7 Kasım 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

7 Kasım 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

tı. Seçim yapacak zaman yoktu. Üs- telik, hukuki bakımdan iki meclis a- rasında bir tefrik yapmak zait olurdu. Komitenin arzusu, memleket mesele- lerinde kendilerine yardımcı bir "Si- vil ekip" teşkil o edilmesiydi. Bunun seklini, kurulan komisyon tâyin ede- cekti. Başkentteki hukukçular da bu teze iştirak ettiler. Meclis, ancak bir Danışma Meclisi olabilirdi. Zira bir Kurucu, Meclis, seçimle teşekkül etti- ği taktirde mâna ifade edecek, aksi halde bir oyuncak, bir süs olmaktan ileri'gidemeyecekti. Eee, seçim de ba- his mevzuu olmadığına göre... Ama bir Danışma Meclisi, hele bir fikir forumu olarak memleketin bütün kuvvetlerine siyasi hayata karışma fırsatı verecek, bütün mesuliyetin 37 idealistin omuzlarında kalmasını ön- leyecek, her şeyden çok kapalılığın tehlikelerini, mahzurlarını yok ede- cekti. Ne var ki Komitede aksi tezi sa- vunanlar da yok değildi. Meselâ Dün- dar Taşer, Milli Birlik Komitesinin Basın Bürosuna uğrayan gazetecile- re, "Yenisini kuracağımızdan eskisi- nin hükmü yoktur" şeklinde bir espri Üs cevap verdi. Tabi! Taşerin bu esp- risinin altında hangi tezin yattığını anlamak mümkün olmadığı için umu- mi efkârın temsilcileri, Komitede hâ- lis bir teşrii organdan çok, bir danış- ma organı hüviyetini taşıyacaktı. C.H.P. de toplantılar ge sonlarında bir meclis fikri M.B.K. çevrelerinde bu şekilde ge- lişme gösterirken, C.H.P. nin Karan- fil Sokaktaki Genel Merkezinde arka arkaya iki toplantı yapıldı. Toplanan- lar Merkez İdare Kurulu üyeleriydi. Fakat toplantılara İnönü değil, Aksal başkanlık etti ve Genel Başkan bun- lara katılmadı. Müzakere konusu, gü- nün' meselesi olan Meclis hikayesiydi. Toplantılar istişari bir mahiyet taşı- yordu. C.H.P. nin küçük liderleri ken- di aralarında bâzı esaslar tespit et- tikten sonra İnönüyle beraber yeni- yüzden toplantılar bu hafta içinde de devam edecekti. Görüşmeler sırasında bâzı fikir- ler üzerinde birleşildi. Evelâ, şu anda bir seçim zamansız bulunduğundan, bir Kurucu Meclis ise ancak milli İra- de ile teşkil edildiği takdirde mâna ifade edeceğinden, düşünülen mecli- sin Danışma Meclisi sınırını aşma- ması gerekiyordu Bu, ilk nokta oldu. Bu meclisin teşrii selâhiyeti bu'unma-- sı bahis mevzuu olamazdı Bu da ikin- ci noktayı teşkil etti. Üçüncüsü böy- le bir meclis kendiline, konu olarak AKİS, 7 KASIM 1960 yeni Anayasayı ve yeni Seçim Kanu- nunu almalıydı. Meclis, 27 Mayıs ih- tilâlini hazırlıyan ve gerçekleştiren müesseselerin, tâyinle gelecek tem- silcilerinden Oomüteşekkil (olmalıydı. Ordu, basın, gençlik, siyasi partiler vesaire gibi... Meclis, çalışmalarına M.B.K. de katıldığı takdirde mâna ifade ede- cekti. C.H.P. mesuliyeti paylaşmağa hazır olmakla beraber, bir kuvvetler çatışmasının işleri karıştıracağından korkuyordu. Bu bakımdan içinde bu- lunduğumuz intikal devresinde M.B. K. nin teşrii ve icrai yetkileri elinde muhafaza etmesine hiç