YURTTA OLUP BİTENLER Türkiye radyolarında Tarihi altında bir akis yarattı. Bu, on yıllık rejimin iki mesulünden birinin bütün kurtuluş ümidini kaybettiğinin delili sayıldı. Zaten üstadın "iade-i afiyet etmesi" de uzun sürmedi ve can çık- mayınca huy çıkmadığından kendine gelir gelmez ilk isi para meseleleri oldu. Hakikaten düşük Cumhurbaş- kanı, intihara teşebbüsünden beş gün sonra Ankaradaki Kızılbey vergi da- iresine bir yıldırm telgrafı çekiyor ve 12 bin liralık gelir vergisi taksidi- ni ödeyemeyeceğini bildiriyordu. An- laşıldığına göre milyonluk servet sa- hibi Bayarın ödediği gelir vergisi 24 bin liradan ibaretti. Bunun ilk taksi- dini Martta yatırmıştı. İkinci 12 bin liranın Eylül sonunda ödenmesi gere- kiyordu. Yıldırım telgrafında Bayar "“Yassıadada bulunduğundan dolayı" taksidi ödeyemeyeceğini bildiriyor ve vergi dairesine yol gösteriyordu: Top- kapıda bir evi vardı, vergi dairesi bu Telgrafı okuyanlar Cumhurbaşkanının hediye köpekleri fahiş fiyatla devlet çiftliklerine sat- masını hiç yadırgamadılar. İnsan in- tihar teşebbüsünden beş gün sonra bunu düşünebilirse, normal anında köpek değil, babasını bile satabilirdi. Bir başka âdem B' sırada, duruşma günü yaklaşır ve Bayar insani mahkemeyi atla- yarak doğrudan doğruya ilâhı mah- kemenin huzuruna çıkmaya çalışır- ken Yassıadada, düşük Cumhurbaş- kanının odasının biraz ötesindeki bir odada saçları ağarmış, şişkin yanak- 10 okunan ilk tebliğ bir vesika, ları sarkmış başka biri değişik plân tatbik ediyordu. Bu, kendisine Sabık Başbakan dedirtmemeye niyetli Sa- bık Başbakan Adnan Menderesti. Ba- yarın çalımlı edasına mukabil Mende- res son derece itaatli, munis, hattâ yılışıktı. Gördüğü her oüniformanın karşısında ayağa kalkıyor, terbiyeli tavır takmıyor, mütemadiyen ellerini uğuşturuyordu. Pomatsız kalan yü- zündeki kırışıklıklar artmış, saçları- rını hakiki rengi meydana çıkmıştı. Şişmanlamıştı. Boynu, devamlı suret- te büküktü. Geçen haftanın ortasında, kendisine ne düşündüğü sorulduğun- da sesine en tatlı tonu vermeye ça- lışarak: — Vallahi, ne diyeyim? Memle- ket bir anarşiye doğru gidiyordu. Bu anarşiyi seçimle de önleyemeyecek- tik. Hareketinizle bizi de kurtardı- edi " nIZ Yüzsüzlüğün bu kadarı karşısında donup kalmamak kabil değildi. Ama Menderes bu savunma tarzını daha İhtilâlin ilk günlerinde benimsemiş, kendisini Hükümet adına ziyaret e- den Selim Sarper vasıtasıyla Cemal Gürsele aynı mealde haber yollamış, teşekkür bile etmişti! Nitekim, me- selâ Orhan Erkanlı Cumhuriyet ga- zetesinin yaptığı seri röportajlar sı- rasında kendisine "Devrimden sonra en çok şaştığınız olay?" suali sorul- duğunda "Ençok şaştığım olay dü- şüklerin en mücrimlerinin biye 'İyi Perk Diyor ki "Eylülün 18 inden itibaren umumi heyet halinde çalışmalara baş- ladık. Gayemiz, bu haftanın sonuna kadar Yassıada duruşmalarıyla il- gili kararnameleri tanzim etmektir. Bunun için sıkı bir çalışma devre- sine girmiş bulunuyoruz. Haftanın sonuna kadar, kararı verilecek dos- yalar tamamlanacak ve Yüksek Adalet Divanına sevkedilecektir. İlk Plânda Yüksek Adalet Divanına sunulacak dosyaların sırası şöyledir: a) Anayasayı ihlâl b) 6-7 Eylül olayları e) Ankara ve İstanbul Üniversitelerinde cereyan eden olaylar d) Topkapı ve benzeri olaylar "Şimdilik gayemiz bunların neticelerini almaktır. Bunlar tamam- landıktan sonra çalışmalarımızı diğer konulara teksif edeceğiz. Bilin- diği gibi, ilk dört konu üzerindeki çalışmalarımızı tamamlayabilmek için diğer konular üzerindeki faaliyetimizi tamamen durdurmuş bulu- nuyoruz. Buna göre, bir tarafta Divanda muhakemeler görülürken, di- ger aaa soruşturma devam edecektir Yüksek Soruşturma Kurulu ile Yüksek Adalet Divanının vazife ve selâhiyetlerin! belirten 3 Numaralı kanun sarihtir. Bu kanuna göre Yüksek Soruşturma Kurula tarafından haklarında lüzum-u muhakeme kararı alınan suçlular Yüksek Adalet Divanına mevkufen gönderilirler. Demek oluyor ki Yüksek Soruşturma Kurulu eğer bir şahıs baklanda lüzum-u muhakeme kararı verirse, o kimse tevkif edilmemiş olduğu takdirde Kurul tarafından hakkında tevkif kararı da verilmesi lüzumu vardır. "Birkaç gün önce başladığımız umumi heyet çalışmalarında ele aldığımız bazı konularda karara varamamış ve bu sebeple tevsi-1 tahki- kat açılmasını lüzumlu görmüştük. Bu yüzden arkadaşlarımızın bâzı- ları Ankarada, bâzdan da İstanbulda lüzumlu görülen kimselerin ifa- delerini almışlardır. Kurullar Umumi Heyete verecekleri raporları ta- mamlaark üzeredirler. Bunların da kısa zamanda müzakeresine baş- layacağız." AKİS, 3 EKİM 1960