İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Kiralar Hakkaniyete doğru eçen hafta sonunda Bakanlıklara- Grası bir Komisyon, İkinci Dünya Harbinin başından beri Türkiyenin bitmez dâvalarından biri olan kira sarısını bitirmek üzereydi. Gerçekten, sahibi anlaşmazlığı bu memleketin ezeli bir derdi hâline gel- mişti. Memlekette, bilhassa sakıt ik- tidar devrinde, enflâsyonun her türlü spekülâsyonu Oo körükleyen şartları içinde en ziyade gelişmeye müsait iktisadi sektör olan bina inşaatı sek- töründe hayli inkişaf olmasına rağ- men, mesken sayısındaki artış, nüfus artışını asla karşılıyamıyor ve bu se- bepten dolayı, bütün tahditlere rağ- k ev ve kat fiyatlarının, önlenemiyordu. Bu du- tum, bir kere iktisat ve nihayet sos- yal adalet bakımlarından değişik güçlükler doğuruyordu. İktisat bakımından doğan güçlük şuydu: Mevcut bütün kanuni tahdit- lere rağmen şu veya bu yoldan kira- ların yüksek tutulması, imkânının, bilhassa yeni yapılan binalarda hayli geniş oluşu, lüks mesken ve han inşa- atını teşvik ediyordu. Halbuki, lüks lirdi. Türkiyede yatırımlar, bir an ön- ce istihsâli arttırıcı ve bilhassa döviz . gelirlerimizi yükseltici alanlara tev- cih edilmeliydi. Halbuki, lüks mesken ve hanlar, devamlı istihlâkin sosyal önceliklerimize uymayan en kötü şe- killerinden biriydi. Gerçi, mevcut nü- fusumuzun mütevazi, fakat asgari sağlık icablarına uygun meskenlerde oturtulması Devletin bellibaşlı gaye- lerinden biri olmalıydı. Fakat, bu personeline ucuz fiyatlarla tahsis edilmeliydi- hem ucuza çıkarıl- malı, hem de kira ödemelerine milli gelir isinde ayrılan pay mümkün ol- duğu kadar düşük tutulabilmeliydi. Sosyal adalet bakımından doğan güçlük ise şuydu: Mesken arzındı mesken talebinden düşük oluşu dola- yısiyle, toplum içindeki görevleri ba- kımından önemli bir rol oynayan küt- leler, bilhassa memurlar, çok kere “"kazanılmamış", "yâni alın teri kar- şılığı olmayan gelirlerle yaptırtılan lüks meskenlere yüksek kiralar ver- mek zorunda kalıyorlardı. Bu işe, AKİS. 10 EKİM 1960 yüksek gelir tabakalarıyla orta gelir tabakaları arasındaki farkı büsbütün açıyordu. Öte taraftan, yine mesken talebinin mesken arzından çok daha fazla oluşu, mesken arayan kimsenin mesken kiralayana nisbetle daha muztar durumda bulunuşu, mesken inşaatı temposunun nüfus artışı hı- zından hayli geride kalışı dolayısiyle, bedeli çoktan amorti edilmiş olan meskenler bile çok yüksek kiralarla kiralanabiliyordu. Bu da yüksek gelir tabakalarının "kazanılmamış" gelir sağlama imkânını arttıran ve böyle- likle sosyal adaletsizliği yüksek ve orta gelir tabakaları arasında çoğal- tan yeni bir unsur oluyordu. Nihayet, "eski" kiralarla "yeni" kiralar arasındaki kanuni fark, "es- ki" veya "yeni" kirayı alan ev sahi- binin mensup olduğu kategori hangi- si olursa olsun, tek başına, göze ba- tan bir adaletsizlik (o hâlini almıştı. Bundan hem ev sahipleri zararlı çıkı- yor, hem de yaşlı ailelere nisbetle ha- yata yeni atılan genç aileler zarar gö- rüyorlardı. İşte, yeni çıkarılacak olan kanun bütün bu adaletsizlikleri giderecekti. Yeni kanun pek tabii olarak kiraların serbest bırakılması esasına dayanmı- di. Ayrıca, yeni binaların kiralarının bile önemli bir miktar yükselme kay- dedeceği muhakkaktı. u esas içinde hareket ortaya ilk çıkan mesele, edilince kiraların 23