YURITA OLUP BİTENLER oldu. Bizi de, memleketi da kurtardı- nız" demeleridir" cevabını vermişti. Menderesin, duruşmalar sırasında bu edayı muhafaza edeceği anlaşılıyor- u Ancak, bu haftanın ortasında D. P. nin kapatılması için mahkeme ka- ran alındığında meşhur Havadiste çıkan bir kaç satır hâdiseye daha ge- niş mâna. verdi. O gün Havadis, D.P. nin tarihçesini de yazmıştı. Bu tarih- çede D.P. sözcüsü 1954 seçimindeki “zafer"i belirtiyor, sonra şöyle diyor- du: "Bu tarihten itibaren Muhalefet- le İktidar arasında cereyan eden mü- essif hâdiseler memleketin asayiş ve emniyetini tehlikeye Kay istida- dım gösterirken..." mek ki Genel Başkanlarının ae bütün DP. kuyrukları obenimsemişlerdi ve kas- ten, seçimleri yapmamak, rejimi de- giştirmek için yarattıkları anarşinin mesuliyetini kendilerine karşı, bu tu- tumları dolayısıyla mücadele açmış olanlarla paylaşmaya çalışacaklardı Menderese, ideal arkadaşının te- şebbüsü haber verilmedi. Ama, duy- maması imkânsızdı. Her halde fazla bir reaksiyon göstermedi. Adanın asil misafirlerinden bir başkası daha vardı ki, olup bitenleri pak umursamaz görünüyordu. Sorgu- su esnasında bol bol İnkılâp tarihin- den bahseden Koral tan, nutku pek fazla sevmekte ve fırsat buldukça karşısındakilere hürmetkar nutuklar çekmekteydi. Düşük Meclis Başkanı- nın fazla sıkıştırılmağa tahammülü yoktu, Sorguları esnasında darda ka- lınca "Ben bilmem, hep onlar yapar- dı" diyor ve üzerine fazla varmama- larını rica ediyordu Koraltan hâdiseleri böylesine u- mursamaz görünürken, Yassıadanın havası, sakinlerine varamamağa baş- ladı. Nitekim haftanın sonunda Is- tanbulun dehşetengiz polis müdürü Faruk Oktayın da kalb kriziyle öl- mesiyle, Yassıadada ölenlerin sayısı üçe çıktı. Dosya, dosya, dosya M amafih, duruşmalar başladığında Yassıadanın üzerindeki operde herkes için açılacak ve bir devrin ca- kalı kodamanları sanık sandalyasın- Erkanlı konuşuyor. Okumuş adam a o umursamadıkları halkın karşı- sına çıkacaklardı, İlk önce Anayasa- yı ihlâl suçunun hesaplaşması yapı- lacak ve D.P. bütün kodaman kad- rosuyla arz-ı endam edecekti. Anayasayı ihlâl suçuyla ilgili so- ruşturma, 4 Numaralı Soruşturma Kurulu tarafından yürütülmüştü. Al- tay Egesel başkanlığındaki (o kurulun diğer iki üyesi, Cebbar Surel ve Adil Yüceferdi Kurul, Yassıadada tama- mı tamamına 20 gün geçirmiş ve dü- şük iktidar mensuplarının ifadelerini, almıştı. Hazırlanan daktilo edilmesi dildi ve üzerinde açılan müzakereleri müteakip kabul edildi. cak, Anayasayı ihlâl suçunun mevzuların dosyasını yetiştirmek lâ- zımdı. Bu yüzden geçen hafta için- de Yüksek Soruşturma Kurulu, ça- lışmalarına, biraz daha hız vermek lüzumunu hissetti. Gerçi üç aya ya- kın bir zamandır geceli gündüzlü dur- madan çalışan Kurul üyeleri inşan üstü bir gayret sarfediyorlardı. Tek tatilleri öğle yemeği paydosuydu. Ge- çen hafta içinde bundan da vazge- çildi ve öğle yemekleri bir iki sand- viçle atlatılmağa başlandı. Ayıca, Kurul bir karar daha aldı ve emrinde çalışan vazifelilerin cumartesi ve pa- zar günleri fazla mesai yapmalarını mecburi kıldı. Geçen çarşamba günü, tâli kurul- lar hâlinde çalışan Yüksek Soruştur- ma Kurulunun 8 numaralısı günün en talihsiz kuruluydu. Saat 10.15 de Ya- ni Büyük Millet Meclisinin D blokun- daki kapıya yanaşan birjip, 8 Numa- ralı Kurula verilmek üzere iki çuval dolusu evrak bıraktı. Çuvalları asan- söre yerleştirmek için sırtlayan oda- cılar, bellerinin kırılacağını zannetti- ler. Bununla beraber, çuvalların han- gi meseleye ait olduğunu bildikleri için pek hayret etmediler. Üç aydır şura- da çalışıyorlardı. Nicelerini görmüş- lerdi. Sonra, meşhur Mithat Dülge- nin işin içine karıştığı bir meselede ketiyle alâkalı vesikalarla Pek uzak yerden gelmiyorlardı. ta Caddesindeki, Mustafa Develiye ait 39/2 numaralı yazıhaneden alına- rak getirilmişlerdi. e Develi, Kromit Şirketinin kurucularından Oğuz A- kalın avukatıydı. nı anda yukarı katta iki odacı, asansörün çıkmasını bekliyor ve a- AKİS, 3 EKİM 1960