Mevhibe İnönü okumakta olduğu gazeteyi indirdi, okurken takdığı gözlüklerinin üstünden bakarak o kendisine has munis edasıyla: — Ya, Paşacığım.. Çok iyi oldu" diye cevap verdi. Bu temiz ve sıcak aile tablosunun sahnesi, İnönülerin Heybeliadadaki bej renk, üç katlı, kârgir ve basit dö- şenmiş evleriydi. Üç aydan fazla bir zamandır C.H.P. Genel Başkanı ve eşi sakin adada uzun mücadele yılla- rının yorgunluğunu çıkarıyorlardı. İ- nönü 50 kadar deniz banyosu almış ve bunları günügününe, suda kaç daki- ka kaldığını da belirterek yeşil kap- lı, küçük acendasına kaydetmişti. İs- tanbula pek az inmiş, daha ziyade Maltepeye geçerek -kendi tabiriyle- “ora denizinin tuzuna bakmış", bir tek basın toplantısı tertiplemişti. Bu, çalışmadığının delili değildi. Zira is- tisnasız her gün bir kaç ziyaret ka- bul etmiş, sayısız yabancı gazeteci, radyocu, televizyoncu ve diplomatla görüşmüş, bir defa Devlet Başkanı Gürsel kendisini görmeye gelmiş, bir defa o Devlet Başkanı Gürseli görme- ye gitmiş, bütün bunların , üstünde, kafası omemleket meseleleriyle de- vamlı meşgul kalmıştı. Buna rağmen 1960 yazı, son on yaza nisbetle İnö- nü için mukayese kabul etmeyecek derecede huzur ve sükünet dolu ola- rak geçmişti, öteki yazların aksine, AKİS, 10 EKİM 1960 YURTTA OLUP BİTENLER Başkente tek defa dahi gelmesine lüzum olmamış, nutuklardan, kon- grelerden ZE kalmıştı. İnönü, geçen haftanın sonunda başka bir sebepten daha memnundu. Üç yıldan beri Amerikada atom fizi- ği üzerinde çalışmalar yapan oğlu Erdal İnönü bu hafta salı günü, eşiy- le birlikte memlekete dönüyordu. A- merikanın büyük üniversitelerinde ve atom merkezlerinde bir ilim ada- mı ciddiyeti ve titizliğiyle tetkikler yapan Erdal İnönü başarılı sonuçlar almıştı. İnönülerin yaz tatilini biraz uzatmalarının hikmeti buydu. Baba ve anne, çocuklarını bizzat karşıla- mak, onlarla birlikte Ankaraya dön- mek istemişlerdi. (Havalarda iyi gittiği ve pastırma yazı normal yazı aratmadığından İstanbula dahi inme- mişler, tenhalaşan ve güzelleşen Hey- belide kendilerine misafir gelen iki kız torunlarıyla birlikte kalmayı ter- cih etmişlerdi. Pazar günleri İnönü- lerin erkek torunları da geliyorlar ve bu yıl okula başlayan Hayri İnö- nü büyükbabasına okul intibalarıni anlatıyordu. Ama İnönüler önümüzdeki hafta içinde, bir kaç günlüğüne Taşlığa ine- cekler, orada Erdal ve Sevinç İnönü- yü misafir, ettikten sonra Ankaraya geleceklerdi. C.H.P. Genel Başkanını Başkentte, gene kesif bir çalışma İnönüler torunlarıyla birlikte Ağızlar torba değil ki... bekliyordu. Doğrusu istenilirse C.H. - P. ileri gelenleri, liderlerinin dönüşü- nü iple çekiyorlardı. Karakedi manevrası ğrönünün rahat bir yaz geçirmesi dahi, D.P. kuyruklarının bir şayia- yı yaymalarına vesile teşkil etti. Küt- lelere İnönü ile Milli Birlik Komitesi- nin arasının açık olduğu inancını tel- kin etmekte fayda gören bu kuyruk- lar gülünç bir balon uçurdular: İnö- nü, Heybeliadada ikamete memur e- dilmişti! Geçen haftanın başlarında bir gün bu dedikodular C.H.P. Genel Başkanının kulağına geldiğinde İnö- nü gevrek kahkahalarından birini at- tı ve: *'— Bak işe!" diye alay etti. ma sonbaharın gelmesine ve göçlerin başlamasına rağmen İnönü- lerin Adada kalmaları karşısında, ciddi bazı kimselerin dahi yürekleri- ne şüphe düştü. Bu hafta Türkiyenin bir çok yerinde böyle bir dedikodu yaygın haldeydi. "Acaba?" deniliyor- du. Haberin inanılacak tek tarafı bu- lunmadığı halde, gariptir, bunları dinleyecek kulak bulunuyordu. Nite- kimbu hususC.H.P.GenelMerkezine de teşkilât tarafından duyuruldu ve bazı kimselerin bunu propaganda ko- nusu yaptıkları bildirildi. Propagan- da pek gülünçtü. Ancak D.P. kuyruk- larının halkta uyandırmak istedikle-