Duruşmaların Anatomisi Börek Dâvası Hasan Polatkan Börek dağıtıcısı Şu anda bütün Türkiye, şehirlisi 5 ve köylüsüyle. Demokrat ikti- dar devrinde Bakanların vazife an- layışının ne olduğunu, bunların o rejim içinde nasıl pervasızca iş çe- virdiklerini, çalıp çırptıklarını bili- yor. Bu hakikati gözler önüne seren bir dâva olmuştur: "Börek Dâvası". "Börek Dâvası", Yassıadada duruş- maları devam eden Polatkan - Vini- leks ortaklığının marifetleriyle alâ- kalı dâvaya gazeteciler tarafından verilen isimdir. "Börek”', hem "Kö- pek" ve "Bebek" ile kafiye teşkil et- mekte, hem de hatıra "Yağma Ha- san"ı getirmektedir. Tâbirin tuta- cağında zerrece şüphe yoktur. Ama dâvanyı kendisi daha da çok ve şim- diden tutmuştur. Bu mecmua kanaatini muhafaza etmektedir: "Köpek Dâvası" ve "Bebek Dâvası" itibar görmemiştir, ortaya atılmalarıyla güdülen gaye gerçekleşmemiştir. Aksine, bir çok burnun kıvrılmasına, Yassıada du- ruşmalarının ciddiyeti bahsinde te- reddüt uyanmasına yol açmıştır. Al- lahtan ki hemen arkadan "Börek Dâvası" gibi, kelimenin tam mana- sıyla dört başı mâmur bir dâva gün- deme alınmış ve daha başladığı an- dan itibaren sanıklarını yerin dibi- ne geçirmiştir. "Köpek Dâvası", "Bebek Dâva sı" ve "Börek Dâvası" ile gösteril- mek istenilen husus bir belirli rejim içinde düşüklerin ne derece pervasız ve nasıl hayâsız davrandıklarıdır. AKİS, 7 KASIM 1960 Böyle dâvalarla, memleketi on yıl boyunca idare edenlerin ve devletin bütün propaganda vasıtalarından faydalanarak kendilerine peygam- berlik bile atfettirenlerin gerçek şahsiyetleri ortaya çıkmaktadır. Hediye köpek satan bir Cumhurbaş- kanı, sokak zamparası bir Başba- kan.. Ama, bir ihtilâl sonrasında, devrilenlerin (o şahsiyetlerinin belir- mesi için dahi daha ciddi suçların halk tarafından istendiği artık bel- li olmuştur. Köpekler ve bebekler umumi efkârı tatmin etmemiş, bi- rinci dâvada meselenin prensibi bir tarafa bırakılarak köpeğin hakika- ten yirmibin lira edip etmediğinin tartışılmasına girilmiş -meşhur Ti- me bile bu tartışmaya katılarak fik- rini aldığı mütehassısların bir Af- gan tazısının değerinin bu olabilece- ğini söylediklerini bildirmiştir-, i- kinci dâvada ise herkesin bir gönül macerası olabileceği gerçeği bir Başbakanın resmi otomobiliyle gay- rımeşru çocuk cesetleri taşıtıp ta- şıtamayacağı, zamparalığa sokakla- rı polis kordonu altına aldırarak gi- dip gidemeyeceği noktasını unuttur- muştur. Bunlar, Yassıada duruşma- larının talihsiz başlangıcını teşkil etmiştir. 6/7 Eylül hâdiseleri ise, mahiyetleri icabı, elbette ki reddedi- lemez maddi deliller üstüne bina e- dilemeyecek, bir takım kanaatlere ve istidlallere dayanacaktı. Şimdi, "Börek Dâvası" ile hava değişmiş, D.P. iktidarının ne pis bir idare kur- duğu elle tutulur şekilde meydana çıkmıştır. Yassıadada, sanık mikro- fonu başına geçen dört ortağın çır- pınışları ve her çırpınışta ba- tağa biraz daha batmaları letin tamamı tarafından le seyredilmektedir. Bir nüfuz ti- caretinin böylesine aşikâr delilleri- ni ele geçirmek hakiki bir bahtiyar- lıktır. Meseleyi aydınlatan mektup- ların bakanlık omakamında bulun- muş olması, altlarındaki sandalya- lar zangırdarken bile gafil Mende- res Bakanlarının herkesin gördüğü ihtilâli, -Nizameddin Nazifin çok talihli tabiriyle-, "Kampana çala- rak gelen ihtilâl"i görememiş bu lunduklaruu göstermektedir. Demek Menderesin Bakanları, aralarından bir tanesinin verdiği (“2000 yılına kadar iktidarda kalacağız” haberi- ne ciddi ciddi inanmışlar.. Budalalı- ğın bu kadarı karşısında şaşmamak kabil değildir. Şimdi, köpekler ve bebekler sü- ratle tasfiye olunarak böylesine kuvvetli kararnamelerle Erkmen - Mandalinci düosunun, Kromitin, i- partransportun rezaletleri birbiri peşine getirilirse, onları Topkapı, Uşak, İstanbul - Ankara Üniversi- teleri hâdiseleri takip ederse ve ha- va dağılmadan repertuvarın en €- saslı parçası, Anayasayla alâkalı dâva görülür, Yassıada oyunu üze- rine perde inerse bir iktidarın on yılının hikâyesi bütün çıplaklığıyla gözler önüne serilecektir. Böyle bir silsilenin sonunda en âdil ölçüler içinde cezalar dağıtıldığında umumi efkâr tatmin olacaktır. Zaten on yı- lın hikâyesi bundan başka nedir ki? Çalıp çırpma, rahat çalıp çırpma için siyasi rakipleri yok etme plânı, bunda muvaffak olunamayınca da rejimi fiilen değiştirme teşebbüsü.. "Börek Dâvası" birinci plândaki ga- enin, zengin olma gayesinin D.P. iktidarının alâmeti farikası bulun- duğunu herkese göstermeye yetmiş- tir. Demek oluyor ki yapılacak şey sâdece ve sâdece ciddi meselelerin elle tutulur delillerle ortaya getiril- mesi, rakamların kabarık bulunma- sı, göz yumulabilecek basit suçların, herkesin gündelik hayatında bulu- nabilecek kusurların "bizim millet bundan anlar" efsanesine kapılarak ortaya sürülmemesidir. Bizim millet, biz neden anlıyor- sak ondan anlıyor ve başka türlü düşünenlere de içten içe gülüyor. Celâl Bayar Köpek satıcısı