür. Daha sonra. bir takım söylentilerle Genel Sekre- ter yıpratılmak istenmiş, fakat Ak- salın şahsiyeti -kendisinin bu neviden taraklarda hiç bezi bulunmadığı hal- de- her lâfın üstesinden o gelmiştir. Bu bakımdan, "Partinin 2. Adandı- ğı" meselesi, parti için en müsait şekilde hal sureti bulmuştur. Aksa- lın mesuliyet duygusu da i geliştiğinden -yâni, iyi yüreğinin ve arkadaşlık veya şahsi vefa gibi his- lerinin seslerini susturmayı öğrendi- ğinden- onun sevk-i idaresinde eski partinin yeni yollarda yürümekte devam edeceği muhakkaktır. C.H.P. içinde mesele, daha ziya- de, lider takımını kimlerin teşkil e- deceği meselesidir. Yâni Aksal, kim- lerle birlikte, bilhassa iktidara geçe- cek CH.P."yi daha parlak ufuklara sevkedecektir. Aksal derecesinde ü- mitler veren ve parti içinde, haki- katen her türlü desteği en yüksek çevrelerden bulan, bırakınız o İnönü- yü, Aksal için dahi, samimiyetle "İs- tikbalin Adamı" diye (yetiştirilmek istenilen Turhan Feyzioğlunun bir çok ata birden oynama sevdası ken- disini ister istemez partiyle daha as münasebette bırakmış, bir takım bağlar zedelenmiştir. o Onun dışında ise, göz doldurucu, birinci sınıf po- litikacıların henüz CHP. saflarında belirmemiş olduğu bir gerçektir. As- AKİS, 23 OCAK 1961