YURTTA OLUP BİTENLER gidişi tasvip etmediklerini en ziyade kapalı kapılar arkasında söyleyenler- di: Yırcalılar, Budakoğlular, özço- banlar, Osman Turanlar vesaire, ve- saire... Haftanın sonundaki akşam, tele- fondaki gazeteci Hayreddin Perke bunlardan bahsettiğinde Soruşturma Kurulunun babacan başkam güldü: *-- Bir kalem kâğıt al ve söyle- yeceklerimi aynen yaz" dedi. Sonra şunları söyledi: "— Sabık ve sakıt milletvekille- rinden 4011 Anayasayı ihlâl suçun- dan ötürü Türle Ceza Kanununun 146. maddesi gereğince Yüce Adalet Diva- nına sevkedilmişlerdir. Devlet ve Hü- kümet Başkanları, Bakanlar Kurulu üyeleri ve malüm Tahkikat Komisyo- nu üyeleri bu maddenin 1. fıkrasına göre yargı amcnlibanir. İşte mese- lenin esası budur Hal böyle la Yüce Adalet Di- vanı savcılarının düşüklerin hangi cezalara çarptırılmasını isteyecekle- ri açıkça ortaya çıkıyordu. Türk Ce- za Kanununun 146. maddesinin 1. fık- rası aynen şöyleydi: "Devlet kuvvetleri aleyhinde cü- rümler: Madde 146 — Türkiye Cumhuri- yeti Anayasasının tamamım veya bir kısmını tağyir veya tebdil veya ilga- ya ve bu kanun ile teşekkül etmiş o- lan Büyük Millet Meclisini ıskata ve- ya vazifesini yapmaktan men'e ceb- ren teşebbüs edenler idam cezasına mahküm olur”. Böylece, Yüce Adalet Divanı sav- cılarınca düşük iktidar başlarının idamı istenecekti. Diğer milletvekille- rinin cezaları ise 5-15 yıl ağır ha- pisti. Yüksek Soruşturma Kurulu Sa - yardan en kudretsiz milletvekiline, D.P. Grubu üyeleri için hiç bir istis- na tanımamış, hepsini suçlu bulmuş- tu. Tabii nihai takdir hakkı Yüksek Adalet Divanına aitti. Ama 27 Mayıs sabahı hâlâ D.P. Grubu üyesi bulu- nan herkes bu Divan önünde arz-ı en- dam edecek, yurt dışında bulunanlar gıyaben yargılanacaklardı. Kadrodan sâdece iki kişi yeryüzü hâkimlerinin karşısına çıkmayacaklardı: En Yük- sek Hâkimin huzurunda bulunan Na- mık Gedik ve Zakar Tarver. Divan - Toto anana vaziyeti haftanın Sonun- da bu şekilde aydınlığa kavuştu- rulduğunda Başkentte yeni bir oyun revaç buldu: Divan - Toto! Bu satır- lar yazılırken Ankarada herkes Yük- sek Adalet Divanım kuruyor, ona Başkan, Başsavcı seçiyor, hattâ ça- lışma tarzım dahi tesbit ediyordu. Aslında, duruşmaların yaklaştığı gu sıralarda Yüksek Adalet Divanı- nın kimlerden teşekkül edeceğini ke- 6 Yüksek Soruşturma Kurulu çalışıyor Sonun başlangıcı atı olarak bilen tek, ama tek kimse yoktu. Zira Yüksek Adalet Divanını teşkil edecek isimler henüz tespit e- dilmemişti! Yapılan tahminler, adı gecen şahıslar, sağda solda söylenen lâflar sâdece ve sâdece dedikodudan ibaretti. Yüksek Adalet Divanının üyelerini öğrenmek mümkün değildi. Milli Birlik Komitesi bunun için son derece önemli bir karar almıştı. Muh- temelen bu hafta içinde, tesbit edilip muvafakatları alnınan adaylar arasın- dan seçilecek olan Divan üyeleri bir çırpıda toplanacaklar ve hemen o ge- ce Yassıadaya götürülerek muhafaza altına alınacaklardı. İşte bundan son- radır ki Divan üyelerinin isimleri a- çıklanacaktı. Bu bakımdan, içinde bulunduğumuz hafta evlerinden ani- den kaldırılan hukukçulara rastla mak mümkün olacaktı. Bu zevatın a- ileleri belki de birkac dakika ziyade- siyle heyecan geçirecekler, üzülecek- ler, hattâ korkacaklardı. Ama Komi- tenin kararı bu haftanın başında kafiydi ve Divan üyeleri, karar de- giştirilmediği takdirde (oYassıadada muhafaza altına alınmadan açıklan- mıyacaktı. Divan açıklandıktan son- ra da duruşmalar hemen başlayacak- tı. Haftanın başında, üzerinde ziya- desiyle durulan hususlardan biri Yük- sek Adalet Divanı Başsavcısının kim olacağıydı. Bu işin rakipsiz adayı, muhakkak ki Yüksek Soruşturma Kurulu Başkanı Hayrettin Perkti. Geride bıraktığınız hafta içinde bü- tün tahminler bu yönde birleşiyordu. Ancak tahmincileri yanıltan bir nok- ta mevcuttu. O da Hayrettin Perkin hastalığıydı. Perk, uzun zamandan beti nefes darlığından mustaripti. Deniz seviyesi, dinç ve çalışkan hukukçunun sıhhatine zararlıydı. Üs- telik, İstanbulun rütubetli havası Perkin göğsündeki o hırıltıyı ziyade- siyle arttıracak ve Yüksek Soruştur- ma Kurulu Başkanını belki de yatağa düşürecekti. Bu bakımdan Perkin Yassıadada Başsavcılık yapması bel- ki de kabil olmayacaktı. Yerine bir başka isim bulmak lâzımgeliyordu. Mili Birlik Komitesi henüz bu ismi tespit etmemişti. Duruşmalarda iddia makamlarını işgal edecek savcılara gelince, bunlar için de henüz bir karara varılamamış- tı. Bununla beraber, soruşturma sı- rasında müstakbel savcılar kendileri* ni âdeta belli ediyorlardı, işe ehil o- lanlar, Komisyonlarda sivrilip çıkı- yorlardı. Bu bakımdan savcıların tes- piti üyelerin tesbitine nazaran çok daha kolay olacaktı. Komite, geçen hafta savcı adedinde biraz indirme yapmayı da kararlaştırdı. Duruşma- larda iddia makamını işgal edecekle- rin sayısı onbeşin üzerinde olmıya- eaktı. Savcıların isimleri de Yüksek Adalet Divanıyla beraber açıklana- caktı. Başkentte oynanan Divan - Toto- ya sâdece Yüksek Adalet Divanı üye- lerinin tahmini dahil değildi, duruş- maların tarihi de iddiacılar arasında AKİS, 3 EKİM 1960