NE DEDİLER? Bir Beş Tefsir jakilâp idaresinin başkanı Orgeneral Gürsel, basınla alâkalı bir demeç verdi. Demeç- te, öğrenilmesi ferahlık uyandıran bazı açıklamalar yapılıyor, meselâ Milli Birlik Komitesinde ikilik veya diktatorya taraflıları olduğu yolundaki, haberler en kesin tarzda reddediliyor, hem yerli, hem yabancı basına serzenişte bulunuluyordu. Gürsel, kendisine has tavırla gazete ve dergilerimize tatlı, fakat sert bir de İhtar yapıyordu. Doğrusu istenilirse demeçte isim ve hâdise tasrihinin faydası olurdu. İnkılâp ida- resinin şikâyetinin hangi noktalarda toplandığını bilmek iyi niyet sahibi basının isim kolaylaştıracaktı. Zira açık bir hakikattir ki insanlara -ve iktidarlara- sokulup en yakınlarında görünenler onların, her zaman en güvenilir dostları değildir ve insanla- ra -ve iktidarlara- uzak durmayı tercih edip samimi fikirlerini söyleyenler arasında Demeç onların başarısı temennisiyle yürekleri dolu olanlar mevcuttur > Devler Boskanının © aşağıda bulacağınız beş tefsiri, her halde dikkat ve alâkayla okunmaya lâyıktı j kide bir sözü Milli Birlik Komitesine getirip, orada bu konu ile ilgili bir çatışma varmış gibi nifak çıkar- maya çalışan gazete ve dergilerin hedefleri malümdur. Milli Birlik Komitesinin aydın ve uyanık bütün üyele- ri arasında, tezvir şebekelerinin veya "Milli" düşman- larının gedik açma oyununa düşebilecek tek gafil yok- tur. Cemal Gürsel'in kesin demeci de gizli maksatların çoktan farkına varıldığını gösteriyor. Gaye milli birliği un ne boşuna bir çabalama olduğunu sayın Gürsel izah ediyor. Tezvir şebekesinin taarruz plânı ve taktiği seril- miştir. Milli Birliğin üstüne titriyen Devlet ve Komite uyanıktır. Mahutlar bildiklerinden DAŞMASALAN bile, ga- filler ne zaman güzlerini açacaklar PEYAMİ SAFA (Havadis, 3 Ekim 1960) * S on günlerde Milli Birlik Komitesi üzerine çıkan ha- ber ve yazılar, Devlet Başkanını bir açıklama yap- mak zorunda bıraktı. Bu açıklama halk oyunu aydın- latmak, rahatlatmak bakımından çok faydalı. Ama ba- sın adına hayli üzücü. Çünkü basının vazifesini iyi yapa- madığını belirtiyor. ir Komite üyesinin vatandaş karşısındaki konuş- masından yalnız iki cümle almak, gerçeklerden uzakla- şıp dedikodu üzerine haber vermek, bugünkü havaya uymuyor... Basın Ahlâk Yasası diye bir yasa koyduk, basının kendi kendini kontrolü diye bir prensip tamdık.. Yasayı tanımayan, kontrolsüz haber ve yazılar pek çok. Devrimlerden bu yana henüz dört ay geçtiği hal- de vazife ve sorumluluğumuzu bilmemekle, halk oyunu yanlış yollara mn suçlandırılmamız çok acı.. ÜŞERREF HEKİMOĞLU m 2 Ekim 1960) * D oğrusn, bu ihtar ve ikaz davet eden sözlerin sarfına Türk basınının sebebiyet vermiş obuasını istemez- dik.. Ne yazık ki, bir kısım gazete ve dergiler ne geç- mişten, ne günün olaylarından ders edinmiş değillerdir... Daha dün bir, bugün iki, fikir hürriyetine ka- vuşan Türk basınına Devlet ve Hükümet Başkanından yerinde ve yüzde milyon haklı bir tenbih ve ihtar gel- mesine önayak olurlar ve Mili Birlik Komitesini fikir ve tutum aykırılıklarına uğratmak gayretinin bu mem- AKİS, 10 EKİM 1960 lekete ve bu millete böyle bir zamanda, ancak büyük zararlar getirebileceğini takdir etmezler miydi? ETEM İZZET BENİCE (Gece Postası, 3 Ekim 1960) * © güleryuzlülüğü ile 27 Mayıs inkılâbının "Centil- men ihtilâl" diye vasıflandırılmasına âmil olan Milli Birlik Komitesini şahsında temsil eden sayın Başkan Gürsel'in son beyanatı vesilesiyle, yüzünde müşahade ettiğimiz izdirap çizgileri, milli menfaatlerimizi vicdan- larımıza ölçü yapmadan vuku bulan bir gidişin sürpriz sayılmaması gereken tezahürüdür. Bünyesinde tehlikeli bir operasyon geçirmiş irfan Türk milletinin nekahet devresinde, onun üzerine titre- yen hekimlerimizi gücendirmemek ve onlara, yardımcı olmak ilk vicdan vazifemiz iken bunda kusur işlendiği- ne inanmamız lâzımdır. Bizler, Sayın Başkan Gürsel'in "- Ayrıca tenkid müessesesini tezyif ve tecavüz derecesine çıkaranlara içkide bulunduğumuz şartları hatırlatmak isterim." de- mesine mahal bırakmayacak bir yola benimsemiş ol- malı değil miydik? ÖNCÜ (9 Ekim 1960) M ili Birlik Komitesi hakinda, şüphe uyandıracak neşriyatta bulunanlar bilhassa kendilerini iktidara aday sayan partilerin mensupları arasında bulunabilir; bu gibiler iktidara susamışlığın tesiriyle demeçleri tah- rif yoluna sapmaktadırlar. İçlerinde Tercüman'ın da bulunduğu tarafsiz ve bağımsız basım o gibilerden ay- rı görmek icap eder.... İtiraf etmelidir ki son inkılâba kadar iş başına ge- len hükümetlerin basma tahditler koymalarına bizzat bası gazete ve dergilerin tezvir ve tahrifleri az çok te- sir etmiştir. Devlet adamlarımızın kâfi derecede sabırlı ve müsamahalı olmamalarının da elbet bunda payı var- dır... Demokrasi tarihimizde ilk defa hesap sorma ve devleti yeniden ve daha mükemmel kurma imkânına kavustuk, Bu işi en çok güvendiğimiz bir Milli kuvvet ele almış bulunuyor. KADİRCAN KAFLI (Tercüman, 3 Ekim 1960) 15