bir itirazı yoktu. Komitenin yanında bir Danış- ma Meclisi bulunursa tepeden inme tasarruflar, dolayısıyla bir takım ha- ta ihtimali ortadan kalkacak, yıp- ranmaması milli menfaat bakımından şart olan M.B.K. memleketin en sağ- lam müesseselerini kendisine yardım- cı bulacaktı. Böylece İkinci (Cumhuriyet, mil- letin elele vermesiyle 27 Mayıs teme- li üzerinde yükseltilecekti. Tabii bunlar beliren ana fikirler- di ve çalışmalar hem komisyonda, hem Komitede, hem de C.H.P. de de- vam ediyordu. Üniversite Yeni ufuklar M eclisin koridorlarında iki kurmay, genç bir adama hararetle bâzı şeyleri izaha çalışıyorlardı. Genç a- dam kâh başını sallıyarak söylenen- Sıdkı Onar Sami Gereğini ifa eden adam YURTTA OLUP BİTENLER leri tasvip ediyor, kâh kaşlarını yu karı kaldırarak söylenenlerin yanla olduğunu İşaret ediyordu. Tartışma bir hayli hararetli, bir hayli çekişme- liydi. Kurmaylar söylediklerinde 1s- rar ediyorlardı. Genç adamsa, ısrara rağmen kelimenin tam mânasıyla tatmin olunmuş sayılmazdı. Nihayet kurmaylardan biri: * " komisyon bir kurulsun, gö- receksiniz biz haklı çıkacağız. Dervi- şin muradına ermesine az kalmıştır dedi. Sözünü bitirince karşısındakine merakla baktı. Sonra üçü de başları- nı sallıyarak gülümsediler, İki kur- may çalışmak üzere komisyon odala- rından birine yöneldi, genç adam da Meclisin büyük kapısından dışarı çık- tI. Hâdise, bu haftanın ortalarında başkentte cereyan ediyordu. Genç dam AKİS'in bir muhabiriydi ve Üni- versite olaylarıyla ilgili haberleri ta- kip ediyordu. Milli Birlik Komitesi Ü 1 i d ta ık 1 dal d 5 t ale cevap alamamış, onun yerine, ha- tali da olsa affın gerektiği savunma- sı yapılmıştı. Halbuki gazetecinin a- radığı başka şeydi. O, işin püf nokta- sına parmağını basmak istiyor ve ba- zılarına göre İmparator, bâzılarına göre ise Hocaların Hocası olan Ord. Profesörün af meselesinde par- mağı olup olmadığını soruyordu. So- ruyu, kendine göre kurnazca sormak- taydı. Acaba, haklarındatahkikat a- çılan 1123 öğretim üyesi arasında Sıddık Sami Onar da var mıydı? Ho- caların Hocasının da hareketleri,tu- in aldığı cevap şu oldu: — Hoca hakkında tahkikatalu- zum görülmemiştir Ne var ki başkentte, bu hafta başından itibaren kulaktan kulağa bâzı fısıltılar alıp yürümüş ve Sıdkı Sami Onarın, 147 öğretim üyesi affıyla neticelenen Üniversite hâdise- sinde parmağı olduğu söylenmeye başlamıştı. Bu biraz da kendisinin A- asa Komisyonundan Tunaya Gritlinin affedilişi hâdisesindeki tu- tumu neticesiydi. Hocaların Hocası bâzı kötü dillerin söyledikleri gibi dip te Milli Birlik Komitesinden iki üyenin vazifelerine son verilimesi niistememişti. Ama Komisyonun ko- uşmalarının aksadığından dert yan- mış, işlerin geciktiğinden sızlanmış basına haber aksetmesi karşısında ü- züntüsünü anlatmış, lâf arasında hep hasbihal tarzında Tunayaile Gi- ritlinin bir siyasi partiye taraftar ettiklerini söylemişti. (Bunlar te elmişti ve Komitede işlerin çabuk bi- tirilmesi için Tunaya ile Giritlinin 11

Bu sayıdan diğer sayfalar: