S Haberler Yaradana kurban! A Bu yılın en ilgi çekici yerli oyunu, genç yazar Güngör Dilmenin yaz- dığı, Oda Tiyatrosunda mevsim ba- şından beri oynanmakta olan Mida- sın Kulakları oldu. Eserin basında da yankıları genişti. Çokları, bu güzel yerli oyunun Oda Tiyatrosunda değil de, sahne ve salon imkânları daha geniş bir tiyatroda oynanmasını ar- zu ettiler. Fakat konumuz bu değil. Konumuz, bütün bir yıl için "lâf in- cisi" olabilecek değerde bir cümleyi okurlarımıza sunmaktır. “1960 Yılında Edebiyat" adlı ya- zısında Rüştü Şardağ, "Midasın Ku- lakları" için şöyle demektedir. "Midasın Kulakları oadlı eserin çevirisinde gösterdiği (o üstün başarı- dan dolayı çeviricisini övüyorum Öğrendiğimize göre, Rüştü Sar dağ hiç de şakacı bir kişi değilmiş! Çirkin Amerikalı Geçen hafta içinde bir sanatçı top- luluğu bir resim sergisine gidi- yordu. Ressam Salih Urallı, yanyana yürüdükleri şair Salâh Birsele: imdi seni çirkin bir Ameri- kalı Tadımlı tanıştıracağım" dedi. Salâh Birsel, o her zamanki sakin haliyle Salih Urallının sırtını okşa- dı: ' "— Salihciğim, niye yoruluyor- sun? Sâdece, bir oOAmerikalı kadın demen kâfi değil mi?" Rumen resmi Bu ayın sonuna kadar açık bulundu- rulacak olan "Rumen Muasır Re- sim vs Heykel Sergisi", geçen haf- ta içinde Dil ve Tarih Coğrafya Fa- kütlesinin alt salonunda açıldı. Ser- gide 30 Rumen ressamının 54 tablo- suyla, 12 heykeltraşın 17 heykeli ser- gilenmişti. Serginin açılış töreni iyi oldu. Bu, öbür sergilerde görülmeyen ciddi bir törendi. Sergilerin has müşterilerin- den başka, elçilikler erkânı, Ankara Valisi ve resmi şahsiyetler de açılış- ta hazırdılar. Büfe, resimseverleri memnun edecek ölçüde zengindi. Bil- hassa Rumenlerin "erik rakısı" en çok itibar gören içki oldu. Rumen şarapları da gözdeydi. Sergide bulu- nanlar arasında Fuat Pekin, Lütfi Ay, Prof. Melâhat Özgü, ressamlar- dan Salih Urallı, Rami Uluer, Cemal Bingöl, Numan Pura vardı. Resimler 1925 - 1959 yılları ara- sında, heykeller ise 1935 - 1959 yıl- lan arasında yapılmıştı. Rumen sa- natçılarının eserleri arasında non-fi- güratif resim yoktu. Hepsi konulu, 26 AT gerçekçi, klâsik ölçüleri zorlamıyan resimlerdi. Bu bakımdan, iki milleti sanat yoluyla birbirine tanıtmak gi- bi bir hizmeti olduğu inkâr edileme- yen serginin, Türk resimseverine ge- niş ölçüde, değişik ve ll bir şey söylemediği de muha Mme. Stefenskanın Lone Polonyalı ünlü piyanist Mme. Ste- fenska beklenen konserlerinin il- kini Büyük Tiyatroda, ikincisini de Sanatseverler Klübünde verdi. N Büyük Tiyatrodaki konser, Cum- hurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının eşliğinde idi. okordiplomatik, Dev- let ve Hükümet ileri gelenleri, seç- kin bir dinleyici topluluğu salonu doldurmuştu. Ankaranın konserlere devam eden seçkin hanımlarının bu gece için özel bir itina ile süslendik- leri belliydi. (o Salon bir çeşit giyim meşheri halindeydi, denilebilir. Din- leyicilerin en ilgi çekicisi İsmet İnö- nüydü. İlk konser, gerçekten başarı- lı oldu ve Mme. Stefenska haklı bir takdir gördü. Konserden sonra, Sa natsevenler Klübünün daveti üzerine sanatçı ile Polonya Elçiliği ileri ge- lenleri, bâzı orkestra üyeleri, klübün gedikli üyeleri Sanatsevenlere geldi- ler. Misafirler limonlu ve portakallı votka, Cinzano Vermutu ile ağırlan- dılar. Saat onikide, klübün Organi- zasyon Başkam Dr. Hayati Sergenin patenti' altında bulunan, gerçekten güzel bir domates çorbası sunuldu. Misafirlerle ev sahipleri ve sanatse- verler küçük gruplar ohâlinde geç vakte kadar konuştular. Mme. Stefenska'nın perşembe ak- şamı Sanatsevenler Klübü yararına verdiği Chopin resitali de, gene seç- kin bir dinleyici o tarafından ilgiyle takip edildi. Sanatçı çok alkışlandı. Bir AKİS muhabiri sanatçıyla kısa süren bir konuşma yaptı. Bu konuş- Piyanist Stefenska Mütevazı sanat elçisi sanatçı, (o Cumhurbaşkanlığı Orkestrasını "fevkalâde" bulduğunu belirtti. (o 1953 yılında da Türkiyede (oOkonser veren o sanatçı, Türk dinleyicilerinin Oo seviyesini ve anlayışını çok beğendiğini, geçen za- manın da ayrıca büyük bir gelişme yarattığım sözlerine ilâve etti. "Türk kompozitörlerinden tanıdıklarınız var mı? Repertuvarınıza bunlardan al- mayı düşündünüz mü?" sorusuna pek inandırıcı cevaplar vermedi. Me- selâ tanıdığı herhangi bir kompozi- törümüzün adım söyliyemedi. Sâde- ce bâzı eserlerin kendisinde bulundu- gunu ifade etmekle yetindi. mada Senfoni Mme. Stefenska'nın gelişinden itibaren ağır ve gerçekten güç bir or- ganizasyonu başarı ile yürütmek için durup dinlenmeden didinen tek kişi Bülent Sokunu idi. Özel sayı Türk Dili dergisinin Şubat sayısı, bir "çeviri şiir özel (o sayısı"ola- cak. Derginin bu sayısının yedi for- ma, fiyatının da bu sayıya mahsus olmak üzere 1,5 lira olacağı söylen- mektedir. "Tercüme" dergisinin yıl- larca önce yayınladığı “şiir özel sa- yısı"ndan beri bu ölçüde bir Şiir özel sayısı (o yapılmamıştı. Fransız, İngiliz, şiirine ayrılmış geniş yankılar maktadır. uyandıracağı umul- AKİS, 23 OCAK 1961