DÜYADA OLUP BİTENLER İKTİSADİ Müşterek Pazar Geçen haftanın ortalarında Maliye Bakanlığında, Ticaret Bakanlığın- da ve Dışişleri Bakanlığında Türkiye- -in Müşterek Pazara girmesi konu- -uyla uğraşanlar bir anda kulakları- -a inanamadılar. Bir havadis dolaşı- yordu ve bu havadise, en azından, şaşmamak kabil değildi. Bu havadise bakılırsa, Yüksek Murakabe Heyeti Başkanı Prof. Muhlis Ete, Müşterek Pazarla Türkiye arasında yakında başlaması beklenen müzakerelerde Türk Heyetine başkanlık edecekti. Halbuki, bir zamanlar D.P. nin İş- letmeler oOBakanıyken İzmit Kâğıt Fabrikasını -özel teşebbüse devret- mek şöyle dursun- kapatmağa kalkı- şan Sayın Profesörün Müşterek Pa- zar konusunda hayli yanlış ve zarar- lı fikirlere sahip olduğu öteden beri biliniyordu. Gerçekten, daha İşletme- ler Bakanıyken Ete, dışardan ucuz kâğıt ithal etmek o varken, dâhilde daha pahalıya kâğıt istihsâl etmenin mânası olmadığını ileri sürmüştü. E- tenin o zaman unuttuğu şey, Türki- yenin dışardan, daha ucuz da olsa, kâğıt ithal etmek için pek kıymetli ve nâdir dövizlerini sarfetmesi için hiçbir sebep olmadığıydı. Gelişme- miş memleketler yeni sanayi kurar- ken bu sanayiin uzunca bir süre dahi milletlerarası fiyatların üstünde ima- lât yapmasına katlanmak zorunday- dılar. Çünkü, iç fiyatlarla daha ucuz görünecek ithalâtı yapmak, hakikat- te sosyal öncelikler açısından, bu it- halâtı yaparken sarfolunacak döviz- leri kaybetmekten çok daha fazla ka- çınılması gereken bir tehlikeydi. Ge- lişmemiş bir memleket, birçok hâl- lerde, dahilde yüksek maliyetlere katlanıp dövizlerini daha verimli yer- lere sarfetmek zorundaydı. Üstelik, hazır kurulmuş bir kâğıt fabrikası varken, bu fabrikada büyük bir ima- lat kapasitesini haiz makineleri ve binlerce işçiyi yüzüstü işsiz bırakıp dışardan ithalât yapmağa kalkışmak, modern iktisat nazariyesinin en ba- sit ilkelerini bilmeyen tüccar kafalı bir işletmeciden gelebilecek bir fikir- di. Bu kanaatleriyle Prof. Ete, Türki- yede artık nesli tükenmek üzere olan bu XIX. asır yadigârı gayri ilmi li- beralizmi savunan tek tük birkaç ki- şiden biriydi. Ve işte bu Prof. Ete şimdi, Türkiyeyi Müşterek Pazarla getirildiği tak- dirde, hiçbir suretle iktisat ulemasın- dan olmamalarına ve üstadları Fatin Rüştü Zorlunun dış iktisat siyaseti 26 konusundaki otalimatım o harfiyyen yerine getirmeği meslekte yükselme- nin tek şartı saymalarına rağmen bâ- zı Hariciye memurlarım bile arataca- ğı yüzde yüz muhakkaktı. Çünkü, hiç olmazsa, o Hariciye memurları mü- zakerelerde Bakanlığa karşı olsun zevahiri kurtarabiliyorlardı. Prof. Etenin Müşterek Pazar ko- nusunda, sosyalist bir plânlamadan bahsedilen memleketimizi temsil ede- miyeceğini anlamak için onun son günlerde yayınladığı bir kitaba bak- mak yeter de artar bile... Prof. Ete bu kitabında bâzı Devlet teşebbüsle- rinin özel teşebbüs devrinden bahse- diyordu. Ete, bu fikrini, liberaller li- berali geçinen D.P. devrinde bile tat- bik edememişken simdi, bu fikrin, sosyal görüşlü Milli Birlik Komitesi idaresi zamanında veya daha sonra, devletçi C.H.P. iktidarı devrinde ger- çekleşebileceğini oOomi sanıyordu?! Prof. Etenin bilmediği nokta şuydu: Ciddi bir plânlama mekanizmasına sahip olabilmek demek, Devletin, her istihsâl sektöründe, hattâ bâzı haller- de ticaret sektöründe, önemli bir pa- Aksi istihsâl eden özel teşebbüse yatırım ve istihsâl hedeflerini ososyal önce- liklere göre kabul ettirebilmek imkâ- nından mahrum olur. u bakımdan, bırakalım devlet teşebbüslerinin mil- letin elinden alınıp özel kapitalistlere devrini benimsemeyi, İkinci Geçici Hükümetin ilân ettiği tarzda, devlet işletmeciliğini özel teşebbüsün yapa- mıyacağı sahayla sınırlandırmak bile doğru değildir. Elbette ki çimento ve VE MALİ SAHADA mensucat gibi alanlarda kamu teşeb- nın esasım teşkil eden hedefleri yürü- tebilmesi, sektörlerarası o istihsâl ve yatırım münasebetlerini âyarlıyabil- mesi ve hattâ hesaphyabilmesi kabil olamaz. Bunun yanısıra, çok yüksek kâr marjlarıyla çalışmaya alışmış o- lan özel teşebbüsleri, bilhassa iktisadi durgunluk zamanlarında disiplin altı- na alarak bunların tam kapasitesiyle çalışmalarını temin etmek de asla mümkün olamaz. Prof. Etenin kitabında ayrıca, -hele Türkiyede Özel teşebbüsün ne kadar verimsiz çalıştığına hiç temas etmeden- kamu teşebbüsünün daima özel teşebbüsten daha pahalı çalıştı- gım iddia etmesi, ilmi hakikatlerin pek uzağında kalmaktadır. Kaldı ki, yatırımları sosyal önceliklere uygun olarak yapabilmek ve bilhassa sınai yatırımların belli büyük (o merkezler etrafında toplanmasını önlemek için Devletin, özel teşebbüsten daha pa- halıya da işlese sınai işletmeler kur- ması lüzumu nasıl inkâr edilebilir? Modem iktisadi birleşmeler naza- riyesi konusunda yeni gelişmeleri ta- kip etmediği açık olan Etenin, Türk meslekdaşları bakımından hiç tasvip edilmediğini anlamak için ise, Doç. Dr. Besim Üstünelin "Milletlerarası İktisadi Birleşmeler" başlıklı eserine ve bizzat Etenin başkam olduğu Tür Ekonomi Kurumunun geçen hafta yayınladığı Müşterek Pazar ve Tür- kiye hakkında geçen kış yapılan se- minerde okunan demeçlere bakmak yeter de artar bile... AKİS, 3 EKİM 1960