Bir Mülakat Demokrat Partiyi B” isim bir günde memleket çapında şöhrete kavuşmuş bulunuyor. Bu, D.P. nin kapatılması için 27 Mayıstan sonra dâva açan Mustafa Gey- gel adlı vatandaştır. Kimdir bu vatandaş ? Nasıl bir düşünceyle ve hukuk anlayışıyla D.P. nin kapatılması için teşebbüse geçmiştir ? Demokratlığı nereden gelmiştir? Bir AKİS muhabiri D.P. nin kapatılması kararı ve- rildikten sonra Mustafa oGeygel ile konuştu. Aşağıda bu konuşmada Geyyelin anlattıklarını aynen, kelimesi kelimesine katacaksınız. Bir 1957 Demokratı olan davacı, D.P. bütün antidemokratik kanunları çıkardıktan sonra bu siyasi teşekküle girmiştir. Daha garibi, partisinin kongre yap- maması karşısında 27 Mayısa kadar bir itiraz sesi yükselttiğini duyan da olmamıştır. Mümtaz 1957 Demokratı sâdece sesini çıkarmamakla yetin- memiş, partisinden sessizce istifayı da hiç hatırına getirmemiştir. An- ca .P. iktidarı devrildikten sonradır ki mahkemeye koşan Geygelin çizgileri AKİS muhabirine anlattıkları okunduğunda gözlerin önünde tam bir açıklıkla çizilmiş olacaktır. Sanırız ki D.P. ile kaderin istihzası hiç bir zaman bu kadar açık şe- kilde belirmemiştir ve kolay kolay da belirmeyecektir! "Çorumun Alabüyükcami (köyünde dünyaya gel- mişim. Bir anam var şimdi. Bir de kız kardeşim vardı, ama sizlere ömür. Sonra yeğenlerimden birini okut- mak için yanıma aldım. Bizin aile, Çorumun köklü ai- lelerindendir. Meselâ Çorum mebusu -şimdi Yassıada- dadır- Ali Dedekargıoğlu bizim hısımdır. Yine Çorum mebusu Hüseyin Ortakçıoğlu da benimle kardeş çocu- gudur. Çorumda Demokrat Partinin 1957 seçimlerini kazanmasında bizim ailenin büyük rolü olmuştur. Bu yüzden Aliyi, Menderes çok tutardı. Fakat o da son günlerde Demokrat Partiden soğumuştu. Hattâ ayrıla- cağını da burada birkaç defa ihsas etmişti. "Ben lise muadili, sanat enstitüsü ayarında yapı- tta okulundan mezun oldup. Sonra burada mütcah- hitliğe başladım, Onüç yıllık evliyim. Hattâ evliliğimiz ondördüncü yıla girmek üzere. Nimet, Fadime, Pamuk, Ali ve Kazım adlarında beş çocuğum var. Küçük Kâzı- mı çok severim. "1957 yılına kadar siyasetle hiç uğraşmadım. Se- çimlerden önce Demokrat Partiye kaydımı yaptırdım. Fakat aradan biraz zaman geçtikten sonra Demokrat Partiden ayrılmak aklıma düştü. Çünkü seçim arifesin- de, beni bâzı D.P. lilerle birlikte iki gün devam eden bir geziye yolladılar. Gezi bende iyi bir intiba bırakma- dı. Ondan sonra her toplantıda münakaşaya ve tenkide başladım. Demokrat Partiye girdiğim zamanlar yazı- hanem Necatibey caddesindeydi. Yakut olduğu için kay- dımı Necatibey Ocağına yaptırmıştım. Sonra, kendile- rine muhalif olduğum ve az çok ta bir muhitim bulun- duğu için, bana önem vermeye, benimle ilgilenmeye başladılar. Demokrat Parti üst kademeleri ile öyle pek temasım olmadı. Yalnız, birgün heyet halinde Ankara D Başkanı Mehmet Akına çıktık. O da şöyle oldu: Be- nim hiç bir şeyden haberim yoktu. Bir arkadaş, "Yahu seni Aydınlık Evlerde açılacak olan Menderes Ocağının müteşebbis heyetine seçmişler" dedi, Ben kemen hare- kete geçtim ve karşılıklı yazılar yazdık. O yazılar yok edilmediyse herhalde bulunabilir. İşte o zamanlar he- yet halinde Mehmet Alanı makamında ziyaret ettik. Bundan başka Demokrat üst kademeleri ile hiçbir te- masım olmadı. "Biliyor musunuz, bâzı yakın arkadaşlarım bana gelip, "Yahu Mustafa, bunu apmasaydın" diyorlar. Bir kısmı da gelip, "Arkadaş, eline sağlık, bir vatan borcuna yerine getirdin" diyorlar. Tehdit falan edildi- ğim yalan. Hiç öyle bir şey olmadı. "Dâvayı açmam nasıl oldu, bakın, anlatayım. Ce- malle hiç pazarlık falan yapmadık. Çünkü Cemal be- nim yakınımdır. Bir zaman önce aynı yazıhanede kal- mıştık. Cemalin selâhiyeti büyüktür. Meselâ benim na- AKİS, 3 EKİM 1960