DÜNYADA OLUP BİTENLER silâhsızlanma konusunda Gamulka- nın Rapacki Plânını hatırlatması ol- du Ertesi gün ise en güzel ve önemli konuşmayı İngiltere Başbakanı Mac- Millan yaptı. MacMillan, Zirve top- lantısının yeniden yapılmasının hâlâ mümkün olduğunu belirterek sözleri- ne başladı. Paristen ayrılırken her iki taraf açık kapı bırakmıştı. Şimdi bu açık kapılardan yine her iki taraf iyiniyetle girmeliydi. MacMillan, sö- mürgecilik konusunda Sovyet Başba- kanına verilebilecek en güzel cevabı verdi. İkinci Dünya Harbinden beri İngilterenin oeski osömürgelerinden Hindistan, Pakistan, Seylân, Malaya, Birmanya ve Gana bağımsız olmuş- lardı. Bu devletlerin hepsi şimdi Bir- leşmişi oMilletlerde bulunuyorlar ve İngilterenin ve diğer zengin Com- monwealth memleketlerinin iktisadi, kültürel ve teknik faydalanıyorlardı. Afrikalı Commonwealth üyesi Nijer- 30 ya Birleşmiş Milletlerde yerini ala- cak ve onu yine Afrikadan Sierra Le- one ile Lâtin Amerikadan Batı Hint Federasyonu takip edecekti, Şimdiye kadar Commonwealth memleketleri- nin sömürgelerinden bağımsız olan memleketlerin temsil ettiği nüfus 910 milyon kişiydi. Bu durumda kim Ba- tıyı sömürgecilikle itham edebilirdi? Daha birkaç ay önce Afrikada tam 15 Devlet bağımsızlığını kazanmamış mıydı ? Batının diğer sömürgelerini de, gereken iktisadi seviyeye ve ida- ri mekanizmaya hızla kavuşturarak bağımsızlığa kavuşturacağından as- la şüphe edilmemeliydi. Fakat, bu iş anarşiye düşmeden yapılmalıydı, Kon go bunun tersinin en belirli örneğiy- di ve İngiltere Kongoda Mr. "H'"ın siyasetini tam mânasiyle tasvip edi- yordu. MacMillan kısaca bellibaşlı dünya meselelerini de gözden geçirdi. Sovyet Rusyanın Alman tecavüzün- den korkması için hiçbir ciddi sebep olmadığım belirtti (oOBatı Almanya, Doğu Almanyanın silâhlanmasından çok sonra silahlanmaya başlamıştı. Bu silâhlanma başladığı vakit, Doğu Almanya zaten silâhlanmış ve ülkesi üzerinde büyük Sovyet tümenlerini barındırmakta geçmesi Batı Almanya birçok etmiyeceğini ve kullanmıyacağını da Batılı Müttefiklerine Okarşı taahhüt etmişti. Bu sözlerle MacMillan, Ame- rikanın Batı Almanyaya atom silâh- lan vermesine ve Bonn Hükümetinin bu silâhları imâl etmesine müsaade edilmesine taraftar olmadığını da imâ etmiş oluyordu.' MacMillan, gelişmemiş memleket- lere yardım konusunda Batının şim- diye kadar çok büyük gayretler sar- fettiğini, Batının bu işi tâ 1945'te ele aldığım, Sovyetlerin yardım progra- mının ise ancak 1954'de başladığını belirttikten sonra, şimdiye kadar Ba- tının vasati yıllık yardımının 8,0 mil- yar dolara eriştiğini ve bu rakama ö- zel sermayenin dâhil olmadığını söy- ledi ve Sovyetlerin 1954'den beri yap- tıkları yardımın Batı o Devletlerinin bir tek yılda yaptıkları yardımdan bile az olduğunu ilâve etti. MacMil- lan'ın nutkunun bu o kısımlarıdır ki "K"nın hiddetine sebep oldu. MacMillan bu sözleri, Sovyet Rusya- yı yermek için değil, Batı aleyhinde yapılan menfi propagandalara karşı Batının savunmasını yapmak içi sarfettiğini irte i memleketlerini Milletler içinde bir müşterek yardım progra- mına katılmağa davet etti. MacMil- lan, ana dâvanın silâhsızlanma oldu- gunu izah ettikten sonra, ilk önce si- lâhlanmanın ilerlemesini ve bilhassa fezaya sirayet etmesini, savaş mak- satları için atomik patlayıcı madde- lerin imâlini ve gizlice stoklanmasını önlemek için bir teknik komitenin toplanmasını teklif etti. Daha sonra, baskma karşı korunma çârelerini in- celemek için bir teknik komite top- lanabilirdi oMacMillan en nihayet, ker nevi silâh ve birliklerin asgari se- viyelere indirilmesi oiçin bir teknik komitenin toplanabileceği kanaatinde olduğunu açıkladı. İ kanı, bu teklifinin, Sovyetlerin alay- "önce kontrol, sonra silâh- dım ilerleyecek olan silâhsızlanma- ya yine adım adım uygulanabileceği- ni belirtti. AKİS, 3 EKİM 1960