YASSIADA DURUŞMALARI Kızıloğlu Yassıadayı ziyaret ediyor Düşüklerin keyfini yerinde buldu Hatır gönül dinlemeyen Güryay nasıl Adanın beyniyse işte böyle bir başarıya ulaşılmasında bir büyük â- mil de Yassıadanm kemik ve adalele- rini temsil eden piyade kıdemli Bin- başısı Hikmet Atadır. Ata tevazu sa- hibi, yorulmak kelimesini lügatinden çıkarmış, 37 yaşında, Eskişehirin Siv- rihisar kazasında doğmuş, ortadan kısa boylu esmer bir subaydır. Daha önce 313. Piyade Alayı İkmal Subayı iken, 29 Mayıstan itibaren Yassıada Garnizonunun Muhafız Tabur Ku- mandanlığına tâyin edilmiştir. Anka- ra Kara Harp Okulu mezunlarından Ata, kalplerdeki yerini Topkapı olay- larındaki pervasızlığı ve C.H.P. Ge- nel Başkanına tertiplenen suikastı â- kim bıraktırmasıyla temin etmiştir. 18 Evli Ata, Londra Asfaltının Telsiz İstasyonundan Topkapıya kadarki geniş kesimini emniyet altında ve ge- çişe açık tutulması görevini yüklen- miş altmışar kişilik üç bölüğünü İs- tanbul Garnizon Kumandanlığının emri hilâfına çekmemiş ve polislerin de ortalıktan kaybolması üzerine, vic- danının sesine kulak vererek "İş ba- şa düştü" demiş, ağzından salyalar a- kan sarhoş D.P. li çapulculara, onlar- dan daha şeni trafik memurlarına müdahale etmiştir. Emsalsiz bir işbirliği geen Muhafız Taburunun görevi. içten ve dıştan gelebilecek teh- ditlere karşı (OYassıadanın her türlü emniyetini sağlamaktır. İçeride bir ayaklanma patlak verebilir veya dı- şarıdan bâzı fanatikler düşükleri kur- tarmak sevdasıyla sakim bir teşebbü- se yeltenebilirler... -Bunlar, olacak şeyler değildir ya.. Sâdece birer ihti- malden ibarettir- Muhafız Taburu, en mütekâmil silâh ve teçhizata sahip birer hava, kara ve deniz bölüğü ile bir jandarma takımından müteşek- kildir. Dürüst Ata ve Bölük Kuman- danı arkadaşları, Türk Silâhlı Kuv- vetlerindeki işbirliğinin emsalsiz bir örneğini ortaya koyan Muhafız Ta- burunun erat ve assubaylarını, duru- mun özel mahiyetine uygunlukları ve kaabiliyet ölçülerine vurarak ince e- lemisler, sık odokumuşlar ve bizzat seçmişlerdir. Yassıadadaki bilumum nöbet ve devriye işleri de vazifeleri (ocümlesindendir. karmanın ağır mesuliyeti de Muhafız Taburunun omuzlarına bindirilmiştir. İlk günler, vazifelilerin çektikleri ıstırap, beşeri tahammülün pek üs- tünde, neredeyse (omevkuflarınkinden daha fazla olmuştur. Hergün değişik bir durumla karşılaşılıyordu. Bu ta- şınması ağır yük, işleri bir teşkilâta, bir nizama ve sisteme bağlaymcaya kadar sürdü. Şimdi, herkes nasıl ha- reket etmeli ve neler yapması lâzım geldiğini bir dakik saat hassasiyetiy- le tıkır tıkır bilmektedir. Vazifeliler- den hiçbiri bu yıpratıcı, fakat kat- merli ve erişilmez zevk, bahtiyarlık verici yeni vazifesinden dolayı mun- zam ücret almamaktadır. Sanıklara, koğuşlarının bulundu- gu altı adet kârgir bina tahsis edil- miştir. Altı kârgir binadan dördünün zemin katları oyemekhanedir. Diğer iki binanın da hemen yanmda baraka yemekhaneleri vardır. Değişik bina- larda yatıp kalkan mevkufların bir- birleriyle görüşebilmeleri, ancak at- mosfer şartlarına göre günde 60 da- kikayı geçmemek şartıyla nezaret al- tında çıkarıldıkları havalandırma sı- rasında mümkün olabilmektedir. Bun lara Kabine azaları dahil değildir. E s- ki Bakanlar ancak oda arkadaşlarıy- la görüşebilmektedirler. Her iki bi- naya Yüzbaşı rütbeli bir Bölük Ku- mandanı tahsis olunmuştur. Sâdece Bayar ve Menderes tek kişilik kabi- nelerde bulunmaktadırlar. Diğer dü- ' şükler ikişer, üçer veya dörder kişi- lik odalarda hâli pür melalleri ile başbaşa bırakılmışlardır. o İki saatte bir değişen vardiyalarla her binaya Teğmen rütbeli bir devriye subayı ve her koğuşa da bir er nöbetçi dikil- miştir. Nöbetçi erler ve devriye su- bayları o vazifelerini o ilgilendirmiyen hususlarda ağızlarını açıp tek kelime konuşamazlar. Altı ay öncesinin laf AKİS, 7 KASIM 1960